Yine bir yağmurlu günde uyandım etraf siyah bulutlarla kaplı. Böyle günlerde mutsuz olduğum doğrudur. Çünkü dışarıda öten kuşlar, gözümü kamaştıran tatlı güneş yoktu. Akşama kadar uyuyabilirim. Ama galiba okula geç kalıyorum ve bu sıcak yatağımdan bir türlü kalkamıyordum. Bu sırada annemin buraya doğru yaklaştığını hissettim yani ayak sesinden.
- Esin kalkmadın mı hâlâ okula ne zaman gitameyi düşünüyorsun! Saat 10.00'da yatacaktın. Gece 02.00'da mutfağa gittiğini gördüm sonra diyorsun "Ben neden kilo aldım?"
Gerçekten çok disiplinli bir anne. Derdi hep iş, sosyal hayat umurunda değil. Beni de kendisi gibi yapmaya çalışıyor ders çalış ders çalış! Görünüş olarak ona benzemek isterdim. Onun gibi mavi bir gözüm olsa, ince bir belim, uzun sarı saçlarım ve benim için en önemlisi uzun bir kirpiğim olsa. Gerçekten çok güzel bir kadın ama huysuz hemde çok. Bu sefer haklıydı gece uzun bir korku filmi izledim ve biraz tatlı canım çektiği için mutfağa gittim. Annem korku filmi izlediğimi öğrense bir daha telefonun yüzünü göstermez. Neyse kalkıp üzerimi giydim ve saçımı tarayıp kahvaltı yapmadan evden çıktım.
Yolda arkadaşım Demet ile karşılaştım. Demet benim en iyi arkadaşlarımdan biri çok güzel bir kız siyah saçlı siyah gözlü ve vücudu oldukça yerinde. Beraber okula giderken Oğuz ile karşılaştık ondan ne kadar hoşlansam da beni bir arkadaş olarak görüyor. Maalesef bende ona arkadaş gibi davranmaya çalışıyorum. Beş yıllık arkadaşlığımız var. Birbirimizi 7. Sınıfta tanıdık. Ama ondan hoşlanmaya 9. Sınıfta başladım. Gülümseyerek bize doğru yaklaştı.
- Günaydın Esin niye geç kaldınız bu kadar, zil çoktan çaldı.
Ben biraz endişeli yüzle ve onun sırıttığı kadar sırıtmaya çalışarak
- Günaydın alarmın sesini açmayı unutmuşum.
O sırada Demet yanımızdan gitmişti onu sevdiğimi sadece 3 yakın arkadaşım biliyor Demet Esra ve Pelin bu üç arkadaşım benim için 2. Ailem yani 1. Ailem zaten darmadağın annem babam ayrı. Babam yurt dışında başka biri ile evlendi. Annem ise bana demiyor ama görüştüğü biri var gibime geliyor. Eğer o da evlenirse yeni eve çıkacağım. Bu sırada Oğuz
- Esin ilk derse girmeyecek misin?
- Aaa şey dalmışım girecegim tabii. Geç kağıdı alıp sınıfa gideyim görüşürüz.
Dediğim gibi koşarak okulun içine girdim. Onlara beden dersi olmalıydı. İzin kağıdı aldım hoca biraz kızdı "15 dakika oldu nerdesin" desede çok takmadım öğleye kadar ders dinelemek yerine hep uyudum. Öğlede arkadaşım Pelin ile yemeğimizi alıp sınıfa geldik çünkü hava yağmurlu ve bayağı da soğuk, dışarı falan çıkamazdık. Pelin çok tatlı bir kız. Tek kötü yani benden uzun olması yada benim kötü yanım ondan kısa olmam. Pelin'in ailesi komple vejetaryen ve ona fast food yedirmiyorlar eve cips falan sokmuyorlar ve Pelin'de yağlı şeyler yiyemediği için incecik bir vücuda sahip. Aslında çok şanslı. Gerçi benim annemin onlardan bir farkı yok ama ben hala o iki kiloyu veremedim neyse.
Sınıfta herkese bulaşan ve herkesin ondan nefret ettiği ben de dahil Deniz diye bir kız var hiçbir iyi yanı yok diyebilirim. Sınıfa girdiğimizde Deniz beni süzmeye başladı. Tam sırama geçerken
- O üzerindeki hırkayı çok mu aradın. Fosforlu salak gibi, giymişsin birde.
Deniz bunu söylediği an duraksadım o sırada Tuğçe gülmeye başladı ben daha da gerildim Tuğçe Deniz'in en yakın arkadaşı kendisi gibi biri
- Asıl sen kendi giydiğin kıyafete bak kırmızı ve yeşil uyumu mükemmel hahahah
Bu dediğimden sonra sınıf sessizleşti Tuğçe de sustu. Kimsenin giydiği şeye karışmam ama hırkama laf söyletmem çünkü onu çok severek aldım Ayrıca fosforlu giymek cesaret ister. Deniz cevap vermeye çalıştı
- Evet kırmızı ve yeşil harika uyuyor. Zevksizsen bana bulaştırma lütfen. Esin.
