Alarmın sesiyle gözlerimi açtım. Ayaklarımı aşağı sallandırıp bir süre duvarla bakıştıktan sonra kalkıp lavaboya ilerleme kararı aldım. Üniversiteyi bitireli 1,5 seneden fazla olmasına rağmen hala iş bulamamış, bir restoranda garsonlukla geçimimi sağlamaya çalışıyor olmam haricinde hayatım güzel ve standarttı. Lavabodaki işlerimi hallettikten sonra aşağı inip kahvenin suyunu koydum ve kendime güzel bir tost hazırladım, yemeğimi yedikten sonra yukarı çıkıp hazırlanmaya koyuldum. Maraton bir hayatım vardı aslında. Sabah uyanır, işe gider ve eve geri dönerdim. Çok arkadaşım yoktu sadece çocukluk arkadaşım Cemil ve Sıla vardı, Cemil ve Sılayla 24 yıllık hayatmın en az 20 yılını berber geçirmiştik. Cemil ve ailesi karşımızda oturuyorlardı, Sıla ise babaannesiyle karşı apartmanımızda. Cemil ile ailemiz yakın olduğu için bizim de çocukluğumuz beraber geçmişti. Şu an Esra adında çok güzel bir kız arkadaşı var. Bunlar beynimde dolanırken çoktan arabamı çalıştığım restoranın önüne park etmiştim, arabadan inip restoranın içerisine doğru adımlarımı sürdürdüm. Topuklu botlarım meydan okurcasına ses çıkarırken içeriye hızlı adımlarla ilerliyordum. Vestiyere ulaştığımda montumu asıp önlüğümü giymek için mutfağa ilerledim. Bu gece davet dolayısıyla mekan kapalıydı, önemli kişilerin olacağı yemekli davette ortam epeyce kalabalık olacağı şimdiden belli oluyordu. Ekstradan mesai yapacağım için hem üzülüyor, hem de gelecek davetlileri merak ettiğim için seviniyordum. Akşam olmasına az kaldığında hazırlıklar bitmiş, son kontroller tamamlanıyordu. Davet için kadın garsonlar özel olarak siyah etek beyaz gömlek giyeceği için lavaboya ilerleyip kıyafetlerimi değiştirdim. İşim bittiğinde davetli listelerinin olduğu çıkış kapasına ilerleyip beklemeye başladım. İçerisi giderek dolarken, ayaklarım giydiğim 10 santimlik topuklu ayakkabılar yüzünden pert olmuştu. Tam listenin bittiğini görüp içeri gireceğim sırada kumral saçlı, yeşil gözlü dalyan gibi bir delikanlı içeriye girdi. Bakışları kanımı dondururken hoş geldiniz dememe izin vermeden hızlı adımlarla içeri girip yerine oturdu. Davet bittiğinde bende bitmiştim, konuklar teker teker giderken biz de bulaşık batağından çıkmaya çalışıyorduk. En sonunda her şey bittikten sonra arabama atlayıp evin yolunu tuttum. Ailemin ölümünden sonra bana bu ev,bu araba ve yüklü bir miktar para kalmıştı. Bu parayla uzun bir süre yaşayabilirdim fakat babam ile anneme dedemden zor günler için kaldığından dolayı ben de zor günlerde harcamaya çalışıyor, geçimimi çalışarak sağlıyordum. Eve vardığımda o davette gördüğüm adamı siyah bir arabanın içinde beni gözetlediğini gördüm. Yanlış anladığımı dünüşüp hızla eve girdim ve kendimi banyoya attım. Eşyalarımı çıkarıp küvete su doldurduktan sonra içine girdim ve ağrıyan kaslarımın gevşemesine izin verdim.
Kişisel bakımımı tamamladıktan sonra bornozuma sarılıp kendimi yatağa attım. Biraz oyalandıktan sonra pijamalarımı giyip, kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım.
Sabah alarmın sesiyle gözlerimi açtığımda saat 9 olmuştu. Hemen kalkıp rutin işlerimi hallettim ve güzel bir pazar kahvaltısı için Sıla'ya mesaj attım:
Gönderilen> Sıla
Kuşum kahvaltıya müsaitsen bize gel.
Gönderen>Sıla
Gelirim hayatım yarım saate ordayımm. <3
Gülümseyip telefonu kapattıktan sonra mutfağa ilerledim. Mutfak dolabından tavayı çıkarıp içine yağ koydum, yağ kızdıktan sonra içine sucukları koyup pişirdim. Üstüne yumurtayı da kırıp diğer kahvaltılıkları çıkardım. Masanın hazır olduğuna emin olduktan sonra demlenen çayı da sofraya aldım, bu sırada kapı çalmıştı. Kapıyı açtığım da Sılanın boynuma atlaması bir oldu, ben de Sıla'ya sıkıca sarılıp içeriye buyur ettim.
-Denizz çok özlemişim seniii
-Ah bebeğim ben de seni çok özledim, hadi gel kahvaltı hazır soğutmayalım. Diyerek onu masaya götürdüm.
Saatlerce sohbet ettikten sonra kahvelerimizi içip dışarı çıkma kararı almıştık, hava mart ayına göre oldukça sıcaktı. Boş kahve fincanlarını tezgaha koyup hazırlanmak için odama çıktım. Üstüme siyah bir tulum giyip saçlarımı açık bıraktım, güzelce makyajımı da yaptıktan sonra hafif topuklu sandaletlerimi giyerek aşağıya indim. Sıla'nın arabasına binip gideceğimiz mekanın yolunu tuttuk.
15 dakika kadar süren yolculuğun ardından sonunda varabilmiştik, bir masaya oturup garsona tatlı siparişi verdikten sonra kalan sohbetimize devam ettik.
-Deniz şurada oturan kumral saçlı çocuğa baksana Allah neler yaratıyor.
Arkamı dönmemle davetteki kumral saçlı çocuğu görmem bir oldu, bakışlarındaki soğukluk yutkunmama neden olsa da ona bakmayı sürdürdüm ve en sonunda önüme döndüm. Bakışlarının hala üstümde olduğunu hissettiğim için rahatsız olup başımı iyice yan tarafa çevirdim. Çayımızı içip tatlımızı yedikten sonra şimdi Sıla'nın ısrarı ile bir bara gidiyorduk. Gece hayatım fazla yoktu fakat eğlenmeyi gerçekten çok seviyordum doğrusu.
Mekana ulaştığımızda yoğun alkol kokusu burun deliklerimi doldurdu. Bar; yiyişen çiftler, deli gibi shot atanlar ve çılgınca dans edenler kaynıyordu. Kendime viski, Sıla'ya da kokteyl söyledim. İçeceklerimizi yudumlarken bir taraftan da deli gibi dans ediyorduk, yorulduğumuzu anladığımız da oturmaya karar verdik. Makyajımı tazelemek için lavaboya doğru ilerledim, lavabodaki işimi hallettikten sonra tam çıkacakken bir el beni durdurdu. Bu o davetteki kumral saçlı çocuktu. Geriye doğru taranmış saçları ona ayrı bir hava katarken, uzun kirpikleri kavisli kaşlarına meydan okuyormuşçasına uzun ve gürdü.
-napıyorsun be bırak kolumu.
Sonunda ağzımı açıp iki laf ettiğim için kendime teşekkür ediyordum.
-benimle geliyorsun, yürü.
-pardon da neden seninle geliyormuşum, hangi cüretle bana emir veriyorsun sen. Haddini aşma.
Söyledikleri kanımı kaynatırken alkolün etkisiyle daha çok sinirlenmiştim. İçeriye bir kaç kız girmesiyle sıktığı kolumu bırakıp aheste aheste dışarı çıktı. Hah haspam! Daha fazla lavaboda oyalanmayıp Sıla'nın yanına gittim, midemin bulandığını söyleyip vedalaştıktan sonra taksiye atlayıp evime doğru yola koyuldum. İçeri girerken odamın ışığını açık bıraktığımı farkettim, salak kafam tüm gün açık kalmıştı ışık. İçeri girip anahtarları komidine koydum ve banyoya ilerledim üstümdeki tulumu çıkarıp kirli sepetine attım. İç çamaşırlarımı çıkarıp duşa girecekken duştan vazgeçip üst kata pijamalarımı giymeye çıktım. Odama girdiğim sırada arkamdan bir el ağzımı kapattı, çırpınışlarım hiçbir işe yaramazken tüm vücudum karıncalanıyordu en sonunda bilincim kapandı.
Kitabı nasıl buldunuz? Yorumlarınız beni çok mutlu eder. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge
RomanceKulağıma yaklaşıp usulca fısıldadı: -bundan sonra seni asla bırakmayacak gölgenim. Bunu söylemesinin ardından yapabileceğim tek bir şey kalıyordu. Güneşi görmek istiyorsam gölgeden çıkmalıydım...