KESİT

372 35 10
                                    


Kışın soğuk ve kuru ayazı genç kadının narin bedenine sinsice sokulurken kalın pelerini onu soğuktan korumaya yetmiyordu. Soğuktan titreyen, kızarmış elleriyle yüzünü siyah pelerininin başlığının altına biraz daha gizlerken etrafa tedirgin bakışlar attı.

Sarayın arka bahçesine doğru seri adımlarla, kafasını yerden kaldırmadan ilerlerken babasının soğuk havadan dolayı bahçede nöbet tutan asker sayısını azaltmasına şükretti.

Aynı zamanda soğuk havaya da lanet ederken kar yağsa da şu soğuk biraz kırılsa diye düşündü.

Sarayın arka bahçesinde keşfettiği sığınağına ilerlerken etrafta gören var mı diye bakış attığı. Tamamen gür sarmaşıkların kapladığı yosun tutmuş eski duvarda sarmaşıklardan dolayı görünmeyen kapıya yaklaştı. Sarmaşıkları kenara çekip kapıyı hafifçe araladıktan sonra küçük odaya adımını attı.

Girer girmez içerdeki sıcak hava soğuktan neredeyse kasları donan yüzünü yalayıp geçti. Ani gelen gevşemeyle bedeni ürperirken büyük camın önünde, ona arkası dönük bir şekilde dalgın dalgın manzarayı izleyen bir bedenle karşılaştı.

Adamın her daim bembeyaz mermer gibi pürüzsüz ve ışıltılı teni kadını hayran bırakıyordu. Adam uzun boylu ve iri olmasına rağmen bedeni oldukça naif ve asil duruyordu. Kadın her zaman onun bu görüntüsünü kıskanırdı.

Adam onun geldiğini fark etmeden dalgın dalgın ormanı izlerken bir yandan aklındaki düşüncelerle bir yandan da aklı ve kalbi arasında savaşmaktaydı. 32 yıllık hayatı boyunca sayısız savaşa ve muharebeye girmişti. Fakat hiçbirisi onu bu denli zorlamamıştı.

Kaşları çatılırken arkadan birleştirdiği ellerini sıktı. Sosyal yapılarına ve inançlarına ters düşse de bunca imkânsızlığa ve ortasında kalmış aşklarına lanet etti.

Kadın varlığını belli etmek istercesine herkesi kıskandıran masalsı sesiyle "Böyle bir zamanda burada, bu şekilde buluşmak çok tehlikeli." dedi.

Adam ruhunun sesini duymasıyla hemen arkasını döndü. Kadının zaten beyaz olan teninin soğuktan iyice beyazladığını ve yeni doğmuş bir tek boynuzlu gibi titrediğini görünce kaşları daha da derinden çatıldı.

Aklındaki tüm düşünceler onu görmesiyle yitip giderken şefkatli gözleriyle kollarını iki yana açtı.

Kadın onu bekletmeden hızla onun için açılan kollara sığınırken tüm sarsılmaz veliaht kraliçe imajını bırakmıştı.

Yüzünü adamının sıcak göğsüne yaslarken kulağının altında hâlâ ilk günkü gibi hızlanan kalp ritmini duymanın huzuruyla gülümsedi. Büyüleyici kokusunu ciğerlerinin en ücra köşelerine dek çekerken bütün olumsuzluklar dışarıda kalmıştı bile.

Adam kolları arasında minicik kalan kadınla huzurla gülümsedi. Kollarını bedenine onu tüm kötülüklerden korumak istercesine sararken yüzünü kadının saçlarına gömerek kokusunu ciğerlerine bol bol depolamayı istedi. Gerçi onun kokusunu saklayabileceği ya da her an yanındaymış gibi hissedebileceği bir büyü var mı diye araştırmadı değildi. Hatta birkaç kere denemiş fakat asla onun kokusu gibi olmamıştı.

Aklına gelen anıyla gülümsedi adam. Bu acemi kraliçe koskoca generale neler yaptırmıştı öyle?

Kadın kraliçelere yaraşmayacak şekilde adamın sıcaklığına sığınıp kedi gibi sokulurken ikisi de tüm kötülüklerden uzak huzurluydular.

Kadın mutlulukla gülümserken "Yine büyü yapmışsın." diye mırıldandı.

Adam kadının mırıldanmasıyla iç çekti.

"Hasta olmana dayanamam." dedi kısık bir sesle.

