Gözlerimi açtığımda yeni bir şehirdeydim. Bilmediğim bir şehirde yapayalnız hissediyordum. Evimize baktığımda apartman katı olduğunu gördüm. 3.katta oturucaktık. Eve geldiğimizde eşyalarımı yerleştirdim. Telefonumu elime alıp Burağı aradım. İkinci çalışta açtı.
'' Güzelim.. ''
"Nasılsın? Melis nerde " diye sordum.
'' Yanımda. Bekle hopörlere alayım. ''
"Ben geldim İzmir'e. Siz nasılsınız?"
"İyiyiz sen yokken hep bir eksik hissediyoruz ama." dedi Melis. O sırada annemin 'Hande' diye seslenişlerini duydum.
"Şimdi kapatmam lazım. Daha sonra konuşalım olur mu?" diyip kapattım. Annem tekrar seslenince odamdan çıktım.
" Ne oldu gene? "
" Biz bu gece dışarıda yemek yicez. Gelmek ister misin? "
"Hayır."
"Hande yapma böyle ama.." dedi annem üzüntüyle.
"Birşey yapmıyorum alışmaya çalışıyorum."
"Seni seviyoruz bitanem." dedi ve alnımdan öptü. Annem gittiğinde yarın okulun açılacağı aklıma geldi. Üzüntüyle ofladım. Sanırım biraz hava alsam fena olmazdı. Üstüme yarım kollu siyah T-shirt geçirip siyah kot pantolon giydim. Saçlarımı tarayıp topuz yaptım. Ayakkabılarımı da giyip kendimi dışarı attım. İzmire hiç gelmemiştim. Fakat duyduğum kadarıyla gayet güzel bir şehirdi. Kaybolmamak için dualar ederken hızlı adımlar atıyordum. Acaba okulda arkadaş edinebilcek miydim? İnsanları nasıldı?
Bu düşüncelerle bir şeye çarpmıştım. Çarpmanın etkisiyle yere düştüm.
'' Allah kahretsin. '' diye mırıldandım.
"Öküz müsün lan sen?" diye çektirirken kafamı yavaşca yukarı kaldırdım. Siyah dağınık saçları, masmavi gözleri ile 'ben tehlikeliyim' diye bağırıyordu resmen. Yüzü oldukça dikkat çekici, çıkık elmacık kemikleri ve bakışları ile resmen meteordu. Şaşkınlıktan konuşmayı unutmuştum resmen.
"Bana bak lan düzgün konuş benimle. Kız mız dinlemem!" Ve oldukça kabaydı. Ah tam filmlerdeki ve kitaplardaki gibi bir çocuktu. Karşılık verdim.
"Senin gibileri bilirim. Ağır abi takılıp bad boy gezerler. Ama üzgünüm hiçde öyle birine benzemiyorsun. Öküz!" diye tısladım. Sanırım yürek yemiştim. Kolumu sıkıca tuttu ve beni kendine yaklaştırdı.
"Bana bak kaşınma semi aralıksız döverim. Bu sana son uyarım. Sonra ağır abiyi görürsün. Siktir git!" diye tısladı. Korkmuştum ve birşey demeden uzaklaştım. İlk günden çattık ya!
***
Sabah uyandığımda hızlıca elimi yüzümü yıkadım. Okul formamı giyip saçlarımı ördüm. Hafif rimel ve parlatıcı ile tamamdım. Kahvaltı yapmama gerek yoktu okulda atıştırırdım. Çantamı ve telefonumu alıp evden çıktım. İlk günden yolu bilmediğimden taksiyeyle gidicektim. Kafamı cama yaslayıp müziğimi açtım ve son ses dinledim. Taksicinin seslenişini bile duymamıştım. Parayı ödedikten sonra okula giriş yaptım. Duvarları siyahtı. İnsanları ise simsiyah giyinnişti. Bankta oturup sigara içenler mi dersiniz, kucakta öpüşenler mi dersiniz.. Gözlerimi hızlıca çekip ilerlemeye başladım. Fakat gene birine çarpmıştım. Hay ya! Belimden tutup düşmemi engelleyene baktım. Hayır sandığınız gibi erkek falan değildi! Siyah saçları, yeşil gözleri ile kahküllü bir kızdı. Gülümsedi. Gülümsedim.
"Dikkat et." dedi gülerek.
"T-teşekkür ederim."
"Yenisin galiba?" dedi. Kafamı salladım. Buranın aksine kendisi gayet sevimli, sıcakkanlıydı.
"Gel seni müdür odasına götüreyim. Aman dikkat et bidaha düşme tutamam falan." dedi kıkırdayarak. Müdürün odasına girdiğimizde sınıfımı öğrendim. 11-B'ydi.
"Bu arada ben Hande." dedim elimi uzatarak.
"Ben Selin. Hoşgeldin sınıf arkadaşım." dedi gülerek. Güldüm. Sanırım arkadaş edinmiştim. Ve bu kız çok tatlıydı.
Sınıfa girdiğimizde herkesin bakışı üstümdeydi. Umursamadım. Kızlar kıskanç bakışlarla ile erkekler ise sırıtarak seyrediyordu beni.
"Dönün lan önünüze!" diye bağırdı Selin. Herkes önüne dönmüştü. Gülümsedim. Yanına oturduğumda sınıftan içeri giren dikkatimi çekmişti. Ah bu olamazdı! Şaka falan olmalıydı yoksa düşüp bayılırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Aşk Masalı
ChickLitO sertti, kuralları vardı. Buna rağmen kendinden taviz verip bu kızı sevmişti. Bu sadece aşk değildi, tutku ve şehvetti.