Gizemli çocuk ve üniversitenin ilk günü

226 7 0
                                    

Taksiden indi.Bavulunu aldı.Üniversite binasının önünde derin bir nefes alıp yurda yerleşmek için hareket etti.Tam bir eğitim yuvası gibi gözüküyordu.Yurda yerleşti.Tek yaptığı Oxfordun büyük rüya gibi kütüphanelerinde oturup kahve içmek ve ordaki tüm kitapları okumaya çalışmaktı.Yeni kitabı Eski soylu bir ingiliz ailesinin hayatını anlatıyordu.Kitaba daldı.

Kitaptan kendini zorlayarak kafasını kaldırdı.Kitap kendisini mıknatıs gibi çekiyordu.

Belinin ağrıdığını fark etti.Başka bir yere oturmak için ayağa  kalktı.Burası iki kitaplığın arasındaki dar koridorlardan birini görüyordu.Kitaba baktı.Sonra nedensizce başını kaldırdı.ve o dar koridorda yürüyen birini gördü.Gözleri kenetlendi.Sanırım ilk görüşte aşk olayı yaşanıyordu.Sarışın ve bembeyaz bir teni ve baktıkça içinde kaybolduğun gözleri vardı.O an hemen görünüşüne baktı.Kafamda pembe bir saç bandı vardı ve en azından dağınık biri gibi durmuyordu.Utançla kitaba gömüldü ama odaklanamadı.Daha önce hiç olmadığı bir his içine doldu.Sanırım bu hissin adı aşktı...

Gelecek gün yine aynı yerde aynı kitabı okurken  o çocuğu bekliyordu sanki.Her gelen kişide kalbi yerinden çıkacak gibi oluyordu.Biraz kitap okursam zaman geçer diye düşündü.kitaba baktı.kafasını son bir kez koridora çevirdiğinde aynı çocuğu gördü yine gözleri kenetlendi.ama çocuk bu sefer ona doğru yürüdü.Hemen kitaba baktı.Çocuk yanına geldi.

-Ah bu aileyi iyi tanırım.Sonuçta dedemin dedesinin dedesinin dedesi...

vaybe diye geçirdi demek soylu ailelerin oğluyla konuşuyordu.

-Merhaba ben Thomas

elini uzattı.gözleri birbirlerine kenetliydi.

-Memnun oldum Tom. Ben Tiffany.

çok kibardı hemde fazla kibar çok fazla çok..

Alçak ve kibarca saatlerce konuştular.Dışarı çıkmayı teklif etti.Arabaya bindiklerinde gittikleri yerin ye sürpriz olduğunu söyledi. Tiffany Çok heyecanlandı.Yolsa giderken kalbi küt küt atıyordu.

Uzun bir süre gittiler ve taşların olduğu bir mağaraya geldiler etrafta hiç bişi yoktu ve Tiffany'ye göre hiçte ilgi çekici değildi.

+Seni korkutmak istemiyorum ama uyku bandını gözüne takarmısın?

bunu yapmakta tereddüt etti. ama arabadan çıkıp uyku bandını gözüme taktı.Tom ona ne tarafa yürümesi  gerektiğini söylüyordu.Bir süre yürüdüler.Bir an sessizlik oluştu.Gözlerini açtı.Sanki cennet gibiydi.Bir kır bahçesinde çiçeklerin içindeydiler.Sonra Tiffany toma  baktı.Mutlu olduğu için Tom'un gözleri parlıyordu.Ona yaklaştı.

-Kır çiçekleri çok güzel değil mi?

-evet öyleler 

-gel biraz yürüyelim

yürümeye başladılar bir süre sonra Tom'un elleri Tiffany'nin ellerine gitti.Sanki aralarında bir akım oluştu.Aşk akımı.Elektirik çarpmadı.Tom Tiffany'ye gülerek baktı.Oda ona gülümsedi.İnsanlar için el ele tutuşmak o kadar önemli değildi.Hatta ilk tanışanlar bu kadar konuştuktan sonra hemen kendilerini yatağa atıyorlardı.Ama Tom özeldi.Çok özel biriydi.

Kır çiçeklerinin içinde saatlerce yürüdüler.


Zeki ve Takıntılı Aşık #wattys2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin