3] 52 Hertz Defne

59 2 6
                                    

Selamlar efendim, elbette ki iki üç gün olmamak suretiyle yine karşınızdayım ama olmalı mıyım, şu anda göreniniz var mı bilemiyorum. Umarım çok çok gelecekteki okurlarım buraları tatlı yorumlarıyla süsler.

Medyada en iyi bacı Defne bulunmakta. Bölüm parçası olarak da Aanysa x Snakehips - Burn Break Crash var, şarkıyla birlikte okursanız daha çok keyif alırsınız bacılarım ve bacı olmayanlarım.

İyi okumalar hepinize!

*

Efe at hızında ilerleyip beni arkasında bırakırken ona yetişmeye çalışıyordum. 7 yaşındayken ona aşağıda havalar nasıl esprisi yapabildiğim zamanlar aklıma gelmişti. Ergenlik yılları başladığından beri gözle görülür bir şekilde beni sollamış, iki küçük kürdanı andıran cılız bacakları şimdi iki meşe ağacı gibi olmuştu. Kafamda oluşan benzetme, Efe'nin balta girmemiş ormanları andıran bacaklarını gözümün önüne getirince yüzüm buruşmuştu. Olan tüm edebiyatımı da Efe'nin iğrenç, kıllı bacaklarına harcadığıma inanamıyordum. Bu okul, ilk günün ilk saliselerinde kafa yapmaya başlamıştı.

"Üstüne bahis oynasam en azından bir kazancım olurdu, sevgili at ikizim Efe!"

Girmek üzere olduğu sınıf kapısını bir saniyeliğine tutup bana bakmasını sağlamıştım sonunda. "Sen hiç biri at biri insan olan ikiz kardeşler gördün mü?" Bu aralar gerçekten formdan düşmüştü, laf geçirme girişimleri alt seviyelerde seyrediyordu. Kendimden emin bir şekilde sırıttım, boyu büyüse de beyni benimki kadar kıvrılmamıştı.

"Hayır ama-

Lafımı kesmeden önce şerefsiz gülüşleri içerisinden iyice şerefsiz olan gülüşünü suratına yerleştirmişti. "Ama ben gördüm. Ve bilgin olsun, burada at olan sen oluyorsun." Derin bir nefes alıp Efe'ye siren çığlığı misali bir çığlık atmamak için kendimi tutmaya çalıştım. Bana böyle alt seviyelerden karşı saldırıya geçmeye çalışması yok muydu bir de, resmen senelerdir süren didişmelerimize verdiğim emeğe hakaret ediyordu.

Ben iç kaosumla boğuşurken Efe çoktan sınıfına – ve ne yazık ki, her yerde dip dibe olmamızı isteyen babam yüzünden benim de yeni sınıfıma- girmişti ve koridorda da tek tük insan kalmıştı. Bir an durdum ve gerçekten yabancı bir ortama girdiğim gerçeğiyle yüzleştim. Aslında yeni insanlarla tanışmakta problemi olan bir insan değildim ama bir topluluğun önüne geçip kendimi tanıtmak asla bana göre değildi. Kendi grubunun içerisinde Amazonları oluşturup yönetebilecek ama bazen dış ortamda 52 Hz balinasına dönüşebilen bir insandım.

Yani gergindim. Ve bir yerde de faydasını, muhtemelen mezar taşımı yaptırırsa öldükten sonra göreceğim Efe, beni öylece koridorda bırakıp sınıfına girmişti.

Kalbim ağzımda atarken yavaşça kapıya ilerledim ve kimsenin bana bakmadığına emin olduktan sonra kulağımı kapıya dayadım. Öğretmen henüz gelmediğinden sınıfın içerisinde tarihin en büyük savaşları farklı farklı köşelerden veriliyormuş gibi duruyordu. Şimdi bu, üzerine espri olsun diye, uçlu kalemle Allah kurtarsın kardeş yazılmış –yemin edebilirdim ki bu iğrenç fikir buram buram Efe kokuyordu- iğrenç kapıyı açacak ve herkesin kaynaştığı bir ortamın ilgi odağı olacaktım.

Olacakla öleceğe çare yok deyip tek bir hamlede kapıyı açtım ve bu kararlılığım yalnızca milisaniyeler sürdü, ürkek bir kedi misali kapının girişine sinerek sınıfa baktım. Birkaç kişi dönüp bana baktı ve yavaşça fark edilmeye başladım. Gözlerim istemesem de hayırsız ikizim Efe'yi aradı ve hemen buldu da, imkanı olsa pencereden çıkaracakmış gibi en arkaya yerleştirilmiş sırasında etrafındaki birkaç arkadaşıyla hayvan gibi gülüyordu. Beni fark etse de bir hayrı dokunsa diye özellikle baksam da bana şöyle bir bakıp kafasını çevirmişti. Ben ondan bunun acısını çıkarmaz mıydım ulan?

Benim Adım DefneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin