Bir seneni kaybettiğine inanamıyorum, Myeon. Bu çok üzücü olmalı.
Somi suratında fazlasıyla komik bir ifadeyle elini Junmyeon'un kollarında gezdirmekteyken Sehun masaya eğilip yumruğunu Junmyeon'un omzuna geçirdi. Ters taraftan gelen ani sarsıntıyla Somi kolunu onun omzunu tamamen saracak bir şekilde konumlandı.
Dostum tüm hatunlar seni konuşuyor, inan bana tek bir günün boş geçmeyecektir.
Irene, Sehun'un parmaklarıno bel hizasında hissettiğinde gözlerini Junmyeon'un hardal sarısı pençelerle hapsolmuş vücudundan çekerek yana döndü. Sehun, Irene'nin sorgulayıcı bakışlarından dudaklarına, ellerini ipek kumaş üzerinden ileriye doğru kaydırdı.
Tanrım, daha da güzelleşebileceğini bilmiyordum.
Tanrım, sanki olabilir de
Irene gözlerini devirirken eliyle oğlanı ittirdi ve sırtını yeniden masaya doğru yaslayarak eski rahatlığına kavuştu. Yeni kızın okul bahçesine girdiğini gördüğünde heyecanlı bir şekilde eliyle masaya vurdu.
Kim Junmyeon, yeni kızı buraya çağır. Derhal!
Junmyeon, kısa bir an duraklasa da Irene'nin hareketlendiren el işaretleriyle bahçeye döndü. İki masa arkalarında elinde yeşil bir elmayla oturabileceği yerlere göz atan genç kız kafasını kaldırmasıyla bir çift sallanan el gördü. Gördüğü tanıdık yüzle beraber Ramones tişörtünün iyi gözüktüğüne emin olarak adımlarını oraya yöneltti. Masadaki üç kızdan en parlak gözükeni ellerini kavradı ve diğer oğlanla arasına çekti.
Park Sooyoung, değil mi tatlım? Ah, gerçekten güzelsin, güney çekiciliğini yakalamış olsan gerek.
Irene kendisine bakan şaşkın gözlerle parmağını arkaya doğru şıklattı ve gülümsedi.
Üzgünüm çok kabayım! Bu Oh Sehun, can sıkıcıdır neyseki yakışıklı bir suratı var. Junmyeon'un haberini almışsındır ve bu da ikinci en yakın arkadaşın Wendy. Şu an rahatsız edilmeme modunda yakında kaynaşırsınız.
Irene el hareketleriyle Sooyoung'a etrafı tanıtmaya çalışırken aralarına Junmyeon'un sesi karıştı.
Beynine girmeye çalışan şeytan kadın ise Bae Irene. Su ve günışığını denedik maalesef öldürmüyor.
Yanındaki esmer kızdan kurtulmanın rahatlığıyla kahkaha atmaya başlayan Sehun'un yanına doğru kaydı. Irene tek kaşını tehditkâr bir biçimde kaldırıp teslim olmuş gibi iki elini havaya kaldırarak ona gülen Junmyeon'a döndü. Sooyoung ise sol elini gülümsemesini gizlemek amacıyla dudaklarının önüne getirmişti. Irene derin bir nefes aldı ve başını iki yana sallayıp odağını işine yönlendirdi.
Sooyoung, okul çıkışı alışveriş için bize katılmak ister misin? Biraz kız kıza takılma, birkaç tavsiye, belki bu kıyafet olarak nitelendirdiğin torbaları yakmak için ateş püskürtme makinesi alabiliriz.
Sooyoung duyduklarını algılamaya çalışırken elini favori tişörtüne götürdü. Irene'i izlerken güzelliğinin ne kadar da etkili olduğunu yeniden fark etmiş ve kendisine verilen bu şansın me kadar nadir olduğunu anlayarak gülümsedi.
Woah, çok iyisin. Yeni bir ülkeye gelmenin çok korkutucu olduğunu düşünüyordum ama siz çok iyi insanlarsınız çocuklar.
Irene, Sooyoung'un söyledikleriyle mutlu bir şekilde ellerini çırpıp geriye yaslandı. Parlak tahtının hazırlanmaya başladığını şimdiden hissedebiliyordu.