Taehyung, sevgilisiyle beraber geçirdiği iki saatin ardından evine dönmüştü. Jungkook'un bütün gün çalıştığını bildiğinden kendisiyle beraber gelmesine izin vermeyen esmer genç, apartmanın içine girmeden evvel duyduğu çatlamış ses ile beraber endişeli bir şekilde başını yukarıya kaldırdı.
"Taehyung, yanıma gel! Sana ihtiyacım var!" kısa olanın seslenişinin ardından Taehyung tek kelime dahi etmeden bir hışımla içeri attı kendini. Asansörden inene dek içini kemiren meraka yenik düşmemek adına sağ ayağının ucuyla yere tempo tutup durmuştu.
Asansörün kapısı aralandığında Taehyung tek bir adımıyla mermere bastı. Asansör başka biri tarafından aşağıya çekilirken, Jimin kapıya yaslanmış, kızarık burun ve göz çevresiyle mermerin üzerindeki gelişi güzel desenleri takip ediyordu. Eski tip bir apartman olduğundan bu mermerleri çoğu kişi bilirdi.
Elini dağılmış mor tutamlarından geçireceği sırada iki kol sardı kendisini belinden. Yayılan kahve kokusunu ciğerlerine depolarken, kollarını esmer olanın boynuna doladı. geniş omuzlar sayesinde başını rahatlıkla gömebileceği alan kalıyordu kendisine.
Beraber içeri geçerlerken, Taehyung yavaşça geri çekilip kapıyı kapattı. Neler oluyordu böyle?
Şimdi iki arkadaş, ellerindeki sıcak çikolata bardaklarıyla beraber Jimin'in yatağında oturuyordu. Uzun olan, tekli koltuğun üzerinde katlı bir şekilde duran pikeyi tek eliyle dağıtarak, miniğinin omuzlarına attırdı.
Yeniden yatağa yerleşirken, Jimin'in dudaklarından dökülen kelimelerle beraber tüm uzuvlarının sinirden titrediğini sandı bir an için.
"Yoongi, EunTak'tan seks teklifi aldı açık açık ve o kadın, geçen akşamı tekrarlamak istediğini yazmıştı. Yoongi hiçbir sikim demeden gitti. Ben odama kaçmıştım. Yanlış anladığımı söylemedi, kapıma da gelmedi. Öylece gitti, Taehyung ben ona ne yaptım? Beni böyle mahvetmesi için cidden bir şey yapmış olmalıyım." hıçkırıklara boğulmadan hemen önce söyledikleriydi bunlar, bardaklar camın önündeki mermere konulmuş, iki dost, birbirinin kolları arasında saatlerce ağlamıştı.
Unuttunuz mu yoksa?
Biri ağlarken, diğeri gülmez.
.
Yoongi ezbere bildiği malikanenin önünde durup zili çaldığında, görevli kendisini tanıdığından kolayca içeri girebilmişti.
Adımları evin kapısının önünde son bulduğunda, var gücüyle bağırdı.
"Ji EunTak, çık şu sikik evden! Hemen!"
Yirmilerinin sonlarına yaklaşan kadın, az evvel sürdüğü yoğun pigmentli kırmızı ruju dudaklarına yedirirken, siyah deri şortunu çekebildiği kadar yukarı çekmişti. Yuvarlak ve dolgun kalçalarının alt kısmı şorttan taşarken, şortuyla aynı renk sütyenini belli eden şifon gömleğin göğüs kısmındaki düğmeler gergindi. Fiziği oldukça güzel -günümüzün sikik güzellik algısına göre- olan bu kadın, ağır adımlarla adını haykıran adama kapıyı açmak adına merdivenlerden inmeye başladı. Topuklularından çıkan tok ses, kendisini tatmin ediyordu. Siyah ve dalgalı tutamları omzunun altına uzanıyordu.
Yoongi, kapı açılır açılmaz genç kadını omuzlarından ittirerek içeri doğru itmişti. Geriye doğru savrulan EunTak duvara tutunarak düşmekten son anda kurtulmuşth fakat arsız sırıtışı bir milim bile yerinden oynamamıştı.
"Hadi ama, küçük sıçanının yanından ayrılarak yanıma geldiğine göre sen de istiyorsun, ya da sinirinden kuduruyorsun."
"Beni izletiyorsun, değil mi? Anlamayacağımı mı sandın?" dengesini kurarak doğrulduğunda, alt dudağını dişleri arasına alarak Yoongi'nin yanına ilerledi. Burun burunalardı. Dolgun göğüsler Yoongi'nin oldukça yakınındayken zarif eller ise vücudunda geziniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tell me pretty lies, yoonmin
Fanfictionyoongi gitti, jimin bitti. yoongi geldi, jimin yitti.