(Y/N) Multimedyada Perrie var.
İyi okumalar!
***
"Bu renkden hep nefret etmişimdir," diye mırıldandı Nina, sessizliği böldüğünde. İnce sesi sona doğru fazla yüksek çıkmıştı ve bu da, kafe müşterilerinin dikkatini bizim masaya çekmişti.
"O boyayı fazla dökmemeni tavsiye etmiştim, " dedi Aideen çok bilmişçesine. "Belki de hatırlıyorsundur..."
"Ah, evet," diye mırıldandı Nina, gözlerini devirirken. Saçları konusunda hassastı. İki gün önce onları yeşile boyatmayı çok istediği konusunda bana ve Aideen'e uzun bir nutuk çekmişti, takip ettiği moda ikonalarından birinin saçından istiyormuş. Bu sabah gördüğümdeyse saçı fazla yeşildi, hem de çok fazla - neredeyse tüm saçı. Aideen'in söylediklerine bakarsak, küçük bir şanssızlıkla karşılaşmış olmalıydı. Ama bence, yeni saçları çok güzel durmuştu. Bal rengi gözleriyle fazla uyumlulardı.
Beni düşüncelerimden arındıran şey, Knee Socks'un sert melodisiydi. Yeniden ve yeniden kafedeki insanların dikkati bizim masaya yöneldiğinde Nina, Aideen'le benim sert bakışlarımızın eşliğiyle telefonunu çantasından çıkardı, "Engine," deyip aramayı çevapladı.
"Evet, evet. Şu an kafedeyiz."
Kaşlarımı çatıp önüme döndüm ve siyah dar pantolonumdaki yırtıklardan sarkan kumaşları çekiştirmeye başladım.
"Geliyor musun? Müthiş. Bekliyoruz." Nina aramayı sonlandırdı, ve telefonunu çabuk bir çekilde çantasına tıkıştırdı. "Engine buraya geliyor," dedi gülümseyerek.
Kaşlarımı kaldırdım, "Özel bir sebep?" diye sorduğumda Nina, en az üstü kadar dolgun olan alt dudağını sarkıttı.
"Erkek arkadaşını bizimle tanıştıracakmış."
Kesinlikle şaşırmıştım. Hayır, aslında, şaşırma nedenim fazla yakın olmamamıza rağmen bizimle takılacak olması, yada bizi, erkek arkadaşını tanıştıracak kadar yakın bilmesi değildi. Şaşırma nedenim... Engine ve erkek arkadaş?
Lise yıllarında Engine'in yanında bir erkek dahi görmemiştim. İnsanlardan uzak olması da onu, oldukça gizemli kılıyordu.
Ama beş dakika sonra kafe kapısından içeriye giren kişi, kafamdaki tüm düşüncelerinden ardı ardına kaybolmasına neden oldu. Krem rengi trençkotundan sarkan pembe, minik çiçekleriyle oldukça hoş görünen elbiseli kız, Engine'di.
Gözlerimin irice açılmasına engel olamadım.
Ben, masamıza doğru yaklaşan Engine'e hayalet görmüşcesine bakarken, "Merhaba!" diye bizi selamladı.
"Oh, Eng!" Nina ayağa kalktı ve Engine'e sarıldı, bense onların ne zaman bu kadar yakınlaştıklarını düşünmekle, aynı zamanda Nina'nın ani ruh deyişimlerini çözmekle meşguldüm.
"Elbisene bayıldım."
"Teşekkürler," diye mırıldandı Engine, ve arkasını döndüğünde, yüzünde hiç bir zaman görmediğim gülümsemesi vardı.
Bakışlarını takip eden gözlerim bir figürle buluştuğunda, dilimi yuttuğumu gibi hissettim. Nefesim iliklerime kadar işledi ve biranda kesildi, kalbim birkaç saniyeliğine durdu. İçimden geçen güçlü titremeyi hissediyordum. Sanki dağılıyordum...
Mükemmelliğin tanımı kesinlikle ve kesinlikle bu olmalıydı.
Masaya yaklaşmamasını umdum, bize doğru ilerlememesini umdum, ancak dileklerim gerçekleşmedi. O Engine'in olamazdı, bunun için fazla muhteşemdi.
Tanrının gazabı her zaman benim üzerimeydi.
Masaya yaklaştığında, oturduğum yerde bayılmamak için kendimi tutmak zorunda kalmıştım. Ama o bunu bilmiyor, havalı bir şekilde daha da yaklaşıyor, aynı zamanda da gülümsüyordu. Gerçekten, sonum olmak konusunda aşırı derecede ısrar etmekteydi.
"Merhaba," dedi ve Engine'e bakarak gülümsemesini daha da genişlentirdi. Bunu yaptığında gözleri kısılmış, rengini çözemediğim gözleri küçülmüştü. Kalbimin hızlanmasını sağlamasını çok aptalca bulduğumu dile getirmeliyim.
