BÖLÜM-1

112 7 9
                                    

İyi okumalar...

Olamaz! O da ne? Yüzü tam belirgin olmayan fakat oldukça korkunç bir kadın beni boğmaya çalışıyor. Benden ne istiyor bilmiyorum ama öldüreceği kesin. Beni gırtlaklıyor. O kadar güçlü ki kendimi onun ellerinden kurtaramıyorum. Şimdi daha güçlü sıkıyor. Sanırım daha fazla dayanamayacağım. Kadın ucundan kanlar akan bir bıçak alıyor. Elini kaldırıyor. Ve...

“Sare, uyan! Okula geç kalacaksın kızım.” Annemin cırtlak sesiyle uyandım. “Allah'ım, hepsi bir kâbustan mı ibaretti yani? Kaç saattir acı içinde kıvranıyorum burada be!” dedim kendi kendime. “Ee gecenin 12'sinde korku filmi izlersen böyle olur. Sen hak ettin bunu Sare! Anacığım, sen de bir 5 dakika sonra uyandırsaydın olmuyor muydu? Rüyamın en aksiyonlu yerindeydim tam da.” Annem bana ters bir bakış attı. “Tamam tamam, ben sinyali aldım.” Yataktan kalktım. Saate baktığımda 07.45'ti. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra hızlıca okul kıyafetlerimi giydim. “Imm...” Mutfaktan mis gibi sucuklu yumurta kokusu geliyordu burnuma. Çok da severim. Hemen gülümseyerek mutfağa gittim. Annem çay koyuyordu. “Anacığım, bakıyorum da sucuklu yumurta yapmışız.” Sanırsın acılı Adana kebap. “Sen seviyorsun, ne yapayım?” dedi annem. Babam bana bakarak gülümsedi. İşe gideceği için o da bir şeyler atıştırıyordu. Babam “Kızım, dersler iyi gidiyor mu?” dedi. “Elimden geldiğince çalışıyorum baba.” dedim. Palavra! Ders çalışmayı hiç sevmem. 1. sınıftan beri okuldan nefret ederim zaten. Hayatımı kararttı yeterince. Daha ne diye gidiyorum ki şu illet yere? “Okuyun da meslek sahibi olun.” diye diye sıçtılar ağzımıza. Eğitim sisteminden hiç bahsetmiyorum; bok gibi. Şu matematik dersini kaldırsalar da biz öğrenciler bir rahatlasak... Hatta sayısal olan tüm dersler kaldırılsa hiç fena olmaz aslında. Ben sözelciyim, ne işim olur x'i bulmakla falan? X kaybolduysa yolu kendisi bulsun, ben niye buluyorum ki? Bu arada; böyle düşünürken yemek yemeye ara verdiğimi falan düşünmeyin. Ben düşünürken bir yandan tıkınıyorum. Sucuklu yumurtayı bir güzel mideye indirdikten sonra masadan kalktım. Annem ve babamın yanağından öptükten sonra çantamı alıp evden çıktım. Okulum fazla uzak olmadığı için yürüyerek giderim hep. Yaya geçidine doğru ilerledim. Arabaların bana yol vermesini bekledim ama hiçbirinin durmaya niyeti yoktu. “Şu pezevenklere bak hele. Bak hiç yol veriyorlar mı?!” diye mırıldandım. Yanımdaki elinde beslenme çantası olan küçük çocuk beni duymuş olacak ki kısık bir sesle güldü. “Sen bana bakma. Benim ağzım bozuktur biraz ama sen sakın alışma böyle pis laflara.” dedim. Çocuk tatlı bir tebessüm etti. Bir araba durdu. “Sonunda...” diye geçirdim içimden. Karşıdan karşıya geçip biraz daha yürüdükten sonra nihayet okula vardım. Okulun bahçesinde biricik BFF'lerim Arzu ve Esin beni bekliyordu. “Kızlarım, günaydın.” “Lan nerede kaldın?” dedi Esin. “Yav güzelim buradayım işte, uzatma.” dedim. Okula girip sınıfa doğru yürüdük. “10'ların sınıfı neden 4. katta yaa?! Oraya çıkana kadar bacaklarımız pert oluyor.” dedi Arzu. Esin'le ben kahkaha attık. “Katılıyorum. Artı üç milyar yedi yüz elli milyon milyar” Güldük. Fark etmeden o kadar yüksek sesle gülmüşüz ki koridordaki öğrencilerin gözü bir anda bize doğru döndü. Sınıfa geldik. Tam sınıfa ayak bastığımızda ders zili çalmaya başladı. Sınıfın ve aynı zamanda hayatımın en itici insanı olan Tuğrul yine bize sataşmaya başladı: “Ooo! Kimleri görüyorum: Muhteşem Üçlü!” deyip iğrenç bir şekilde sırıttı. “Ooo! Sidikli Tuğrul Bey'ciğimiz her zamanki gibi yine formunda anlaşılan.” dedim imâlı bir ses tonuyla. Sınıftan gülme sesleri yankılandı. Çantamızı sıranın altına koyup yerimize oturduk. Ben ve Arzu cam kenarında sondan ikinci sırada oturuyorduk. Esin de son sırada, yani hemen arkamızda tek başına oturuyordu. Sonuç olarak beraberdik ne de olsa. Esin konuştu: “Off! Ders programını da bilmiyoruz yaa. Neden her sınıf kendi ders programını sınıfça belirleyemiyor ki? Kesin her zamanki gibi çok boktandır. Hele ilk ders matematik, fizik ve kimya üçlüsünden biriyse öğretmen şu kapıdan içeri girdiği an düşüp bayılırım.” “Al benden de o kadar valla Esin. Hah!” Tam lafımı bitirdiğimde kapı yavaş yavaş açıldı.

Bölüm sonu...
Biraz merakta bırakayım dedim.
Umarım beğenirsiniz.

✎ İnstagram: hiilaaaalll
✎ Snapchat: hilal74fb

Bu hesaplarımı takip edebilirsiniz.

MUHTEŞEM ÜÇLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin