Babam'a... ameliyat sonrası takip eden problemler yumağı

7 2 0
                                    


Millet arabalarına binmeye gidiyor, herkes yanında kim varsa ona sığınmış.. gözler şiş, artık yaş kalmadı.. nefes ancak alıyor burunlar... "ruh gibi" deyiminin en acı verici gösterimi.. Trafik ne ara bitti de eve geldik, kimsenin haberi yok. İşin asıl sıkıntılı tarafı küçük ablam yarın doğum yapacak, bu nasıl bir kader...Eve varınca önce kızıma sarıldım, sonra kayın valideme.. zaten onun elinde yere yığılmışım,bilincim yerinde.. Sadece "kurbanlık gibi kestiler babamı, kurbanlık gibi boğazını kestiler" dediğimi hatırlıyorum. Nasıl bir kader diyorum ya.. ertesi gün küçük ablam doğuma girdi,mecbur yanında birimiz olmalıydık. Onun 4. sezeryanı olacaktı, bebek 40 dk sonra falan geldi fakat ablam hala gelmedi. Ameliyathaneyi aradık,henüz bitmedi dediler. Bebek bile hissetti, nasıl tüm katı çığlıkları ile dolduruyor.

Aradan 1 saat geçti,geliyor dediler.iyiymiş... geldi ama uyanmıyor, bir terslik var dedik, sonradan öğrendiğimize göre eğer yarım saat,1 saat daha geç müdahale etselerdi sezeryan için, bebek kesin de ablamı da kaybetme riski çok yüksekmiş. Bizim yeni aile üyesi başını daha önceki sezeryan bölgesinden çıkartmış ortalığı biraz karıştırmış. Neyse ki doktorumuz çok iyiydi, hem bebeği, hem ablamı ustalıkla kurtardı. Nasıl bir şey bu, tarif edemiyorum.. bir yandan babam, bir yanda ablam, diğer yanda henüz birkaç dakikalık olan ve ölümden kıl payı kurtulan bir bebek... beynimiz, ruhumuz neden işlevini yerine getiremiyor... Gerçi desene o da ne yöne bakacağını şaşırdı be Gülşah..

O gece yarısına kadar bir sürü telefon konuşması yaşadık. Kim tanıyorsa aradı, her iki hasta için de. Aynı zamanda iş yerinden 1 hafta izin istedim. "olur mu hiç, biz halden anlayan insanlarız" dedi patron.. Sevindim, bari bu yolunda olsun diye. O hafta akşam ezanı ile öğle ezanı arası hastanede, öğlen ezanı ile ikindi ezanı arası evde, bazen yarısında babamın yanına uğrardık birkaç dakikalık, sonra yine baştan.. evde kayın validem vardı çocuğa bakmak için. Ben yatmaya geldim eve, biraz olsun ruhumun hapsolduğu bedenimi dinlendirmek için.  Bir süre sonra uyanıp tekrar hastaneye gittim, günün sonunda ablamı eve çıkardık ama gündüzleri devam ettik yanında durmaya. Sonra o kendini biraz toparlamaya mecbur kalınca babamı ziyarete gidip oradan da alıyorduk yüreğimize dertleri,hüzünleri, acıları.. Yanlış hatırlamıyorsam 21 gün kaldı hastanede, artık biraz daha inmeye başlamıştı yüzündeki şişler, eski haline dönecekti sanki ama o boğazındaki boydan boya olan kapkara dikiş izleri olmasaydı. Annem, canım perişan oldu elinden Kuran'ı hiç bırakmıyordu gözleri yorulunca tespihe sarılıyordu medet YA RABBİ! Arada eve geliyordu dinlenmek için gidiyordu ama nerede , uyumak şöyle kalsın ev işlerine atıyordu kendini. Kardeşimin yatağını içeriye taşıdı çocuklarla babam için, salonda daha rahat yatar diye gelen ziyaretçileri iyi ağırlamak için. Ne yapsın kadın hep isterdi "şöyle geniş bir evim olsun"diye.. benim iznim bitmiş işe geri dönmem lazımdı artık. Ama bir tuhaflık vardı, yine birlikte çalıştığımız kadın kıskançlık mı desem haset mi desem içindeki katran yüzüne yansımış artık ne yaptıysa birkaç gün sürekli emir kipleri ile konuştu benimle. Hafta sonu sırf bana zül olsun diye işe çağırdı anladım işten çıkarmak istediklerini, ama yemezler gitmedim. Pazartesi her şeye hazırlıklı gittim ve daha sabah 9 da söyledi patron. "babanla daha rahat ilgilenebilirsin, seçim yapmam gerekiyordu onu seçtim"diye. Vayy dedim içimden, ende bunu istiyordum dedim sadece. Ama içim öyle tuhaf olmuştu ki , her şey üst üste gelmişti artık, babam bir yanda,ablam bir yanda, kızım ortalıklarda bende işten çıkarılıyorum.evrakları getirdi kadın imzalamam için, yapmadım. Tazminatımı hesabımda görmeden imzalamam dedim. Ödeme yaptılar birde izinli olduğum haftayı hani "halden anlarlar ya" o haftayı kestiler utanmadan, düşünmeden. Öyle bir içime oturdu ki bu haksızlık, devam eden aylarda sürekli aklıma geliyordu. 4400 tl civarında ödeme yaptılar. Sadakasını vereceğim dedim. 400 TL sini tüm yeğenlerime ve kızıma hediyeler alarak harcadım bir anda. Sonra ablama gittim bebeği görmek için,zaten büyük ablamda oraya gidiyormuş kızımı da al dedim bende geliyorum. Eşime haber verdim, o zaten her zaman yanımda hep destek oldu bana her konuda arkamda. Oraya gidip biraz kafamı boşalttım kendime az da olsa geldim.

Sonraki günlerde babam artık eve gelecekti, her şeyi hazırladık bekliyorduk. Çocuklar onun bir sürü dondurma yediği için sesinin kısıldığını biliyordu, nasıl söylerdik ki... babam geldi, torunlarını görünce, evini görünce bir an o yaşlı ve yorgun gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı.. onlara sarıldı,ama koklayamadı.. burnu tüm yetilerini kaybetmişti artık.. sadece görseli vardı yüzünde... sıkı sıkı sarıldı O da.. eve geçtik, hepimiz babama bakıyoruz ama dinlenmesi gerekiyordu ve boğazı çok çabuk balgamdan tıkanıyordu. Annem dışarı çıkardı, boğazını aspire etti üstünü değiştirdi ve yeniden yanınaydık.. şu sıralar sadece çorba yada robottan geçirilmiş şeyler tüketebiliyor.. boğazları yaralı, 8 saat uğraştı doktorlar o illet hastalığı çıkarmak için. İnşallah iyi olacak ümidiyle.... Devam eden günlerde bir sürü insan geldi, ben işten çıkmıştım zaten.. sağ olsun patronum çok anlayışlı çıktı.. hem babam hem ablam iyi değil, oda çareyi beni göndermede buldu yancısıyla birlikte.. ama üzülmedim , tam tersi aileme daha fazla katkı sağlamak adına iyi de oldu.. sadece böyle ayrılmamalıydım, insan gibi konuşabilirdik sonuçta aynı durumu ve acıyı 1 yıl önce onlar yaşadı.. diyorum ya sorun yok, anneme babama kızım ile birlikte hem moral hem destek olmak için bu şerdeki hayır da buydu.. iyi ki de oldu.  

babam'a...Where stories live. Discover now