"Ihm... Bu Zayn. Erkek arkadaşım." Bu iki kelimenin üzerimdeki etkisi düşündüğümden daha büyük oldu, kafamda müthiş bir ağrı oluşmuştu. Umutlarımın boşa gittiğini görmek, şimdiye dek hiç bu kadar acıtmamıştı.
Üzerimdeki etki konusunda Engine'le aynı kaderi paylaştığımızı hissettim. Beyaz teninin kapladığı yanakları anında kızarmıştı. Bunun üzerine ona olan bakışlarım yerini, küçümseyici ve itici bakışlarıma verdi. Karşımda, yada karşımızda, adeta aptal bir aşık gibi kızarıyordu.
Tanrı Nina'yı kutsasın ki, enerji yüklü sesiyle, "Hey, merhaba! Ben Nina, tanıştığımıza memnun oldum!" diye dikkat çekmeye çalıştı ve Zayn'in elini sıktı.
"Ben de," dedi Zayn. Aksanıyla birlikte rahatlarıcı etki oluşturan sesi, kulağım için fazla iyiydi. Tanrı aşkına, bana neler olduğunu bilmiyorum. Fakat uzun süreli bir şok geçirdiğim malum.
Sonraki bir saat yeni "arkadaşlarımızın" tanışmasıyla, onların sohbetlerini dinlememle, kontrolüm dışında Engine'e kıskanç bakışlar yollamakla, ve Zayn'in muhteşem görüntüsü karşısında erimekle geçmişti. Daha sonra nereden geldiğini bilmediğim heyecanla kahvemi masaya dökmüş, kendimi rezil etmiştim. Pekâla, Saatler olağanüstü derecede iyi geçmişti.
Peçeteyi elime alıp küçük parçacıklara ayırmaya başladım. Gerginliğimi yüz ifademden okuyabilirdiniz, konulara eşlik edemiyordum. Yalan söylemeyeceğim, şu anlık hiç kimseyle konuşmak istemiyordum.
Engine'i liseden beri biliyordum. Matematik sınıfındaydık, ama onunla fazla konuşmazdım. İnsanda konuşma isteğini körükleyen bir tip gibi görünmüyordu. Biraz... garipti. Ve şu anda bizimle anlaşma, hatta konuşma çabası daha da garipti.
Belkide yargılarımı yıkmalıydım. Evet, kesinlikle bunu yapmalıydım.
Ayrıca, "Engine ve erkek arkadaş" kavramını aynı cümlede duyduğuma göre, artık örümceklerle olan değişik intihar fantezisini kendi üzerimde uygulayabilirdim. Engine lisede, "lezbiyen" diye etiketlenen bir kızdı. Ona acıdığım zamanlar oluyordu, aslında benim de ondan geri kalan yanım yoktu.
Sadece, beni rahatsız eden şey şuydu; Oltasına, okyanustaki en iyi balığı geçirmişti. Tamam, bu şeytanice bir düşünce olabilir, Engine'in kötü bir maksadının olmadığına adım gibi emindim. En azından, insani duyguları insanların kendi gözlerinde bulmakta, yada onları okumakta iyi sayılabilirdim. Ve Engine'in gözünde gördüğüm duygu, "saf aşk" sayılabilecek kadar temiz ve kalptendi. Bunu kendisi de hissediyordu, biliyordum.
Tanrı aşkına, kendimi bir medyum gibi hissediyorum.
***
(Y/N)
Merhaba!
Dürüst olmak gerekirse, buraya ne yazacağımı bilmiyorum, sadece... *gerginlikle öksürdü* ilk bölüm nasıldı?
Bu bölümü birkaç kere kaydettim, fakat Wattpad benimle aynı düşüncede olmadığından dolayı, bazı zamanlarda kaydetmedi ve ben de hikayeyi Word'de yazacağım konusunda kendime söz verdim (aslında böyle bir şey olmayacak, ama konumuz bu değil)
Sanırsam, bu kurgu biraz oturdu. Yani diğerleri gibi olmayacağını umuyorum. Evet.
Prologda olan destek ve oylar için takipçilere teşekkür ederim! Yay!
Hikaye, @shesalutesoperfectly'nin müthiş destekleriyle birlikte harmanlanmıştır! Teşekkürler, karıcığım!
1. 8track'ı dinlediniz mi?
2. İlk bölümü nasıl buldunuz?
Oylamayı, yorum yapmayı ve takipte kalmayı unutmayın, ve yanlışlarımı belirtin! *milyonlarla kalpli göz emojisi* *"not fazla uzun oldu galiba" dedi ve hüzünle buradan uzaklaştı*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
riptide || z.m & p.e au
Fiksi PenggemarŞimdi bana cennet de, cehennem de yardım edemez. *** ©Tüm Haklar Saklıdır. ©All Rights Reserved. ©Copyright by @ManelleJanett 2014 {kapak bana aittir)