Aradan 1 ay gibi bir süre geçmiştir. Bu süre zarfında Yonca toprağa verilmiştir. Bu dönemde en çok sarsılan Dudu olur. Yonca'nın gömülmesinin ardından Öykü, sosyal hizmetler tarafından hapishaneden alınmıştır. Deniz de yavaş yavaş toparlanmıştır.
gece
Deniz'i uyku tutmaz ve Azra'nın yanına gitmete karar verir. Tam odaya girecekken Azra ve Hasret'in fısıldaşmalarını işitir.
Azra: Derin'i rüyamda gördüm Hasret.
Azra yutkunur.Hasret: Atak falan geçirmedin değil mi yine?
Azra: Atak falan umrumda değil Hasret. Derin aklıma geldiği zaman Deniz'e ihanet ediyormuşum gibi hissediyorum.
Hasret: Öyle deme kanka. Senin suçun değil. Zor zamanlar geçirdin.
Deniz'in kendilerini dinlediğinden haberleri yoktur tabi.
Azra: Biliyorum bilmesine de... İşte ne bileyim Hasret ya. Neyse ya, boşver. Seni de uykundan ettim.
Hasret: O ne demek kanka. Ben gelmeyeceğim de kim gelecek. Yanında kalmamı ister misin?
Azra: Yok ya. Vallaha iyiyim. Sen dert etme.
Hasret: Tamam kanka, bir şey olursa çağır ama, hadi iyi geceler.
Hasret'in odadan çıkacağını anlayan Deniz, hemen kendi odasına girer.
-kahvaltı-
Hasret: Daha iyi misin kanka?
Azra: İyiyim iyiyim, merak etme.
Deniz: Noldu?
Azra: Hiç, yok bir şey ya, gece biraz başım ağrıdı da ondan sordu.
Deniz: Hmm. Peki.
Hasret Azraya, Deniz'in kendisine baktığını farketmez ve kaş göz yapar.
Deniz: Benden ne saklıyorsun? Ya da ne saklıyorsunuz?
Azra: Ne saklayacağız ya. Vallahi yok bir şey.
Deniz: Derin kim?
Heves sıçtık der gibi bakar ve Derya derin yutkunur. Azra panikten çatalı düşürür ve öksürmeye başlar.
Deniz: Ohoo, herkes biliyor demek ki, he Heves, Derya? Azra, son kez soruyorum, Derin kim?
Azra korku dolu bakışlarla cevap vermeden Deniz'e doğru bakar. Deniz, Azra'nın sessizliğini farkedince sinirlenir ve masadan kalkar. Azra arkasından bağırsa da Deniz umursamaz.
Deniz odasına girer. Azra tam peşinden girecekken Hasret onu tutar, geri çeker ve içeri kendisi girer. Kapıyı kapatır.
Hasret: Deniz abla, bak, bildiğin gibi değil. İzin ver anlatayım, he.
Deniz: Yalan ve çevirme olmadan, düzgün bir şekilde.
Hasret: Eğer yalan bilgi katarsam şerefsizim. Neyse bak, ee başlıyorum. Gel oturalım yatağa. Heh. Şimdi. Azra gençken, böyle 18lerde falan iken tanışmışlar bu ikisi. Ama Azra fena kaptırmış kendini. Sonra bir şey olmuş, bunlar ayrılmışlar. Azra tabi baya sevmiş onu. Bu yüzden yokluğuna dayanamamış. Psikolojik tedavi görmüş. İntihara meyili artmış. Kendine zarar vermiş birkaç kere. İlaç kullandı bir dönem. Sonra yavaş yavaş iyileşince bıraktı. Dün gece de kızı rüyasında görünce kötü olmuş biraz. Bu yani. Önemli bir konu aslında ama kafasına takmamaya çalışıyor. Senin için.
Deniz: Gerçekten bu mu sadece, bak doğru söyle.
Hasret: Vallaha sadece bu ya.
Deniz: Ah canım benim. Keşke anlatsaydı bana. Neyse üstüne gitmeyeyim çok o zaman. Ben zaten kıskandığım falan için değil, benden bir şey sakladığı için sinirlendim. Her neyse...
Deniz odadan çıkar. Azra ile göz göze gelir. Sonra yaklaşır ve direk sarılır boynuna.
Deniz, akşam radyoya çıkmayı talep eder. Ve masanın başına oturur. Takar kulaklığı kulağına. Hiçbir açıklama yapmadan dökülür dizeler ağzından.
Tahayyül edemediğim yaralar açar
Keskinleşen sözlerin
Kaplar yüzümü utancın ateşi
Bir kurgunun içinde oynarken
Kırarız tüm vakur renkleriSalkım salkım
düşer omuzlarına
Lacivert bir gece
Saklanır gözlerinin hüzmesi
Soluğumun ucunda yabanıl benliğim
Mahmuzlanır bir hayvan gibi
Yırtıcı sesiyle
kırbaçlar duvarlarıEllerim ıssız kalır
Ve ellerin...
Açık hava sinemasında
Dev bir perdenin içinde
Defaatle doğar ve batar güneş
Hiç ayrılmamışız gibi...Selam. Yani bölüm iyi mi kötü mü, bilemedim. Ama bazen ben sevmesem de aradan sevenler çıkıyor bu yüzden hiç kurcalamadım ve attım. Alkış.
-nefes almadan 9.ayın anısına...🌙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Ve Su - AZDEN [gxg]
Fanfiction"Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana, dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin. Bunu sonuna kadar götüremediysen, kabahat seni...