Taeyong notu okuduktan sonra içinin ürperdiğini hissetti.Vücudu adrenalinle doluydu,kalbi hala yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.
Yavaşça yanındaki sandalyeye oturdu, ardından sanki midesine kramplar girmiş gibi ellerini sertçe karnına yasladı.Hali kalmamıştı; bacakları tutmuyordu. Siustimal edilmiş gibi hissediyordu.
Kafasını yavaşça yere eğdi,yaşlar gözlerinden aşağı doğru süzülürken sadece ölmeyi dilemişti.
"Belki de buna katlanmak zorundayım" diye geçirdi içinden sertçe yutkunurken.
Kendini zorlamıştı;direnmek için, onun karşısında korkak gibi gözükmemek için.Ama nafile...Her şey gözüktüğü kadar kolay(?) değildi.Sadece bir düğüm vardı ve bu düğümü çözmek için uğraş gerekiyordu.Evet,çözülmesi gereken bu düğüm Ten'di...
***
Saat 02.13Neredeyse 14 dakika sonra Taeyong'un ağlaması kesilmişti.O kadar çok ve içten ağlamıştı bir ara göz pınarlarının kuruduğunu düşünmüştü.
Yavaşça oturduğu yerden kalktı ve masada duran not kağıdını eline aldı.
Tekrar okumaya cesaret edemeden kağıdı sertçe yırtıp çöpe attıktan sonra elini yüzünü yıkamak için tuvalete girdi.Aynada kendine baktı;burnu kızarmış,gözleri ise kızarıp hafiften şişmişti.Saçları dağılmıştı; nazik elleriyle saçlarını geriye doğru taradı.
Berbat gözüküyordu fakat o bunu umursamadı.Sadece bu oyunda kaybeden taraf gibi hissetmek onu etkilemişti.Musluğu açtı,ardından avuç içine su doldurdu,suyu suratında hissettiğinde daha iyi hissetti."Her şey daha iyi olacak" diye geçirdi içinden,böyle olmasını umuyordu sadece...
Peçeteyle suratını kuruladıktan sonra tekrar aynaya baktı;işte şimdi daha iyiydi.
Yavaş adımlarla tuvaletten çıktıktan sonra tekrar ofisine girdi,rahat tekerlekli sandalyesine oturduktan sonra duvardaki saate baktı;02.20
Vardiyasının bitmesine daha beş saat vardı;bu beş saat içinde Ten tekrardan karakola gelip onu rahatsız(?) edebilirdi, onun tekrardan kaybeden tarafmış gibi hissetmesine neden olabilirdi.
Ama öyle olmadı;Taeyong sabaha kadar tek başına ofisinde oturup kendine gelmeye çalıştı...
***
Saat 07.45
Vardiyası neredeyse yarım saat önce biten Taeyong evine gelip yatağına uzanmıştı.
Şuanda ise uyumaya çalışıyordu fakat bunu başardığı pek söylenemezdi; sadece bir o yana bir bu yana dönerek aklındaki düşüncelerden kurtulmaya çalışıyordu.Bu düşünceler ona rahat vermeyecekti belli ki...
Taeyong yattığı yerde doğruldu;üstündeki ince pikeyi bir kenara koyduktan sonra ayaklarını yataktan aşağı sarkıttı.
Ev sessizdi;aynı Taeyong'un kalbi gibi;bu zamana kadar kimseye aşık olmamıştı."Bu kişi Ten olabilir mi?" diye geçirdi bir an içinden.
Hızla ellerini saçlarına geçirdi.S*ktir!
Kalbini bir psikopata kaptırmış olamazdı değil mi?Yoksa olabilir miydi?Ikisi birbirlerine çok zıt kişiliklere sahiplerdi;Taeyong merhametliydi, adalet sağlamaya çalışır ve yardıma ihtiyacı olan kişileri kollardı.Yardım etmeyi severdi, çocukları severdi, insanların dertlerine derman olmayı severdi.O yüzden bu mesleği seçmişti zaten...
Ten ise tam tersiydi; acımasızdı, gerekirse eziyet eder ve yaralardı. Problemleri daha da büyütür hiç bir çare bulmaz,her şeyi daha da zorlaştırırdı.Taeyong dışında kimseyi sevmezdi ya da Taeyong'tan başka kimseye aklını takmazdı.Sorulan sorulara akıllıca cevaplar verir ama insanı gene de şüphede bırakırdı.Işte o da bu yüzden psikopattı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAETEN:PERVERT
Misteri / ThrillerBarışın hakim olduğu bir kasabada arka arkaya işlenen kadın cinayetleri... Bu durumu araştıran Şerif Taeyong ve bir grup polis... Çözülemeyen cinayetler yüzünden kapatılmış dosyalar... Şüphelilerin açıklayamadığı bazı gerçekler ve olaylar... Kimse g...