6.BÖLÜM:Benden NE İstiyorsun?

6.8K 33 6
                                    

Beyaz ışık. Hani derler ya; ölüm sana yaklaşacağı zaman görürsün o Beyaz ışığı. Çoğumuz tınlamayız bile bunu. Ama insan ciddi ciddi yaşadığında hissediyor bunu. Şu an cayır cayır yanan bir evin içerisindeyim. Gözlerimin açık olduğunu hissetmeme rağmen sadece bir beyazlık görüyorum.Kaybettiğim şuurum yavaş yavaş geri gelirken ayaklarıma düşen üst katın betonlarının verdiği acı sanki beni daha da kendime getiriyordu.Sanki bir şey bu acıyı hissetmemi istiyordu. Şu an resmen daha fazla acı çekmeden ölmeyi bekliyordum. Kafede de babamla Savaş'a bağırdım onları her ne olursa olsun rezil ettim. Bu şekilde bitmemeliydi. Babamı ve hatta bana birçok kötü şey yaşatan, her zaman kokusuna hasret kaldığım, canımı onun için hiçe sayacağım ve aynı zamanda o kadar çok nefret ettiğim adamı bir kez daha görmek için neler yapmazdım. Bunları düşünürken ayağımın ağrısı ciddi anlamda artmaya başladı. Ben pencere kenarındaydım ve evde ateşin ulaşmadığı bir orası kalmıştı. Ellerim hep is olmuştu. Gözlerimi açıp yumdum elimin dış kısımlarıyla sildim. Göz kapaklarımdaki o ağırlık gitti sanki biraz da olsa bir görüş mesafesi alabildim. Saçlarımdan çıkan pis yanık kokusunu hissediyordum ve bu beni çok rahatsız ediyordu. Şu an ölüm döşeğindeyim ve rahatsız olduğum şeye bak. Bunları düşünürken vücudumun tekrar ağırlaştığını hissettim. Kafam yere yıkıldı saçlarım önüme doğru gelerek yüzümü kapattı. Biraz da olsa güçlükle nefes alabilecek kadar da olsa saçlarımı yüzümden çektim. Çok az ve bulanık görmeme rağmen  hissediyordum ateş bana geliyordu. Belkide sayılı dakikalarım gelmişti ama bilemezdimki ilerki dakikaların hatta saniyelerin bana ne getireceğini... Kafamın şiştiğini hissediyordum sanki patlıyacak ve beni bu açıdan kurtaracak. Beton hala ayağımın üstünde ayağımda büyük bir acı var ve aynı zamanda oynatamıyorum. Bir ihtimal burdan kurtulursam yürüyemediğimi hayal ediyorum. Bu beni mahvediyor. Bunları düşünürken bir sesle irkildim bu bir köpek havlamasaydı. Bu bizim sokağın başı boş ama bir o kadarda iyi köpeği dobby idi. Havlıyordu galiba bu pis koku onu rahatsız etmişti. Mahalledeki diğer evlerle bizim ev arası mesafe fazlaydı insanlar yangın kokusunu hissedemiyor ve duyamıyor olabilirdi. Ama bu dobby di ve koku duyusu çok güçlüydü ve çok laf dinleyen sakin bir köpekti. Avazım çıktığı kadar bağırdım. Dobby benim sesimdeki tedirginliği hisseder hissetmez anladı kötü bir durum olduğunu çünkü inlemeye başladı. Dobby oğlum yardım et! Yardım çağır! Dobby,Dobby,Dobby...
Dobby biraz daha havladıktan sonra sesi kesildi. Aman allahım elimdeki tek şansıda kaybetmiştim. Seni her zaman sevdim ve seveceğim Savaş...
Bunları düşünürken aniden bayıldım.
Dakikalar sonra taşın altında küçük bir kısmı açıkta kalan ayağımdaki mükemmel acıyı hissedince tekrardan kendime geldim. Ateş gelmişti ayak parmaklarıma deyiyordu. O kadar çok acıyordu ve yanıyordu ki bağırmaktan ses tellerim kopucak gibi oluyordu. Ayağımı büyük taş yığının altında zorlukla hareket ettirdim ve çok az bir farkla da olsa ateşten uzaklaştırdım. Ama hala o yakın sıcaklık ayağımı ısıtıyordu. Tam bu sırada uzaktan dobby'nin havlamalarını duydum. Yanında sanki bir grup insan vardı. Çünkü vah vah aman allahım, ambulansı, itfaiyeyi arayın gibi laflar yükseliyordu. Aferin oğlum Sana biliyordum. İnsanlar yaklaştıkça bağırdım ve sonunda evin önündeki insanları hissediyordum. Kızım iyi misin? Ambulans ve itfaiye geliyor gibi sözler yükseliyordu kalabalıktan. Uzaktan mahalle bakkalı Salih abinin sesini duydum babanı aradık yolda dedi. Şu an biraz da olsa sevinmiştim ama yüzümde tam bir gülümseme oluşacağı zaman acı bunu göz yaşına çeviriyordu. Dakikalar geçti ambulans ve itfaiye sirenleri yaklaştı. Dışarıdan babamın sesini duyuyordum kendiden geçmişti, sinir krizi geçiriyordu. Neden onu yalnız bıraktım neden gibi cümleler kuruyordu ve insanlarda aynı zamanda onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Aniden üzerime sular geldiğini hissetim itfaiye kapıyı zorluyordu ve eve girmeye çalışıyorlardı. Babamın seslerinin arasında Savaş'ın da sesini duyar gibi oldum ama bu bir halisilasyondu bence derken onun sesi daha da yükseldi. Demek babam ona da haber vermişti. Ada ada diye bağırıyorsun sesinde ağlamanın verdiği gıcıklık vardı sert Adam savaş benim için ağlıyordu. Duygulanmıştım. Benimde gözlerimden yaşlar geldi o kadar acının içinde şimdi de duygusal bir acıdan dolayı ağlıyordum. İtfaiye kapının önündeki enkazdan dolayı kapıyı açamayınca mecburen önünde olduğum pencerenin demirlerini kesme kararı almıştı bunu bağırmalardan duyuyordum. Demirler araçtan getirilen alet aracılığıyla kesildi ve pencere açıldı. İtfaiyeci çalışanlar tutun tutun yapmasın diye bağırıyordu. Kim ne yapmasın,kimi tutsunlar bir şey anlayamıyorum derken pencereden hızlı bir şekilde önüme atlayan Savaş ile her şeyi anladım. İtfaiyecilerin zaman kaybını beklemiyerek Benim için içeri atlamıştı. Hala çok yakışıklıydı. Onu seviyordum gerçekten seviyordum. Bunları düşünürken kendime geldim ve Savaş'a bağırdım savaş geri çekil diye. Savaş bir saniye ile geri çekildi ve yukarıdan düşen tuğladan kurtuldu. Savaş bana sakin ol dedi ve beni buradan çıkartacağını söyledi. Ardından da ya seninle çıkarım ya da burada kül olurum dedi.

Savaş içeride adayı kurtarmaya çalışırken itfaiyecilerde ona yardım için hazırdır. Ama onlar  tam içeri girecekken evdeki kazan deposu patlar ve ev havaya uçar.Mahallelinin ve Ada'nın babasını çığlıkları sabaha karşı oluşan kanlı bulutlarla birlikte evrene karışır. Birbirlerini delice seven ama bazı büyük problemlerden dolayı ulaşamayan bu çift daha hiç mutlu bir şekilde buluşamadan yeryüzünden silinecek miydi? Ya da aralarından biri diğerini bırakıp hayatta kalanı acılarla dolu bir yaşamama mı sürükleyecekti?
Bu aşk filizlenmeliydi.
BU BÖYLE BİTEMEZDİ!!!

TUTSAK VE DOMİNANT ( +18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin