Güneş ışınlarının tenimi turlamasına izin verirken kalbim hüzünlü ama mutluydu. Ben ne ara bu kadar mahvolmuş, bu kadar yıkılmıştım? Cevabı geçmişte gizliydi aslında. Babam... Hepimizi mahvetmişti, yıllar önce bilmediğim bir suçtan ötürü tutuklanıp içeriye girdiğinde henüz sekiz yaşımdaydım. Babamın düzgün bir insan olmadığının farkındaydım. Annem beni büyütmeye çalışıyordu tek başında, güzel yüzü halen zihnimde. Babam içeriye girdikten sonra annem en fazla bir yıl yaşadı, karnında doğmamış olan kardeşimle birlikte öldü. Sonra kimsesiz kaldım, dokuz yaşımda hem annesiz hem babasız hem de kardeşsiz kaldım. Ciğerim o küçük yaşımda olanları anlamadığım halde parçalandı. Annemi o gece evimize giren silahlı adamlar gözlerimin önünde vurdular. Annemin son çırpınışlarıydı;
" Ben hamileyim dokunmayın bize,ne olur neyse konuşarak halledelim."
Ağlarken annemin önünde durmuş kendi aklımca annemi ve kardeşimi koruyordum. Ama olmadı, tam kalbinden vurdular annemi, tek bir nefes ve düşüşü bir gece olsun rüyalarımdan çıkmıyor. O gün o adamlar beni annemin ruhsuz bedeniyle birlikte bıraktılar. Saatlerce ağladım, kardeşime sarıldım. Birkaç tekmeden sonra o da bana cevap vermedi, avazın çıkana kadar bağırdım, kimse duymadı sesimi. Yer annemin kanıyla boyanırken kanı çekilmiş ellerini ellerime sarmaladım o kırmızının içinde onun cansız bedeniyle uyudum, hıçkırarak...Arada sırada uyanıyor annem uyanmış mı diye kontrol ediyordum ama yoktu,buz gibiydi. Halsiz düşünceye kadar ağlıyordum sonra bilincim kapanıyordu...
---Derin bir nefes aldım ve beni buraya getiren adama baktım.
"Bana bak, buradan dışarıya adımını atayım deme yoksa seni öldüresiye döverim."
Laflarına aldırış etmedim, başıma dikilen her adam bunu yapıyordu zaten, daha fazlasını da yaşamıştım... Bazen etimi kesip koparmak istiyordum, kendimden tiksiniyordum.
"Duydun mu beni cevap ver!"
Diye bağırdığında irkildim, başımı salladım. Beni ahşap evin içine iteklediğinde yere düştüm, kalkmama bile zaman yetmemişken kapıyı üzerime kitledi. Dizlerim çarpmanın etkisiyle acımıştı fakat umursamadım ne ruhsal ne de fiziksel acı umurumda değildi artık. Ahşap duvara tutunarak kalktım. İçeriden sesler geliyordu, içimde büyüyen korkuyu sindirmeye çalışırak yukarı çıktım. İlk bulduğum odaya girdim ve kapıyı anahtarla kitledim. Nefesim kesiliyordu korkudan, Tanrım sen bana güç ver. Ya ya yine benim bedenimi kullanmak isteyen biriyse? Dayanamam Tanrım ne olur bana yardım et. Beni de al annemin yanına ne olur.
Gözlerimi sıkıca kapatmış ve odaya bakmadan kapının önüne çökmüştüm. Yaklaşan adım sesleri içimi titretirken dualar ettim. Annemi çağırdın, ama gelmedi...
Korkudan atan kalbimin sesi duyulmasın diye kalbimi bastırdım. Tanrım çok korkuyorum...Kapı tıklatıldığında yerimden sıçradım, ecel terleri döküyordum sanki. Buz gibi terliyordum.
"Kapıyı neden kitledin?"
Dedi yabancı ses, kabaca değildi aksine sanki bana karşı kibar olmaya çalışıyordu ama bu korkumu bastırmadı. Cevap vermedim.
"Aç olduğunu biliyorum, gel yemek ye. Günlerdir sana köpek muamelesi yaptıklarını biliyorum."
Bu doğruydu ama tek fark vardı köpekler bile benden iyi yaşıyorlardı. Atıldığım o iğrenç kokulu depolarda üzerindeki yırtık pırtık kıyafetlerle donarken yanımda kimse yoktu. Ölüm her seferinde burnumun dibindeydi, o kadar çok arzuladığım halde hiçbir zaman ölemedim...
Yemek yoktu, kıyafet yoktu. Hiçbir ihtiyaç yoktu ve beni oradan oraya sürüklüyorlardı."Sen bilirsin ben teklifimi sundum."
Dedi ve adım sesleri uzaklaştı. Pis kokuyordum, o iğrenç depoların kokusu üzerimdeydi. Banyo yapmayı o kadar çok istiyordum ki... Ama ben bu yabancı buradayken nasıl banyo yapabilirdim? Ya ya o da onlar gibiyse? Hiçbir şeyi umursamadan ölmek istiyordum ama daha fazla kirlenmek istemiyordum. Çöktüğüm yerden kalktım ve kapınınım kilidini yavaşça açtım, odaların kapısını yavaş yavaş açtım ve sonunda buldum banyoyu. Girer girmez kilitledim kapısını, umarım bozuk değildir diye geçirdim içimden. Suyu açtım ve kıyafetlerimi çıkarıp buz gibi olan suyun altına girdim. Soğuk su, sanki ruhumu temizliyordu. Şanslı olmalıydım ki şampuan vardı. Tüm bedenim, zihnim ve ruhum temizlenene kadar duşta kaldım. Kabinden çıktığımda karşımda gördüğüm kişiyle çığlığı basmamak için kendimi zor tuttum. Buradaydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGEDEKİ YAŞAM
Non-FictionYaklaşan adım sesleri içimi titretirken dualar ettim. Annemi çağırdın, ama gelmedi... Korkudan atan kalbimin sesi duyulmasın diye kalbimi bastırdım. Hep kimsesiz kaldım, hep ölen ama bedeni yaşamaya devam eden bir ruhsuzdan farkım yoktu...