Merhabaa! Bu benim yayımladığım ilk ficim olacak. Aslında daha önceden aklımda böyle bir fikir bile yoktu lâkin Seongsang'ı çok sevdiğimden yazmaya karar verdim. Hatalarım olursa şimdiden özür dilerim. İg@seongsangtr-----------------------------------
Yaz tatili bitmiş, sonuna gelmiştik. Neden bitmişti ki sanki? Lanet okul hayatıma geri dönüyordum bugün. Ömrüm boyunca kimseyi sevememiş olan ben sanki bugün birini bulacakmışım gibi erkenden kalkmış, kendim ile ilgilenmiştim.
İlk gün olduğundan ötürü yanıma çanta alma gereği duymamıştım. Telefonumu komidinin üzerinden aldım, son kez aynada görünüşüme baktım ve tatmin olduğumda evden ayrılmıştım.
Tam kapıyıda kapatmış dışarı adımımı atıyorken telefonum çalmaya başlamıştı. Kim olduğunu tahmin etmek zor değildi aslında. Çalan telefonuma bakıp en yakın dostum Wooyoung'un aradığını gördüğümde hafifçe tebessüm ederek telefonu açtım. Aynı zamanda okula doğru yürüyordum.
Wooyoung: Allah seni kahretmesin nerede kaldın aptal?
Yeosang:Wooyung, daha ilk derse 25 dakika var ne saçmalıyorsun güzelim?
Wooyoung:Buradaki yakışıklıların kapılma süresinin 25 dakikayı geçeceğini sanmıyorum. Çabuk buraya gel, BURADA SARI SAÇLI BİR ÇOCUK VAR ÇILDIRIYORUM
Yeosang:Her sene kendine birini bulmasan şaşıracağım zaten. Her neyse geliyorum oraya, bekle beni.
Wooyoung: Kang Üşengeç Yeosang, götünü kaldır ve çabucak burada ol, sarışınımı ellere veremem ben.
Yeosang:Pekâlâ, geliyorum hemen. Sakin ol ve katıklı bir salak olduğunu belli edecek şeyler yapma.
Wooyoung:Sensin o katıklı salak ben gayet mantıklı işler yapıyoru- AMAN TANRIM SARIŞINIMIN YANINA BİR KIZ YAKLAŞIYOR YEOSANG ACELE ET!
Telefonumu kapatıp cebime koydum ve hızlı adımlarımla okula doğru ilerledim. Neyse ki okul evime fazla uzak değildi, varmam uzun sürmedi. İçeri girdiğimde bana öldürücü bakışlar atan Wooyoung'u görmemle beraber korkmuştum bu hâlinden. Yanına doğru gittiğimde hararetle bana Sarışın diye adlandırdığı çocuğu anlatmaya başlamıştı. Gösterdiği çocuğa baktığımda, gerçekten abartıldığı kadar olduğunu farketmiştim.
Çocuğa bakarken önünden siyah saçlı bir genç geçmişti. Daha önce onu bu okulda görmediğime yemin edebilirdim. Siyah saçlı genç dikkatimi çekmişti. Sanırım üst sınıftı. Çünkü bize kıyasla büyük duruyordu. Ve yalnız gözüküyordu. O sırada koluma vuran Wooyoung ile irkildim ve ona döndüm.
Yeosang:Ne yapıyorsun hayvan, benim gibi bir güzelliğe nasıl vurmaya cürret edersin?
Wooyoung:Onu bırak şimdi, bak sarışınım yalnız kaldı, gitsek mi yanına hm?
Bakışlarımı tekrardan Wooyoung'un sarışın diye hitap ettiği çocuğa çevirdim. Tek başına bir bankta oturuyordu. Wooyoung'a onayladığımı belli edercesine kafamı salladım ve sarışın çocuğun oturduğu banka doğru yürümeye başladık. Yanına vardığımızda çocukta bizi farketmiş olacaktı ki anlamsız bakışlarıyla bizi süzüyordu. Baktım Wooyoung'tan ses yok, ben konuşmaya karar verdim.
Yeosang: Merhaba, ben Yeosang. Bu da arkadaşım Wooyoung. Seni daha önce görmemiştik, yeni misin burada?
San:Ben de San. Evet, bir kaç özel nedenden dolayı okul değiştirmek zorunda kaldım. Yanıma oturmak ister misiniz?
Wooyoung: Tabii ki isterim! Şey, yani isteriz.
Wooyounga bakarak gizlice sırıtmıştım. Salak aşık halleri çok komikti. San'ın yanına oturduk. Tabii ki Wooyoung hemen sohbete girişmişti. Bense etrafı izleyip ders zilini bekliyordum.
Etrafa mânâsız bakışlar attığım sırada siyah saçlı çocuğu gördüm yeniden. Tek başına oturuyordu oda. Bir an için yanına gitmek istedim ama kendimde o cesareti bulamamıştım. Aklımdaki tek soru neden bu denli dikkatimi çekiyordu? Siyah saçlı çocuğu süzdüğüm bir sırada kafasını kaldırdı ve göz göze geldik. Çarpan kalbimi hissedebiliyordum. Anında bakışlarımı başka tarafa çevirdim. Kızaran yanaklarımı hissediyordum, galiba bu çocuktan hoşlanmıştım.