Kadının yatakta hareketsizce yatan hastalıktan solgunlaşmış bedeninin görüntüsü adamın göz kapaklarının gerisine düşerken kalbi sıkıştı. Kafasını iki yana sallayarak görüntüden kurtulmak isterken kollarını kadının bedenine daha sıkı doladı.

Kadının soğuk eli adamın tenine değerken "Ellerin buz gibi olmuş." diyerek sıktığı kollarını gevşetti. Aralarına fazla mesafe koymazken ellerindeki siyah deri eldivenleri çıkararak kadının buz tutmuş ellerine söylenerek giydirdi.

Kadınının elleri adamın sıcaklığıyla ısınırken bu hareketiyle içi sıcacık oldu.

Adam kadını tekrar kollarına alırken ortamın sıcaklığını biraz daha arttırarak kadının huysuzca homurdanmasına neden oldu. "Yapma, bedeninin benim yüzümden yıpranacak."

Kafasını geri atıp adamın siyah gözlerine bakarken "Sana bir şey olursa dayanamam." dedi titrek sesiyle.

Adam kafasını iki yana sallayarak "Olmayacak." dedi.

Kadın kafasını olumsuzca sallarken "Hep böyle diyorsun, ben çocuk değilim." dedi sertleşen sesiyle.

Elleri kadının ipeksi saçlarına giderken "Bunun farkındayım." dedi muzip sesiyle.

İç çekerek anlını kadının anlına yaslarken hızlanan nefesleri birbirine karıştı.

Kadın kafasını iki yana sallayarak kendini adamın kolları arasından koparırken geriye doğru bir adım attı.

Adam kollarının arasından uzaklaşan bedenle kendini eksilmiş gibi hissetti. Havada kalan ellerini indirirken endişeyle bedeninden ayrılan bedeni süzdü.

Emly son zamanlarda gelen aşırı baskı ve duygu karmaşasıyla kendini daha fazla tutamadı. Okyanus mavisi gözleri dolarken titreyen sesiyle konuşmaya başladı.

"Anlamıyorsun." Diye bir yakarışta bulundu adamın kalbi kasılırken.

"Anlamıyorsun-" diye tekrar ederek devam etti. "Korkuyorum. Her an sana bir şey olacak diye korkuyorum. Yakalanacaksın diye kalbim sıkışıyor. Aklıma en kötü ihtimaller gelirken nefesim kesiliyor."

Gözyaşları kadının yanaklarından intiharlarına devam ederken adamın ruhuna düşen damlalar içten içe kanatıyordu kalbini.

"İçim gidiyor anlamıyorsun." dedi hıçkırırken.

Elleriyle yüzünü kapatıp ağlamaya devam ederken elleri ardından boğuk boğuk konuştu yalvarırcasına. "Sana bir şey olursa ben yaşayamam."

Adamın gözleri dolarken kadın bunu fark etmedi.

Elf hızla ileri atılıp ellerini kadının yüzünden ayırdı. Siyah misketleri onun acıyla bakan gözleriyle buluşurken kadın "Kötü bir şeyler olacak." diye fısıldadı.

Adam kadını inandırmak istercesine gözlerini hayranı olduğu gözlerden ayırmadan kafasını iki yana salladı. Güven veren güçlü sessiyle "Bize hiçbir şey olmayacak." dedi.

Kadın kabaca burnunu çekerken adam eğer kadın ağlamasaydı buna gülebilirdi.

"Beni bırakmayacaksın değil mi?"

Adam bu soruyla kalakaldığını hissetti. Kalbi teklerken bedeninin dayanıklı bünyesine rağmen buz kestiğini düşündü. Kadının sanki anlamışçasına sorduğu bu soruyla adamın ruhundan süzülen kanlar Emly'nin gözlerinde can buldu.

Aradan geçen sessizliğin ardından elf kadının ellerini kavrayarak zayıf bir sesle "Bırakmayacağım." dedi ve kadın ilk defa o gün, adamın bu sözüne inanmadı. 

********************

Yine Beyaz Ejderha Krallığı yine Caleb ve yine ejderhalar...

Ejder Prenses hikayesinden tanıdığımız Emly ve Elf'in aşk masalı...

Spoiler verilmemesi adına bölümler yavaş yavaş gelecektir. Ejder Prensesi okurken bu hikayeyi de okuyabilirsiniz. Hikayede  Amy'nin, Caleb'in ve QI'nin gençlik halleri vardır.

🌟Oy ve yorumlarınızı esirgemezseniz sevinirim.

Kanlı SaltanatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin