Kanalizasyon

735 77 54
                                    

~3 Yıl Önce~

  Minho doğum gününde gece yarısına kadar arkadaşlarıyla içip eğlenmişti. Tek düşünemediği şey bu sarhoş hâliyle nasıl eve gideceğiydi. Yanında taksiye vereceği kadar para olmadığından eve yürüyerek gitmeye karar verdi. Yolu neredeyse yarılamışken bir balonun patlama sesini duyup irkildi. Arkasına baktığında elinde birkaç tane balon ve iğne tutan bir palyaço gördü. Pek ayık olmayan hâliyle koşmaya başladı. Evine gidemezdi, giderse nerede yaşadığını öğrenirdi. Bulabildiği her yoldan saptı ve kendisini bir kanalizasyon girişinin önünde buldu. "Burada ondan kurtulurum." diye düşünüp içeri girdi. Suya değmeyecek şekilde ilerlemeye başladı. Ayağı bir şeye çarpınca telefonunun ışığıyla yerdeki cisme baktı. Küçük yeşil bir defterdi, fazla düşünmeyip eline aldı ve ilk sayfayı açtı.

25/10/2019
  Bugün Gimpo'daki son günüm. Birazdan bir trene binip Seul'e yola çıkacağım. Kısa süreliğine geri döndüğüm bu şehirden kurtulmak beni çok mutlu ediyor. Gerçi Seul'e dönmek ne kadar iyi olabilirdi ki?  Günlerim giderek kötüleşiyor, içimdeki tanımlayamadığım huzursuzluk her geçen gün daha da artıyordu. Sanki tüm dünya bana karşıymış da hiçbiri benim mutlu olamamı istemiyormuş gibi. Bu dünya artık bana fazla geliyor. Yarının nasıl olacağını düşünmekten geceleri uyuyamaz hâle geldim. Hayat zor gelmeye başladı, artık nereye kaçacağımı bilmiyorum.

  Minho'nun anlayamadığı tek şey vardı. Yazılış tarihi niye 2016 değil de 2019? Sayfalarda göz gezdirmeye başladı. Bu defter sanki gelecekten gelmiş, cidden olabilir miydi? "Hayır, bu çok saçma!" diye düşündü Minho. Yine de göz gezdirmeye devam etti. Son sayfaya geldiğinde, bu kişi dünyaya veda ettiğinden bahsediyordu. Minho'nun gözleri yaşardı. Hassas olduğu ve çabuk ağladığı bir konuydu bu. Aklındaki iki seçeneği de ele aldı. "Tamam diyelim ki gerçekten de 2019'dan gelen bir defter bu -ki muhtemelen değil- ve eğer ben bunu bilip de o kişiye yardım etmezsem hayatımın sonuna kadar vicdan azabı çeker miyim? Evet, çekerim. Peki bu defter sadece bir şakaysa ve kimseye gerçekten zarar gelmeyecekse ama ben yine de o kişiyi bulmaya çalışıp yardım etmeye kalkışırsam ne kaybederim? Bence hiçbir şey kaybetmem. En azından denemeliyim." Minho risk almayı sevmezdi. 3 yıl sonra Gimpo Tren İstasyonu'nda o kişiyi bulmaya çalışacaktı. Hafızasına güvenen Minho, onu bulmayı aklının bir köşesine yerleştirdi.

~Şimdi~

  Gimpo Tren İstasyonu'na ulaşan Minho'nun şansına o gün sadece 1 tane Gimpo-Seul treni vardı. Tek yapması gereken şey o kişiyi beklemekti. Yüzleri iyi okuyabildiğini, maskelerin altını görebileceğine emindi. Küçük, yeşil bir defteri olan birisi bulmak için oradakilerin ellerine dikkatlice baktı. Ardından kafasına dank etti. Defterden 1 tane vardı, ve o defter şu an Minho'nun valizindeydi! O kişiyi sadece yüzlere bakarak aramaya başladı. Birisi onun dikkatini çekti. Yalan söylemeyecekti, yakışıklıydı. Düşünmeyerek yanında oturdu.

"Bir şeye mi ihtiyacın var?"

  Minho bu ani soruyla utandı, genelde yabancılar ile pek konuşmazdı. Yerde görüp aldığı kitabın onun olduğunu umarak uzattı:

"Sadece 'Bu sizin mi?' diyecektim."

  Çocuk, kaybettiğinin farkında olmadığı kitabını rahatlayarak aldı.

"Ah, evet. Çok teşekkür ederim!"

  Minho konuşmayı devam ettirme zorunluluğunda hissetti. Artık emindi defterin sahibinin o çocuk olduğundan. İstasyonda fazla kişi olmamasıyla beraber o çocuktan farklı bir enerji alıyordu. Minho o yazarı tanıdığını fark ettiğinde konuşmaya başladı.

"Kazuo İshiguro mu? Ben de o yazarı çok severim, en sevdiğim kitabını okuyorsunuz hatta şu anda!"

"Ben de birkaç gün önce başladım ve çok sardı. Umarım sonunu söylemezsiniz."

"Hahaha ben sonunu söylememem asla merak etme. Bu arada ben Lee Minho, sen?"

"Hwang Hyunjin. Tanıştığımıza memnun oldum, sana hyung demeliyim sanırım?"

"Ben de, 98'liyim."

"Tamam o zaman Hyung. Şu an trene binmeliyiz, trende sohbete devam ederiz."

Sewer 「hyunho」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin