stalk

68 14 10
                                    


"Tarıkcığım şu kaşeyi verebilir misin?" Çapraz masada oturan Yelda'nın sesini duyduğunda başını ona çevirdi Tarık. Genç adamın ona baktığını gördüğünde bacağını gereğinden fazla ve amacını belli eder bir şekilde açarak bacak bacak üstüne atmıştı Yelda. Genç adam buna göz devirip kaşeyi kadına bakmadan uzattı. Yelda alırken parmaklarını Tarık'ın elinde dolaştırsa da genç adam hiç bozuntuya vermeden elini geri çekmişti.

Tamam Yelda güzel bir kadındı. Sarı dalgalı saçlar, mavi gözler, şekilli bir burun, dolgun dudaklar ve kıvrımlı bir vücuda sahipti. Ayrıca her zaman giyindiği aşırı kısa ve dekolteli şeylerle kadınlardan hoşlanan birine hükmedebilir gibi duruyordu. İş yerinde Yelda'nın içine düşmeyen sadece o vardı. Ne hikmetse de kadın genç adamın yakasını bırakmamakta ısrarcıydı.

"Lan kadın taş gibi, sana bakışlarının %1'ini bana atmış olsa şimdiye onunla yatmıştım." dedi büyülenmişçesine Yelda'ya bakarken Burak. İşte genç adam bundan bahsediyordu! Herkesin gözü bu kadındaydı. Artık o da Tarık'ı salıp yeni limanlara yelken açsa ikisi için de bir iyilik yapmış olacaktı.

Genç adam sabah derlediği dosyaları bilgisayar çantasına yerleştirirken ayaklandı. Mesaisi biteli on dakika olsada fark edememişti. "Nereye lan?" Burak'ın sorgulayıcı bakışları altında çantasını omzuna asarken bileğindeki saati açıklamak istercesine salladı. "Mesaim bitti!" dedi gülümseyerek. Eve gidip kalan Peaky Blinders bölümlerini izleyebilecekti.

"Şanslı pezevenk..." diye söylendi Burak arkasından. Bugün salak gibi fazla mesaiye kalmıştı.

¤
¤
¤

Tarık üzerini rahat eşofman altı ve lacivert üstüyle değiştirdiğinde koltuğa oturdu ve bilgisayarını açtı. Her ne kadar dizi izlemek istese de bu sıralar aklı Selim'e takılmıştı. "Thomas biraz beklesin..." diye fısıldadı kendi kendine ve Selim'in İnstagram hesabını incelemeye başladı.

"Piçe bak sen!" dedi takipçi sayısını görünce. Ben de Yunan Tanrısına benzeseydim yani diye düşündü takipçi sayısı hakkında. Fotoğraflarına bakınca tek başına olduğu bir tane bile yoktu.

"Kız... kız... kız... yine kız... Aile yemeyine benziyor, ama yine kıza sarılmış..."

"Oo beyimizin parası varmış!" dedi ekrandaki yata ve eğlenen insanlara bakarak.

Genç adam bir an ne yaptığını düşünüp utanmıştı, ama bu onu daha aşağıya inmekten alı koymadı. İnerken arada hastane odasında yaşlı bir adamla gülümserkenki resminde durdu. Babası olduğunu var saydı Tarık. Adamın vücuduna çok fazla kablo ve ince plastik borulardan bağlı olmasına rağmen Selim'in elini sıkı sıkı tutmuş, gülümsüyordu. Tarık da gülümserken eli yanlışlıkla tapboarda çarpmış ve ekranda saniyeliğine kocaman beyaz bir kalp belirmişti. "Hassiktir!" diyerek kalbi hızlıca geri çekti ve sekmeyi kapattı. Kalbi deli gibi atıyordu.

Selim bir haftadır genç adamla konuşmaya çalışsa da Tarık onu her seferinde görmezden gelmişti. Şimdi bildirim gitmişse stalk yaptığını anlardı ve genç adam bu rezilliğe hazır değildi. "Sikeyim ya..." dedi iç çekerken. Başını sallayıp utancı içinden attıktan sonra Netflix'e girdi ve ne zamandır beklettiği dizisini açtı. Biraz kafasının dağılmasına yardımcı olmasını umuyordu.

¤
¤
¤

Genç adam iş yerine girdiği an vücudunda gerilime bağlı ağrılar başlamıştı. Hiçbir zaman gerilmeyi sevmemişti. Hayatında gereksiz adrenalini sevmiyordu Tarık. Yumruklarını sıkarak iş arkadaşlarına bakmadan masasına gidip oturdu. Bir an önce Selim'e bildirim gidip gitmediğini öğrenmeliydi.

Dusk Till Dawn [boyxboy]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin