kıvrımlarını ezberlemek

5.8K 298 50
                                    


yer: Bordeaux, France
zaman: kış, 1950 - 23.12

12

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sohbetimi sürdürdüğüm karşımdaki adam yüzünden bir türlü dudaklarıma ulaşamayan kadeh artık sinirlerimi bozmaya başladığında önümdeki masaya bıraktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sohbetimi sürdürdüğüm karşımdaki adam yüzünden bir türlü dudaklarıma ulaşamayan kadeh artık sinirlerimi bozmaya başladığında önümdeki masaya bıraktım. Gözlerimi olabildiğince yumuşak bir şekilde karşımdaki hanımefendiye çevirdiğimde mücevherleri gözümü alıyordu. Karı koca karşımda dikilirken sabahtan beri tek bir yudum şarap içmeyen dilim yanacak kıvama gelmişti. Kocası biraz yaşlıcaydı ve çok konuşuyordu. Kadın ise oldukça zarif ve saygılıydı, kendisine söz hakkı doğmadıkça ağzını açmıyor, gözlerini öylece salonun içerisinde gezdiriyor, arada bir kocasının söylediklerine gülüyordu. Ben adamı pek dinliyor değildim, aklım hâlâ önümdeki şaraptaydı. Önüme gelen dalgalı ve uzamış saçlarımı bir kenara çekerken nazikçe izin istedim ve parmaklarım hızla kadehin etrafını sardı. Burada fazla bile kalmıştım, biraz kafamı dinlemem gerekiyordu.

Geniş salondaki konuşma sesleri çok fazlaydı, tek istediğim günün yorgunluğunu atmak için birkaç kadeh içmek olsa da buraya gelmek sorumluluğum olduğundan yerine getirmiştim. Köşeye bir yere ilişebildiğimde, nihayet elimde çevirip durduğum kadeh dudaklarıma uzandı ve kırmızı sıvıyı dilimde dolandırdıktan sonra hızla aşağı yolladım. Çok sevdiğim tat boğazımdan aşağı akarken gözüme ilişen manzara çok sevdiğim bir şey olabilecek nitelikteydi.

Beyaz gömleğinin önü bayağı bir açıktı, üzerindeki ceket -ne yazık ki- vücut kıvrımlarını görmemi engelliyordu. Boynuna bağladığı çiçekli, ipek fuları ve altından görünen eşsiz kolyeyi başka hiçbir tondaki ten bu kadar güzel sergileyemezdi. Esmer boynu adeta parıldıyordu ve bu kadar kalabalık arasından o parıltı gözüme çarpmıştı. Simsiyah saçları alnına gelişigüzel dökülmüştü. Hemen altında parıldayan zümrüdümsü gözlerinin üzerime değmesini arzularken kadehimden bir yudum daha aldım ve gözlerim her zaman görmek isteyeceği çok güzel bir şey daha keşfetti. Şarabın kırmızılığını kıskandıracak dudaklarının tadını merak ettiğimde artık yolun sonuna geldiğimin pek tabii farkındaydım. İki güzel parça ahenkle dans ederken bu güzel adamın beni nasıl bu kadar etkileyebildiğini düşünmeye daldım bir süre. Ne var ki sonra onda inceleyebileceğim çok daha fazla güzel şeyler olduğunu fark ettim ve düşüncelerimden sıyrıldım hemencecik. Kemikli elleri yüzüne çıkarken parmaklarından birine taktığı yüzük bir süre gözlerimi aldı, bir o kadar zarif olan ellerini sonsuza dek izleyebileceğimi fark ettiğimde içimi hızlı bir korku sardı ve daha bir yudum aldığım kadehimi en yakındaki masaya bırakıp gözlerimi derin savaşıma çevirdim tekrardan.

Bu sefer yanı boşalmıştı, az evvel onunla ilgiyle konuşan kadın orayı terk etmiş ve keşfettiğim güzelliği yalnız bırakmıştı. Gözlerimi bir saniye bile üzerinden çekme gafletinde bulunmadan onu seyretmeye devam ettim. Fark edilmekten korkmuyordum, aksine onun beni fark etmesini istiyordum.

Bu şekilde dakikalar geçirdikten sonra hareketlendiğini gördüm ve içimde büyük bir gümbürtü koptu. Bu zamana kadar hiç böylesi bir korkuyu hissetmeyen kalbim çırpınmaya başladı. Fakat hemen sonra, bana daha yakın bir tarafa gelen beden yanından geçen garsondan bir kadeh kaptı ve neredeyse önümde durdu. Bu zamana kadar gözleri bir saniye bile üzerime çarpmamış, hep dik dik önüne bakmıştı. Lakin saniyelerin dakikaları kovaladığı o kısa anda gözleri bana çevrildi ve kaçınılmaz olarak gözlerime değdi. Bu tamı tamına üç saniye sürmüştü fakat söylememe bile gerek yok, bendeki etkisi büyüktü. Dili dudaklarını turladıktan sonra elindeki kadeh dilinin yerini aldı ve gözlerini, aynı benim onu ilk fark ettiğimde olduğu gibi üzerime çevirdi.

Tatlı sıvıyı -şaraba acı ya da yakıcı demeyi tercih etmiyorum, bence o dünyadaki en güzel şeylerden biri- boğazından geçirirken fularından dolayı boynunun hareketini göremedim. Hemen sonra gözlerini üzerimden çekmeden hınzırca ama, yemin ederim, sadece benim, o gözüme çarptığından beri gözlerini bedeninden bir türlü ayıramayan benim fark edebileceğim şekilde hafif çalan müzikte salındı. Ona gösterdiğim ilgiyi anlamıştı, fark etmişti ve bu benim arzuladığım şeylerden birisiydi.

.

.

bu kurgudaki jeongguk çok aşık olacak, isteğini yerine getirebilmiş miyim, ucundan? myIovev

wine red ❘ taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin