"-Qiang, bunları konuşmayalım... Ben sana her türlü yetmeye çalışıyorum zaten boş ver onu."
Kelimeleri sıraya dizerken oldukça zorlanıyordu. Evet demek zerre kadar içinden gelmiyordu.
"-Söylersen üzülmem ama söylemezsen üzülürüm."
Gözlerinin içine yalvarırcasına bakıp cevap arayan kızına cevap vermek zorunda olduğunu çok iyi biliyordu. Yalanlarla büyürse ileride kendisine kızacağını çok iyi biliyordu.
"-Babanın başka hayâlleri vardı. O sadece seni değil, beni de istemedi ama ne var biliyor musun? Ben doğduğun için çok mutluyum."
Kokusunu içine çekip sıkıca sarıldı. İster istemez gözünden bir damla yaş düşmüştü.
"-Neden bizi istemiyor ki? Biz ne yaptık ona? Kötü biri değiliz ki. Hiçbir arkadaşım eksik değil. Biz niye eksiğiz baba? Ben diğer babamı da istiyorum."
İsyan edercesine bir tavrı vardı. Aynı babası gibi onunda gözleri doluydu. Arkadaşlarının yaşadığı gibi bir hayat istiyordu daha önce Han'ın yüzüne vurmamış olsa bile. Bu isyanı ikisi içinde ilkti.
"-Yapabileceğim bir şey olsaydı yapmak çok isterdim. Sadece senin için katlanamayacağım şey yok ama bunu yapamam kızım. Benim elimde olan hiçbir şey yok bu durumda."
Genç adam boğazının düğümlendiğini hissediyordu. Bu konuşmanın olacağını daha önceden de biliyordu fakat bu kadar acı vereceğini hiçbir zaman düşünmemişti.
"-Sana kızmıyorum ağlama."
Küçük baş parmakları ile babasının göz yaşlarını silip yanağına ufak bir öpücük bıraktı. Han'ın bu yüzden ağlayacağını tahmin etmemişti.
"-Bana kızmadığını biliyorum sadece böyle olsun istemezdim. Gerçekten özür dilerim. Eksik hissettiğin için de özür dilerim."
Konu çocuğunun babasından açıldığında ister istemez güçsüzleşiyordu. Tek zayıf noktası buydu. Göz yaşlarını gören tek kişi de bu zamana kadar kızından başkası değildi. Her zaman dik durmaya çalışıyor, kızına böyle örnek olmak istiyordu fakat konu eski sevgilisinden açılınca bunu yapamıyordu işte...
"-Baba, özür dileme. Uykum geldi benim."
Ne diyeceğini bilemeyen küçük kız dudaklarının üzerindeki kuru deriyi ısırarak gözlerini kapadı ve uyumaya çalıştı. Sabah olunca babasının yine güleceğini biliyordu.
Bir sürenin sonunda uyuya kalan kız çocuğunu kucakladığı gibi odasına götürdü. Üzerini örtüp alnının üzerine sevgi dolu bir öpücük bıraktıktan sonra odadan çıktı ve kendi odasına doğru ilerledi. Birkaç gündür çok sıkı çalışması nedeniyle epey yorulmuştu fakat okulun açılmasına az süre kaldığı için yeteri kadar para biriktirmesi gerekiyordu. Aksi hâlde başka evde kiraya çıkma hayâli yatabilirdi. Bu isteyeceği en son şey bile değildi. Var gücüyle çalışmasının en büyük nedeni buydu zaten. Yatağına uzandığı an gözlerini kapadı. Hiçbir şeyi düşünmek istemiyordu özellikle az önce olan konuşmayı aklından tamamen silmek istiyordu. Zihni böyle şeyler için oldukça yorgun ve üzgündü. Kısa sürede de uyumayı başarmıştı zaten... Gözlerini açtığında saate baktı, üçe geliyordu. Hemen kalkıp mutfağa doğru ilerledi ve kahvaltı hazırlamaya başladı. Dün dört gibi uyudukları için bu kadar geç uyanmıştı. Ya sekizle on bir arası çalışıyordu ya da on ikiyle üç arasında. Bugün striptiz, direk dansı tarzı şeyler yapmayacağı için mutluyken bir yandan gece gelecek olan adamı düşünerek kendini yiyip bitiriyordu. Seks kavramı zamanla midesini bulandırmaya başlamıştı. Kendisi bunu para için yaptığını biliyordu fakat ondan zevk alan insanları biraz tuhaf buluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turn The Page
Fanfictionİlk aşklar, ilk sevişmeler, ilk öpüşmeler özel miydi yoksa bu eylemleri özel kılan ilk olması değil, hissettirdikleri miydi? İnsan bunu gerçekten öğrenmek ister miydi, yoksa her zaman ilki olan kişiye ait olmak için yanıp tutuşur muydu? Her insan fa...