.
Beni sinirlendiriyorsun.
İstiyerek yaptın.
Buna rağmen özür diliyorsun.
Özrünün samimiyetine şu anlık inanmıyorum.Yoksa... sen de mi benim gibisin?
Sana sormak istediğim milyon tane soruya birkaç tane daha ekledin...
Teşekkür ederim.Tanrı'm! Burası cehennem mi?
Gözümü senden alır almaz görmek istediğim şey bu değildi:
Yine sendin...Belki de kanatlarını hiç açmamalıydın.
Orası, karanlık olsa bile kendimi güvende hissettiğim tek yer.Korkmaya başladım...
Beni buraya neden getirdin?
Burası çok sıcak ve... kurak. Her yerde çatlamış, ateş kırmızısı toprak var.
Gerçekten cehenneme benziyor.
Daha önce hiç gidip görmedim ama yine de... benziyor işte.Korkuyorum, bunu hissedebiliyorsun ve...
ben de seni hissedebiliyorum.
Sen de korkuyorsun.
Bunu gözlerinden görebiliyorum.
Bana güçlü olmamı söylüyorsun ama bir idol göstermiyorsun.
Nasıl yapmam gerektiği hakkında bir ipucu bile vermiyorsun..."Bu hiç olmamalıydı."
Eğer böylesine ürkünç bir yere gelmekten bahsediyorsan...
Evet.
Olmamalıydı.Yani neden burası?
Etraftaki buharlarla aydınlanan bir yerde neden bizi tekrar buluşturdun?Seninle olmayı istemediğimden değil... Sadece... burayı istemiyorum.
Gitme!
Nereye gidiyorsun?
Beni burada yalnız bırakma!
Lütfen...Beni tekrar kanatlarınla saramaz mısın?
Burada yalnız kalmak, istediğim son şey.
Sadece seninle olmak istiyorum.
Gitmeni istemiyorum.Geriye doğru attığın her adım beni daha da geriyor.
En azından böyle bir yerde yanımda olsan olmaz mı?
En azından böyle bir yerde beni bırakmasan..?Yoo... Hayır...
Gitme!
Nereye koşuyorsun?
Yoksa... Benden mi kaçıyorsun?
Buralara hakim misin?
Nereye gittiğini biliyor musun?
Sadece benimle kal, ha?Peşinden ben de koşacağım.
En azından senin yanındayken bu deli korkum hafifliyor.
Benden kurtulmanın herhangi bir yolu yok.
Ya da... şu an için gözükmüyor.Hadi ama...
Orası durman için hiç güvenli bir yer değil!
Aşağıda ne olduğunu bile bilmiyorsun!
Ben de bilmiyorum...ve öğrenmek isteyeceğimi sanmıyorum. Sadece aşağısının tehlikeli olduğunu tahmin edebiliyorum.
Yanıma gel.
Yoo... Yoo..!
Sakın atlayım deme!"Üzgünüm."
Sen beni yalnız bırakmaya çalışsan bile ben seni yalnız bırakmak istemiyorum.
"Ben de üzgünüm."
"Ge, uyan!"
"Ha..!"
Peşinden atladım.
Bunu neden mi yaptım?
Çünkü bunu yapmak en iyi seçenekti.
Yani... Senin yanında olmak.Kanatlarınla ikimizi de oradan kurtarabilirsin, değil mi? Eğer bir devam rüyası görürsem kendimi oradan düşerken bulmak istemiyorum, kendimi orada bulmak da istemiyorum.
Umarım bir daha beni oraya götürmezsin.
"Söz veremem."
Bu da ne demek şimdi?
Sen de istemiyorsun, ben de istemiyorum.
Belki de üstlerinden aldığın emirleri uyguluyorsun sadece.
'Bazen istemesek bile yapmak zorunda olduğumuz şeyleri yaparız.'
Biliyor musun?
Aslında o yerle alâkalı milyon tane sorum var sana: Orayı nereden biliyorsun, dünya toprakları üzerinde gerçekten var olan bir yer miydi, sen orada mı büyüdün/doğdun/yaşıyorsun, neden oraya götürdün beni..?
Ahh... Bunların hiçbirine, en azından şimdilik, cevap veremeyeceğini biliyorum.
Ancak yine de soruyorum:
Belki orayla ilgili içimde saniyeler içinde oluşmuş korku ve gerginliği şu uyanık olduğum süreç içerisinde atabilirim diye.Eğer orası senin bildiğin bir yerse...
Sana güveniyorum.
Beni gerçekten bana zarar verebilecek bir yere götürmezsin,..
değil mi?Xin, uykumda bağırdığımı ve ranzayı deli gibi salladığımı, benim yüzümden uyandığını söyledi.
İşte bunun suçlusu sensin.
Hayatımdaki olumsuz değişimlerin suçlusunun sen olduğun gibi...
Beni kötü yapıyorsun ama yine de senden ayrılamıyorum.
Neden..?Uykumda birkaç kez de konuşmuşum: "Eve, gitme." demişim Xin'in dediğine göre.
Eve... Bu da ne? Bir isim mi?
Araştırıp öğrenmem gerekecek.Ahh... Sırtım ağrıyor.
Sanırım Gou'ya masaj yapması için yüklü bir ödeme yapacağım..