Sınıfın kapısına vardığımda soluk soluğa kalmıştım. Üstümü düzelterek kapıyı tıkladım ve içeri girdim. İçimden sövmeye devam ederken çirkin matematik öğretmeninin mânâsız bakışlarıyla karşı karşıya kalmıştım. Ufak bir yalan uydursaydım ne olurdu? Biraz rahatsız olduğumu söyledim, ve şanslıydım ki bu seferlik bir şey demedi. Birdaha olmamasına dikkat etmeliydim çünkü affetmezdi.
Rahatsız olduğumu söylediğim için rol yapmam gerekiyordu. Yüzümü asarak yerime geçtim. Yanımdaki aptal kız benimle ilgilenmeye çalışıyordu. Kısa cevaplar vererek onu geçiştirdim. Kafamı arka sıralara çevirdiğim an Wooyoung'un sırıttığını görebiliyordum. Yalan söylediğimi anlamış olmalıydı. Eh bir zahmet anlasın, 5 senelik arkadaşlığımız var bizim.
Ders o kadar sıkıcı geçiyordu ki... Buna havanın sıcaklığı da eklenince herkes bir köşeye bayılmıştı. Wooyoung'a baktığımda kafasını San'ın omzuna koymuş uyukluyordu.
Seonghwa'yı hayal ettim o an. Kafamı o geniş omuzlarına koyup huzurla gözlerimi kapadığımı. Ben uyurken saçlarımı okşamasını...Önüme dönüp bir kağıt kalem çıkardım ve bir şeyler karalamaya başladım. Bir sürü kalp çizmiştim, ortasında da Seonghwa ile isimlerimizi yazmış, altına tarih atmıştım. Zilin çalmasıyla beraber kağıdı pantolomun cebine sıkıştırdım ve çantamı alarak sınıftan ayrıldım.
Bilerek Seonghwa'nın olduğu sınıfın önünden geçiyordum. İçerisi boştu, çıkmış olmalıydılar. Cebimden telefonumu çıkartıp Wooyoung'u aradım. Eve yalnız dönmek istemiyordum, hem belki ona Seonghwa'dan bahsederdim.
Wooyoung ile okulun kapısında buluştuk ve yürümeye başladık. Evlerimiz birbirine yakındı. Tabii ki Wooyoung yine susmuyordu, San ile yaptıklarından bahsedip duruyordu. Kardeşim sevgilisi olmayan var burda biraz saygı yâhu! Önce konuşmasını bitirmesini bekledim ama susmıyordu bir türlü. Bende lafını kesmeye karar verdim.
Yeosang:Wooyoung...
Wooyoung:San'ın kedili iç çamaşırı aşkına ne diye benim lafımı kesiyorsun Yeosang?
Yeosang:Bir dakika ne? San'ın kedili iç çamaşırı mı var, VE SEN BUNU NEREDEN BİLİYORSUN?
Bunu söylerken yolda kahkaha atıyordum. İnsanların bize bakması umurumda bile değildi.
Wooyoung:Ben San'ın her şeyini bilirim koçum. Bir keresinde San bana bera-
Yine kafını kesmiştim.
Yeosang:Konuyu değiştirme çaban gözlerimi yaşarttı güzel dostum. Şimdi ciddi ol ve sana bir şey anlatacağım.
Wooyoung:Benim ciddi olma ihtimalim San'a seme olma ihtimalim kadar ama olsun. Dinliyorum, söyle.
Söylediğinin üzerene göz devirip anlatmaya başlamıştım.
Yeosang:Direkt lafa girmek istiyorum. Ben birinden hoşlanıyorum ama sevgilisi var sanırım...
Wooyoung:Bir saniye, NE? BENİM UTANGAÇ YEOSANGİE'M BÜYÜMÜŞTE BİRİNDEN Mİ HOŞLANIYOR? GİTTİ GÜL GİBİ ÇOCUK GİTTİİ NE TARAFA ÖLEYİM BEN ŞİMDİ?
Yolun ortasında kendini yere atmaya çalışıyordu, sinirli bakışlarımla beraber ayağa kalktı ve yanıma geldi.
Wooyoung:Pekii, kim o şanslı şahıs?
Yeosang:Üst sınıflardan.. Park Seonghwa.
Seonghwa'nın ismini duyması ile beraber Wooyoung şaşkınlık içinde bana bakıyordu.
Yeosang:Ne oldu Wooyoung, bir sorun mu var?
Wooyoung:Yeosang, bize zorbalık yapan pisliği hatırlarsın değil mi? O, onun exi. Çok yanlış kişiden hoşlanıyorsun dostum.
Duyduğumla iç çektim ve kafamı eğerek yürümeye devam ettim.
Wooyoung:Tamam surat asma hemen, exi olmayabilir. Ben sadece onları fazla beraber gördüğüm için öyle diyorum. Belkide bizim gibi yakın arkadaşlardır, hm?
Bunu söylerken arkadan kollarını belime bağlamıştı. Ellerimi ellerinin üstüne koyarak okşadım. Ve hafifçe tebessüm ettim.
Yeosang:Neden olmasın? Bunu beraber öğrenebiliriz bence.
Wooyoung:Öğrenelim o zaman. Yarından itibaren takip etmeye başlayalım bana kalırsa.
Yeosang:Akşam daha ayrıntılı konuşuruz o zaman. Seni ararım.
Benim eve gelmiştik. Wooyoung'a sıkıca sarıldım ve eve girdim. Çantamı yatağımın üzerine attım. Yatağımın kenarına oturup cebimdeki telefonu çıkarıp bir kenara koydum. Elimi tekrar cebime atıp üstünde Seonghwa ile isimlerimiz yazılı olan kağıdı aradım. Kahretsin.. Cebimde kağıttan eser yoktu. Odayı aramaya başladım, ama yine de bulamadım. Sanırım okulda düşürmüş olmalıydım.
Yarın çok erken kalkıp okula gidecektim. İlk giren ben olmalıydım çünkü benden başkasının o kağıdı görmemesi lazımdı.