12.08.20xx
Neden onu sürekli takip ediyorum bilmiyorum. Sanırım onunla konuşmak istiyorum. Ama lanet olası özgüvensizliğim yüzünden yanından bile geçemiyorum. Yapabildiğim tek şey onu gizlice takip etmek. 21 yıllık hayatımda ilk defa birini sevdim. Aşık değilim. Herkesin beslediği bir sevgi bu. Kimisi evcil hayvanına kimisi ailesine kimisi en yakın arkadaşına besler bu sevgiyi. Bir ailem var ama yok gibiler. Onlara gidip 'çocuğunuz var mı?' diye sorsanız benim olduğumu unuturlar ama verecekleri cevap şu olur 'evet bir oğlumuz var.' keşke bir kızınız olduğunu da hatırlasanız. Hani çoğu ailede erkek çocuk sevgisi olur da oğulları olmalarını isterler ya. Bizimkiler de öyleler. Erkek kardeşimi zengin çocuğu gibi pahalı oyuncaklarla, pahalı kıyafetlerle büyüttüler. Benim ise sadece 1 oyuncak bebeğim vardı, kıyafetlerim deseniz hepsi en ucuz kıyafetlerdi. Kardeşim yüzünden bana para kalmıyodu sanırım. Konumuza dönersek, hayatımda sadece bir kez olsun sevilmek istiyorum. Belki o beni sever umuduyla hergün tekip ediyorum. Ama beni hiç fark etmedi ve sanırım hiçbir zaman da etmeyecek..
***
Günlüğümü yazmayı bırakıp yatağıma girdim. Yine aklımda o vardı. Belki ona aşık değildim ama yine de yanımda olmasını istiyordum. Daha önce kimseye sarılmadığım aklıma geldi de... Keşke ilk sana sarılabilsem.
***
"He Ran! Kalk hadi seni mi bekleyeceğiz bütün gün?!" annemin bağırışıyla sıçrayarak uyandım. Hemen banyoya gidip yüzümü yıkadım. Sonra odama dönüp üzerime elime ne geldiyse giydim ve koşarak salona gittim. Herkes masadaydı. Annem ve babamın kızgın bakışları üzerimdeydi. Hemen önlerinde eğilerek özür diledim. Bu onları pek tatmin etmese de babam kafasını salladı ve hemen kardeşimin yanına oturdum. Kardeşimin tabağı her zaman ki gibi benimkinin 3 katı kadar doluydu. Bu yüzden aynı boyda olmamıza rağmen aramızda yaklaşık 20 kilo fark vardı. Ben yemeğe başlayınca babam bir söze girdi.
"senin okulun ne zaman bitiyor?" çatalımı tabağın kenarına yaslayarak cevap verdim.
"bu sene bitiyor baba. Neden sordun?" o da aynı şekilde çatalını tabağının kenarına yaslayarak cevap verdi.
"artık okulunu bitir ve kendi evine çık. Kaç yaşına geldin ben mi besleyeceğim seni?" şok olmuş bir şekilde ona baktım. Bu adam neyin derdinde? 5 kuruş para vermiyorlar ki biriktirip kendi evime çıkayım.
"ama baba param yok. Nasıl ayrı eve çıkayım?" dediğimde kaşlarını çattı.
"birinin altına girersin sana para verir. Zaten her zaman yaptığın şey değil mi?" başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Ne diyiyordu bu?! Hızla ayağa kalktım. Benim kalkmamla sandalye de geri doğru gitti.
"baba ne diyiyorsun sen?! Sen beni ne sanıyorsun ya?! HAYAT KADINI MIYIM BEN?!" sonlara doğru sesim yükseldiği için annem hızla ayağa kalkarak bana tokat attı. Babam ise saçımdan tutarak be sürüklemeye başladı. Tabii ki yine o karanlık çatı katı... Gerçi ona bu konuda kızmamak lazım. Küçükken en çok korktuğum şey karanlıktı ve bu karanlık çatı katında nöbetler geçire geçire karanlıktan korkmamaya başladım. Sanırım ailemin yaptığı en iyi şey buydu. Artık karanlıkta günlerce dursam bile bir şey olmuyor. Sanırım o günler bugün başlıyor...
***
Soğuk zemindeki rahatsız uykumdan cebimin titremesiyle uyandım. Telefonumu almayı unutmuşlar demek. Rahatsız yerden kalkarak oturur pozisyona geldim. Telefonumu cebimden çıkararak gelen bildirime baktım. Bilinmeyen numaradan bir mesaj vardı. Tuş kilidini açarak mesajlar kısmına girdim ve gelen mesaja tıkladım.Unknown: bugün neden yoktun?
He Ran: sanırım yanlış numaraya mesaj attınız?
Unknown: sen He Ran değil misin?
He Ran: benim ama siz kimsiniz?
Unknown: beni tanımadın mı? Numaram sende vardır sanıyordum oysaki.
He Ran: sizin numaranız neden bende olsun ki? Tekrar soruyorum kimsiniz?
Unknown: benim He Ran. Hergün takip ettiğin kişi. Kim Seok Jin.
