Uyandığımda nefes nefeseydim. Rüyamda yine o çocuğu görmüştüm, Mark'ı. Sürekli rüyalarıma giriyordu. Evet farkındayım, ondan fena etkilenmiştim. Ama neden bu kadar çok rüyalarıma giriyordu ki?
Ter içinde olduğumdan kendimi banyoya attım. Üzerimdekileri çıkarıp suyu açtım. Isısını ılığa ayarlayınca yıkanmaya başladım.
Fakat kafam karışıktı. Nereyi seçecektim? Evet fedakarlık be dürüstlük kesin olarak benlik değildi. Geriye bilgelik, dostluk ve cesurluk kalıyordu.
Aslında dostluğu da eleyebilirdim. Çünkü bilirsiniz, ben uslu bir çocuk değilim ve kaos severim. Ama dostluktaki herkes o kadar kibarlardı ki, orada asla kavga yahut kaos çıkaramam.
Geriye bilgelik ve cesurluk kalıyor. Aslında mükemmel derecede zeki olduğum için abimle birlikte bilgeliğe gidebilirim.
Ama hayır, ailemden uzaklaşmak isterken abim de buna dahildi.
Cesurluk...
Oraya gidecek kadar cesaretim olduğunu biliyordum. Fakat, eğer oradan atılırsam grupsuz kalırım. Bu bir ömür boyu fedakarlıkta yaşamaktan daha beterdi.
Kendimi temizlemem sona erince, her şeyi o ana bırakmaya karar verdim. Elbet kalbim bir şey derdi bu konuda.
~
Seçim günü annem sabah erkenden kaldırmış, zorla banyo yaptırmış, saçlarımı kendisi taradıktan sonra aynadan kendime bakmam için izin vermişti.
Kısa bir süre saçlarıma baktıktan sonra yine kilitlemişti. Klasik.
Ben banyodan çıktıktan sonra Taeil hyung girip, temizlenmişti. O da çıktıktan sonra kahvaltı sofrasına oturup kahvaltımızı yapmaya başladık.
Masada çok fazla bir şey yoktu. Zaten kazandığımız her şeyi grupsuzlara verdiğimiz için genel olarak onlardan daha kötü durumdaydık. Tek avantajımız grupları bizim yönetmemizdi. Fakat yakın zamanda bilgelik onu alacak gibi gözüküyordu. O zaman halimiz ne olurdu bilemiyorum.
Çok fazla bir şey yemeden kalktım masadan. Odama geçip üzerimdeki pijamaları çıkarmaya başladım. Dolabı açıp bugün ne giysem diye bakındı- şaka şaka. Kıyafetlerimin çoğu aynıydı zaten. Elime geçeni giyiyordum.
Üzerimi düzeltebildiğim kadarıyla düzeltip -ayna olmadığı için ne kadar yapabilirsem- saçımı taradım. Ardından yapacak bir şeyim olmadığı için kendimi yatağa atıp, düşünmeye başladım.
Neyi seçecektim, eğer orayı seçersem nasıl bir hayat yaşayacaktım? Bunların hepsini düşündüğümde ve kendimi hazır hissettiğimde odaya annem geldi.
"Hadi çıkalım Hyuckkie."
"Tamam anne."
Hep beraber evden çıkıp, bu sınav için yapılmış merkeze doğru ilerlemeye başladık. Arabamız yoktu. Fedakarlıkta araba kullanan kimse yoktu. Çünkü bilirsiniz, biz fedakarlık yapmayı seviyoruz.(!)
Binayı görünce içerisinin ne kadar kalabalık olduğunu az çok tahmin edebiliyordum. Çünkü bugün bütün beş grubun on altı yaşındaki tüm gençleri buradaydı, bir de aileleri.
İçeri girince gerçekten de çok kalabalık olduğunu gördüm. Fakat hayatımda hiç bu kadar insan görmemiştim.
Bizim için ayrılan bölgede boş bulduğumuz koltuklara oturup, sıranın gelmesini bekledik.
"Merhaba baylar ve bayanlar*"
"Ben Arthur, bugün buradaki gençlerimize ilerideki yaşamlarını seçmelerinde yardımcı olmak için bulunuyoruz."
"Evet, aslında çoğu yapılan testte hangi gruba gideceğini belirlemiştir. Ama hâla emin olamayanlar için benden bir ipucu: Kalbinizin sesini dinleyin."
O dakikadan sonra onun dediklerini pek dinlememiştim. Çünkü o sıra kalbimin sesini dinliyordum ve tam da o an karar verdim.
"Lee Dong-hyuck."
Adımı duymamla ayağa kalktım, annemlere son bir kez gülümseyip seçim masasına doğru ilerlemeye başladım.
Seçim masasında elimizi bir bıçakla kesip, kanımızı istediğimiz grubun bölümüne damlatıyorduk.
Hiç düşünmeden bıçağı alıp, elimi kestim. Fakat sıra kanımı damlatmaya gelince, biraz tereddüt ettim. Annemlerle huzurlu bir hayat yaşabilirdim.
Ama hayır, ben uslu bir çocuk değildim.
Kanımı cesurluğun bölümüne damlatıp, geri çektim. Artık yeni yuvam olan cesurluğun bölümüne gidip, bana boş bıraktıkları yere oturdum.
"Hoşgeldin aramıza."
"Hoşbuldum."
"Lee Tae-il."
Abimin adını duymamla diğerlerinden dikkatimi çekip ona verdim. Bilgeliği seçeceğini biliyordum.
Son kez annemlere bakıp, kanını bilgeliğe akıttı. Sonra da onların yanına gitti. İşte bu kadardı. Artık her şey yeni başlıyordu.
Bölüm Sonu.
Bayağıdır bölüm atmamışım, okuyan olduğunu sanmıyorum ama bekleyen varsa özür dilerim.
~Frau