17 3 0
                                    

        Yüzüme dikkatlice baktı ve neyin garip olduğunu çözmeye çalışır gibi bakışlarını yüzümde gezdirdi. Her geçen saniyede daha çok kasılıyor , göz teması kurmamak için büyük bir çaba sarf ediyordum. En sonunda kaçınılmaz gerçekleşti ve bakışlarını gözlerime sabitledi. Normalde ışık yansımasını değiştirmek için numarası az olan şeffaf lensler takardım ama bu gün içimden bir ses takmamamı söylemişti . Ben de bu sese ayak uydurmuştum. Ona bakmadığım sürece onları gri sanacaktı ama bu ağzını açmasıyla imkansız hale geldi.

        "Bana bak Nox ," dedi sert bir sesle . "Bir şey sakladığını biliyorum!"

      Bakışlarımı yerden ona çevirdim ve yüz ifadesinin kızgından şaşkına ,sonra da korkmuş bir hale bürünmesini izledim. Gözlerime beş saniye baktıktan sonra gözlerini kırpıştırdı ve tekrar bakmaya devam etti.

        "Nox bunlar...bunlar ne ?," diye kekeledi . En iyi senaryo korkudan bayılmasıydı ama belki o da isterdi.

        "Sen de ister misin?"

        "Yoksa bunlar lens mi?"

        "Lens olsa ister miydin?" dedi artık benim kontrolümden çıkan sesim. Ruhumun bir kenara itilip yerime başkasının geçtiğini hissettim. Sanki bir televizyon ekranında film izliyordum. Başkası benim yerime konuşuyor , düşünüyor ve hareket ediyordu. 

        Çınar başını evet anlamında sallayında gölgem onu koldan tuttu ve ayağı kaldırıp oturduğumuz kafenin arka kapısından çıkardı. Hava kararmıştı ve rüzgar soğuk esiyordu. Ortam tüylerimi ürpertmişti ama gölgem kontrolü elinden bırakmadığı için dışarıdan cesur gözüküyordum.

        "Nasıl olucak?" diye sordu Çınar. Gözlerinden merak ve korku vardı. Havadaki gerginliği o da sezmişti.

        "Şöyle olucak..." dedim kadifemsi bir sesle, ardından hipnoz edicek bir tonla devam ettim. " Sen bundan sonra kör olucaksın. Gözlerin gümüş renginde olucak ve bana yardım ediceksin. Bunun için görmen gerekmiyor, onu ben de yapabiliyorum." diyerek hafifçe sırıttım. Çınar dokunsan ağlıyacakmışçasına yere bakıyordu."Hayır dersem ." diye fısıldadı.

        "Görme yetini kaybettikten 48 saat sonra yemin edersin. Eğer etmezsen benimle ilgili bütün hatıraların silinir ama güneş gözlerini daha fazla acıtır, karanlıkta kör olursun. Tabi sağ çıkanlar da var ama onlardan biri olmıyacaksın. Sende o enerji yok." dedikten sonra çamtama nereden girdiğini bile anlamadığım sigarayı çıkardım ve yaktıkıp dumanı yavaşça içime çektim ardından üfledim.

        " Hangi enerji ? " dedi giderek incelen sesiyle . Korku her tarafından yayılıyordu. Elleri titremeye ve terlemeye başlamış , anlında boncuk boncuk terler oluşuyordu. Görüntüsü karşısında hafifçe sırıttım. Bunun gibileri çok görmüştüm. Hepsi deli cesareti ile teklifi kabul etmiş sonra da işime yaramıyacak hale gelince de görme yetilerini alıp serbest bırakmıştım. 

        " Yaşama enerjisi . Yaşama , dolu dolu yaşama hayalinden uzun zaman önce vazgeçmişsin." dedim ve neredeyse bitmiş olan sigaramı yere atıp botumun ucuyla ezdim. Söyledikleimi düşünürken bütün hareketlerimi dikkatle izliyordu. Gözleri gözlerimle buluşunca bakışlarını yere çevirdi. Yeni yağmaya başlayan sağnak yağmurun oluşturduğu göletleri izliyordu.

        " Yere bakman bir şeyi değiştirmiyor," diyerek bir sigara daha yaktım. İkna etmek düşündüğümden zor olmuştu ve üzerimde oluşan stresten dolatı vücudum nikotin diye yalvarıyordu.Sigaradan bir nefes aldıktan sonra Çınar'a uzattım. Hiç itiraz etmeden aldı ve bir kaç nefes çektikten sonra geri uzattı.

Bir Elimde AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin