Çeviri: @ParangLee
Yabancı'nın bakış açısı
Otobüsten indim ve uzun kaldırımda yürümeye başlarken 1000 Won'luk banknotu katladım. Gülümseyerek az önceki kızı düşünmeye başladım. Uzun ve dalgalı saçları soluk yüzüne yapışmıştı çünkü yağmur ıslanmasına neden olmuştu. Kırmızı çatlamış dudakları konuşurken yavaşca ayrılıp hareket etmeye başladığında, beni büyülüyordu ve kahverengi gözleri bakıldığında, Picasso ya da Leonardo Da Vinci tarafından çizilmiş gibiydi.
Bana bu banknotu verdiğinde kim olduğumu bile bilmiyordu. Ayrıca benimle müziğini paylaşmıştı, diğer yabancılarla karşılaştırıldığında o Tanrıça gibiydi. Dianne, ne kadar güzel bir isimdi ve hatırladığım kadarıyla, ilah anlamına geliyordu, tıpkı onun gibi. Tekrar karşılaşacak mıyız merak ediyorum.
Aish, beynim, neler düşünüyorsun? Ben bir idolüm, hayranlarım için şarkı söyler ve dans ederim. Onlara aşık olamam çünkü her iki taraf ya da diğer hayranlardan ahlaksız yorumlar aldığı için çıktığım hayran incinebilirdi. Ama eğer... Hayır, hayır, hayır, öyle bir şey olmayacak. Ama eğer o kız özelse? Bu ilk görüşte aşksa?
Sonunda düşüncelerimin ne kadar aptalca göründüğünü fark edip kafamı salladım ve yürümeye devam ettim. Yağmur durmuştu ama Dianne yüzünden muhtemelen bu yağmurlu günü diğer yağmurlu günlere kıyasla daha çok sevecektim. Tekrar kafamı salladım ve iç çektikten sonra bankta oturmuş küçük bir çocuk gördüm. Yavaşca yaklaştım ve eğilerek onun boyuna ulaştım.
"İyi misin küçük?"
"Annem. Annemi istiyorum!" Sızlandı.
"O nerede?" Çocukları ağlarken görmeyi sevmedim, özellikle de bu çocuğu. Çok masum bakıyordu, onun yaşındaki diğer çocuklar gibiydi ama siyah gözleri kocamandı ve bunu görmezden gelmek çok zordu.
"Markete girdi ama geri dönmedi." dedi kızarmış gözlerini ovuştururken.
"Gel benimle."
Elimi uzattım ve küçük tuttu. Markete yürüyorduk ve bir yandan da etrafı tarıyordum. Tekrar onun boyuna eğildim ve kimseyi fark edip etmediğini sordum. Küçük çocuk, kasada aldıklarının parasını ödeyen kadına keskin bir bakış attı. Ardından ona doğru koştu ve elleriyle bacaklarına yapıştı. Kadın oğlunu gördüğü zaman şok oldu ve benim olduğum tarafa yaklaştı.
"Özür dilerim, Bayan, ama o dışarıda ağlıyordu ve ben de sizi özlediğini düşündüm." dedim çoğu kızı eritebilecek derecede olan gülümsememle.
"Sadece 5 dakikalığına girmiştim, Yoogeun. Oh, onu buraya getirdiğin için teşekkürler." Yanağımı sıktı.
Onun yumuşak dokunuşundan sonra yanaklarımın ısındığını hissettim. Kadın, tıpkı annem gibi çok kibardı ve açıkçası küçük çocukları her şeyden daha çok seviyordu. Yoogeun'ın boyuna eğildim ve eline 1000 Won'u tutuşturdum. Göz kırptım ve çocuğun daha sonraları annesi süpermarketteyken ağlamamasını umarak oradan ayrıldım.
Marketten çıktıktan kısa bir süre sonra, arkamdan gelen hayran çığlıklarını duydum. Gülümsedim ve normal biriymişim gibi rol yaparak, ellerim cebimde şirketime yürüdüm. Girişinde büyük bir imzayla SMTOWN yazan büyük binaya girdim. Uzun bir çocuk geniş sırıtışıyla omuzlarımı sarmaladı.
"Yah, Baekhyun-ah,nerelerdeydin?" Meraklıydı.
Gülümsedim ve basitçe cevapladım. "Yürüyüşteydim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
With A Smile (EXO Fanfic) (Çeviri)
FanfictionBir idol için düşmek nasıl hissettirir? Zor mudur? Hayranlardan gelen ahlaksız yorumlara katlanabilir misiniz? Onun başka bir kızla çıktığı dedikoduları yüzünden tek başınıza acı çekebilir misiniz? Kim Dianne her şeyi biliyordu. Ama bir ses daima ku...