İlk öpücük;
JİN:
Beraber yemek yapıyordunuz. Ama sen dayanamayıp Jin'in yüzüne un sürdün. Şaşkınlıkla sana bakıyordu. Bir süre sonra kendine geldi. Ve oda sana un fırlattı. Böylece bir un savaşı başlamış oldu. Sen ondan kurtulmak için odaya kaçtın. O da peşinden geldi.
-Hadi ama y/n . Gel buraya sevgilim. Bak yakalarsam kötü olur.
-Yakala zaman.
Biraz koşturmanın ardından Jin seni yakaladı.
-Şimdi ceza zamanı küçük hanım.
Ve seni gıdıklamaya başladı.
-Jin ahaahaha dur lütfen ahahah ne istersen yaparım
Bir an duraksadı.
-Ne istersem mi?
Kafamı salladım. Dudaklarını öne doğru uzattı ve dudaklarıma yaklaştı. Ufak bir öpücük kondurdu.
-Senden tek istediğim beni hiç bırakmaman.
-Bırakmam sevgilim.
Ve dudaklarımı naif bir şekilde öptü.RM:
Kitap okuyan sevgilinin boynuna kollarını doladın ve konuşmaya başladın.
-Hayır bir insan nasıl kitap okurken bu kadar yakışıklı olabilir.
Saçlarına bir öpücük kondurdun. RM kitabı elinden bıraktı. Ve seni kucağına çekti.
-Senin güzelliğinin yanında ne ki
Şirince ona gülümsedin.
-Biliyor musun seni çok seviyorum.
-Bende seni seviyorum sevgilim.
Sen rm'e dikkatli bir şekilde bakarken. Onun gözleri senin dudağına kaydı.
-Şimdi senden bu yaşananlar için özür diliyorum sevgilim ama daha fazla dayanamayacağım.
Ve işte o an yumuşak dudaklarını dudaklarımda hissettim. İlk başta şaşırsamda sonra karşılık verdim.SUGA:
Solo şarkın için piyano çalmayı öğreniyordun. Ve sevgilin öğretmenindi. Kıskanç sevgilin seni başka hiç kimseyle yakın görmemek için pd'ye teklif sunmuş oda kabul etmişti.
Ama gelin görün ki o çok sert bir öğretmendi. Sabahtan beri en ufak hatana kızıyordu.
-Offf y/n yanlış çalıyorsun o noktayı.
-Yaa bağırma sen bağrınca elim ayağıma dolaşıyor.
Elimden tutup beni sandalyeden kaldırdı. Ve kendi oturdu. Benide kucağına çekti. Kafasını omzuma yasladı.
-Peki söyle y/n hanım hangi hoca sana bu konforu yaşatırdı. Bak sana kucağımda özel ders veriyorum.
-Hangisi bu konforu yaşatır bilemem ama en azından heyecanlanmazdım.
-Yaaa doğru konuş y/n . Kimse Sana dokunamaz anladın mı?
-Çok iyi.
-Sen benim yanımda heyecanlaniyor musun?
-Evet. Ama sende benden farksız değilsin. Kalbin göğüs kafesini delecek şekilde atıyor.
-Çünkü yanımda sevdiğim kadın var.
Birbirimizin yüzüne baktık. Ve sonra ikimizde yaklaştık ve öpüştük. Geri çekildi.
-Çal bakalım şimdi.
Ellerimi noktalarda gezdirdim ve parçayı çaldım. Hayret bu sefer hiç kızmadı.
-Doğru çaldın.
-Yaaa gerçekten mi?
Kollarımı boynuna sardım.
-Bu bizim aşkımızın gücü.
Gülümsedim.
-Evet sevgilim. Bu bizim gücümüz.J-HOPE:
Birlikte lunaparka gitmiştiniz. Ama Ikinzde biraz korkmuştunuz. Ne kadar korksanızda her türlü oyuncağa binmistiniz. Yorulduktan sonra bir banka oturdunuz.
-Yoruldum ama çok eglenceliydi.
-Eğlenmene sevindim.
O sırada sen bir pamuk Şekerci gördün. Ve Hoseok'a sordun.
-Sevgilim.
-Efendim aşkım.?
-Bana pamuk şeker alır mısın?
-istemen yeterli.
Yanağına bir öpücük kondurup pamuk Şekerciye doğru ilerledi. Bir kaç dakika sonra elinde iki pamuk şekerle geldi.
-Al bakalım.
-Teşekkür ederim sevgilim.
Gülümseyerek yanına oturdu. Ve yemeğe başladınız. Pamuk şekerini bitince Hoseok sana dikkatli bir şekilde bakıyordu.
-Yüzümde bir şey mi var?
Kafasını salladı.
-Nerede peki.
Eliyle dudağının kenarını gösterdi. Sen temizlemeye çalışsanda bir türlü beceremedin.
-Yardım etmemi ister misin?
Usulca kafa salladın. Sen peceteyle temizleyeceğini sanarken dudaklarına kapanan dudaklarla şaşkına uğradın. Hoseok seni opuyordu. Şaşkınlığını atlattıktan sonra sende karşılık verdin . Bir süre sonra ayrıldınız.
-Seninkinin tadı daha güzelmiş.
O sana güzel gülümsemesini sunarken. Sen utançla kafanı yere eğdin.JİMİN:
Bugün doğum günündü. Ama hiç kimse hatırlamamıştı. Ve sende moralin bozuk bir şekilde geziyordun. Hadi arkadaşlarını geçtin de sevgilinin unutması seni çok uzuyordu. Telefonuna mesaj gelince hemen baktın ve akşam seni bulusmak için bir kafeye çağırıyordu. Hemen üzerine güzel bir şeyler giydin. Ve kapıda seni bekleyen jimin'in yanına indin.
-Hoşgeldin meleğim.
-Hoşbuldum aşkım.
Arabaya bindiniz ve kafeye doğru gittiniz ama kafe kapalıydı.
-Sanırım geç kaldık ha jimin.
-Hayır Birtanem geç içeri.
Kapıyı açtığı anda ışıklar açıldı ve konfetiler patladı. Bütün arkadaşların buradaydı. Senin gözlerin dolmuştu. Jimin gelip sana sarıldı.
-Doğum günün kutlu olsun sevgilim
-Unuttuğunu düşünmüştüm.
-Ben hayatımın anlamının doğum gününü asla unutmam.
O sırada pasta geldi. Tam mumları üfleyecekken jimin seni durdurdu.
-Önce dilek dile.
-Benim dileğim sensin jimin-ah
Sonsuza kadar jimin ile mutlu olmayı dileyip mumları ufledin.
Herkes pastasını alıp kenara çekilmişti. Sizde jimin ile bir kenarda oturuyordunuz. Birden neni kolundan çekip terasa çıkardı.
-Şimdi hediye zamanı
-Ne hediyesi jimin sen zaten en büyük hediyesin.
Sana güldü. Ve saatini kontrol etti. O anda havai fişekler atmaya başladı sizin baş harfleriniz vardı.
-Yaa jimin.
Senin ellerinden tuttu.
-Seni hep seveceğim aşkım.
Ve o seni öpmüştü.