Two shot olacak. Fazla uzun yazdığım için 2'ye böldüm.
Ve lütfen... Yorum yapın.
Smut vardır!!!
¤Yorgun gözlerimi oğlumla birlikte birbirimize çok da sıkı olmayacak şekilde sarılı bir biçimde açtığımda güneş tam olarak JungMin'in yüzüne vuruyordu.
Bebeğim yüzüne gelen güneş ışığına karşı yüzünü yavaşça buruşturmaya başladığında yüzümde küçük bir gülümseme oluşmuş ama oğlumun uyanmasını engellemek için sol elimi ince belinden ayırarak onun uyanmaması için yavaşça havaya kaldırmıştım.
Oğlumun minik yüzüne doğru elimi yukarı çıkardım ve yüzündeki sarı ışığı siyah bir gölgeye bıraktım. JungMin'in yüzündeki uyanma belirtileri yok olurken sakince onun yüzünü izlemeye devam ettim.
Çekik ama iri gözleri, ince, pembe rengindeki küçük dudakları, Jungkook'a, minik burnu ise bana benziyordu. Siyah uzun kirpikleri kıpırdadığında uymadığını anlayıp kaşlarımı kaldırdım. Demek bana uyuma numarası yapıyordu. Ben de onun oyununa oyunla karşılık verirdim o zaman.
"Hmm, JungMin madem uyuyor. Ben de dün ona aldığım ayıcıklı jelibonları yiyeyim. Çok da canım çekti şimdi."
JungMin aniden gözlerini irice açıp suçlayıcı bakışlarla bana bakmaya başlamıştı.
"Ne? Baba, sen bana ayıyıklı jeyibon mu aldın?"
Kendimi gülmemek için zor tutarken yüzümü yalandan şaşkın bir hale soktum. Ama onun bu tatlı şaşkınlığı beni çok zor bir duruma sokuyordu.
Yüzümü onun bu tavrıyla şaşkın bir halden çıkarıp gözlerimi oyuncu bir tavırla kıstım. O da aynı benim yaptığım gibi gözlerini kısmaya çalışmıştı.
"JungMin, sen uyumuyor muydun?"
Bu sözlerimden sonra benim gibi kısılan gözleri şaşkınlıkla irileşmiş, ince dudakları hafifçe aralamıştı.
Daha sonra da şaşkınlığını bir kenara bırakıp şirince gülmeye başladığında onun bu tatlı haline daha fazla dayanamayacağımı anlayıp yatakta oturur pozisyona geldim ve yatmaya devam eden bebeğimi koltukaltlarından tutarak bacaklarıma oturtturdum.
Bakışlarım yatağın diğer tarafına gittiğinde orasının boş olması beklediğim bir şeydi ama yine de üzülmekten kendimi alamadım.
Hüzünlü gözlerle yatağın diğer tarafına bakmaya devam ederken oğlum minik, tombul elleriyle iki yanağımı da kavrayarak başını kendisine çevirdi.
Anlamasın diye yüzüme buruk bir gülümseme yerleştirirken ağlamamaya çalışıyordum. Tek bir kelime bile söylemeden gitmesi kalbimi kırmıştı.
Jungkook son aylarda zaten ben de kalp bırakmamıştı.
"Hadi, birlikte kahvaltı hazırlayalım bir tanem." dediğimde elleriyle yanaklarını kavramayı kesip tatlı bir neşeyle ellerini birbirine birden fazla vurup kahkaha atmıştı.
"Hadi, hajıylayalım."
Yataktan kalkarken JungMin'i kucağıma almış ve tek elimle onu sıkıca kavradıktan hemen sonra onun bana bakmadığı bir anda dolan gözlerimi boştaki elimle hızlıca silmiştim.
Mutfak kapısından içeri girip masanın üzerine bıraktığımda ayaklarının boşta kalmasından dolayı dilediğince ayaklarını sallamaya başlayan bedene gülümsemiş ve Jungkook'u aklımdan defederek bütün dikkatini minik bebeğime vermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝚆𝚘𝚛𝚔 - 𝙺𝚘𝚘𝚔𝙼𝚒𝚗 [✓]
Fanfiction■ Two Shot ■ Jeon Jimin, Jeon Jungkook'a bağlıydı, Jeon Jungkook ise işine... ¤ Başlangıç; 23.07.2019 Bitiş; 06.09.2019