BÖLÜM 3

263 15 1
                                    

"Zeynep! Bırak artık onu öldürdün sevgilim!" diyordu biri kulağımın dibinde.

Kapalı olduğunu fark etmediğim gözlerimi açtığımda, adamın boynunu parçaladığımı fark ettim. Ben onun bileğinden besleniyordum hâlbuki! Hangi ara boynunu ısırmıştım ki?

Yüzünün bizimki gibi bembeyaz olduğunu fark ettim. Etrafımdaki vampirlere baktığımda hepsinin kocaman açılmış korku dolu gözlerle beni izlediğini fark ettim.

"Neler oluyor?" Adamın kanlar içindeki bedeninin üzerinden kalktığımda   karşımda dikilen vampirlere ve Alex'e baktım. Belli ki vampirleri korkutabiliyordum.

"Bir şey olduğu yok sevgilim. Sadece... Sadece biraz fazla kan içtiğin için genç adamın ölmesine neden oldun o kadar!" Elini saçlarıma geçirip gülümseyerek sanki çok normalmiş gibi konuşuyordu.

"Ya! Peki neden beni durdurmadın?" Önümde kanlar içinde ve cansız şekilde yatan adama baktım.

"Denedim sevgilim ama... Herhalde çok aç olduğun için bizi dinlemeyi istemedin." Gözlerindeki endişe sesine yansıyordu. Bu da yaptığım şeyin onu çok korkutmuş olduğunu gösteriyordu.

"Özür dilerim." yanına giderek "İsteyerek onu öldürmek istememiştim. Herhalde senin de dediğin gibi kendimi kontrol edemedim." Dedim ve dudaklarımdaki kanı elimle silip "Bu tat o kadar muhteşemdi ki, içtikçe daha çok içmek istiyordum." dedim.

"Evet, seni gayet iyi anlıyorum aşkım. Ben de ilk zamanlar çok fazla insan öldürmek zorunda kalmıştım bu kan yüzünden. Ama emin ol ki bu senin ilk ve son öldürdüğün kişi olacak. Sana söz veriyorum." Hafifçe dudaklarını dudaklarıma değdirdi ve beni vampirlerin arasından geçirerek yemek salonundan uzaklaştırıp, hava almam için bahçeye çıkarttı.

"Neden buraya geldik biliyor musun sevgilim?" deyip beni kendine doğru çekip çimenlerin arasında yürüttü.

"Şey... Galiba temiz hava almam için, değil mi?" Onun gözlerine bakıp, kullandığım kelimenin doğruluğunu teyit etmek istedim.

"Doğru bildin sevgilim!" Dudaklarımdan öperken gülümsemeyi de ihmal etmiyordu. Acaba neye gülüyordu çok merak ettim.

Aslını söylemek gerekirse bu öpücükler benim de oldukça hoşuma gitmeye başlamıştı. Her ne kadar sevgili olsak da nedense odalarımız ayrı şekilde yatıyorduk. Bu durum herhalde fazla uzun sürmeyecektir. Aslında bunu ona sorarak öğrenmem daha doğru olur sanırım. Ama nasıl sormam gerektiğini bile bilemiyorum.

"Artık vampirlerin arasına dönmemiz gerekmez mi Alex?" dedim ormanın derinliklerine doğru yavaş adımlarla ilerlerken.

Nedendir bilinmez ama bu ormana girmeyi hiç istemiyordum. Tüylerim diken diken oluyordu. Sanki... Sanki orada bana zarar vermek isteyen bir şey varmış gibi geliyordu.

"Galiba haklısın aşkım. Onları fazla yalnız bırakmaya gelmez bakarsın çalışanlardan birini öldürmeye kalkarlar. O zaman da hizmet edecek kimseyi bulamayız!" Bu düşünce oldukça komik gelmiş olmalı ki, kahkahalar atıyordu.

Geriye dönüp şatoya doğru ilerlerken nedense buraya daha önce de gelmişim gibi bir his doğuyordu içimde. Belki de insan iken Alex beni buraya getirmiş olabilirdi, değil mi?

"Ne düşünüyorsun aşkım?" dedi Alex kulağımı dişlerinin arasına alırken.

Bu hareket çok fazla erotik düşüncelere neden oluyordu. "Şey... Buraya daha önce de gelmişim gibi bir his oluştu da içimde onu düşünüyordum." Kulağıma yaptığı erotik hareketlerinden ne kadar etkilendiğimi belli etmemeye çalışıp, aklımdaki kelimeleri toparlamaya çalıştım.

TILSIM SERİSİ 2. KİTAP YENİDEN DOĞUŞ (YAKINDA SATIŞTA) #Watty's2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin