İlk olarak içerisi gösterilmektedir. Her yer kapkaranlıktı. Sevda korkarak aranıyordu. Polis sirenleri çalmaktaydı. İçerisi biraz da ürkütücüydü. Polis sirenleri hala çalarken Sevda bir sakarlık yapıp neredeyse ütüyü düşürecekti. Sonra onu sehpanın üzerine koydu tedirgin bir şekilde. Etrafına son bir kez daha iyice bakındı. Sonra koltuğun üzerine tutunarak oh çekti. Sonra Sevda:
" Ev boşmuş. "
sonra ohlamaya devam ederek:
" Allah'ım ilk kez yüzüme güldün. Teşekkürler. "
Ama bu lafı der demez kapının camında bir silüet bulunmuş. Sonra Sevda:
" O da 2 saniye sürmedi. "
Sonra silüet iyice kabardı. Sonra Sevda ütüyü almış ve bir yere saklanmış. İçeri giren Ali'ymiş. Elinde 3 kitap varmış. Ama kitaplardan birisi elinden düşmüş. Ama Ali kara kara bakınmış. Ütünün yok olduğunu görünce Sevda'nın orada olduğunu anlamış. Sonra Ali emin bir şekilde:
" O elindekiyle kafama vurursan katil olursun. "
Sonra Sevda korkuyla:
" Nasıl ya? Nasıl gördün arkanda gözlerin mi var? "
Sonra Ali polis sirenlerini duymuş. Ama arkasına döndüğünde Sevda'yı görür. Sonra Sevda elindeki ütüyü kaldırır. Sonra Ali sorgulu gözlerle Sevda'ya bakar. Sevda korkuyla:
" Merhaba. Şey çok garip göründüğünün farkındayım. Ama yemin ederim hırsız falan değilim. Yemin ederim. "
Sonra Ali Sevda'ya bakar. Sevda'ya yaklaştığında Sevda ütüyü havaya kaldırarak:
" Yaklaşma. "
Ama Ali yaklaşmaya devam eder. Sevda:
" Yaklaşma. Yoksa vururum. "
Ali yaklaşmaya devam eder. Sevda:
" Vururum dedim yaklaşma. "
Ama Ali Sevda'ya değil ışığa yaklaşıyormuş. Işığı açmış. Sonra karşılıklı bakışırlar. Sonra Sevda utanarak:
" Ha. Işık. "
Sonra Ali perdeleri kapatır. Sonra tekrardan Sevda'nın yanına gelir. Sonra Ali ütüyü almak için elini uzatır. Sonra Sevda yanlış anlayarak:
" Sevda ben. "
Sonra Ali:
" Ütü. "
Sonra Sevda anlamamış. Sonra elindeki ütüye bakarak:
" Ütü. Buyurun. "
Sonra Ali:
" Ayakkabılarınız. "
Sonra Sevda:
" Anlamadım? "
Ali tekrardan:
" Ayakkabılarınız diyorum. Hâlâ ayağınızda. "
Sonra Sevda ayaklarına baktı. Sonra da Ali'nin ayaklarında terlik giydiğini gördü. Ali:
" Girişte çıkarabilirsiniz. Orada terlik de var. "
Sonra Sevda:
" Ha şey siz bir an öyle deyince. Özür dilerim şimdi değiştiriyorum. "
Sonra Sevda kapının girişine gidip çıkarır. Ali de düşen kitabını alır ve diğer kitaplarıyla birlikte onu rafa koyar. Sonra Sevda terliklerle birlikte o odaya gelir. Ve o sırada bir sürü polis sireni duyulur. Sonra Ali:
" Dışarıdaki adamlardan mı kaçıyorsunuz? "
diye sorunca Sevda:
" Hayır. "
Sonra Ali ona bakar ve Sevda:
" Yani evet. Bakın böyle evinize izinsiz girdim biliyorum. Ama suçlu değilim. Zaten birazdan çıkıp giderim. "
Ondan sonra anlaşılmaz bir şekilde polisler konuşur. Sonra Ali gider. Sevda da koşarak:
" Nereye? "
Sonra Ali gülerek:
" Kendi evimde bir yere giderken size mi sormam gerekiyor? "
Sevda da şaşırarak:
" Ha yok. Öyle demek istemedim. Yani şey yanlış bir şey yaparsınız falan. "
Sonra anlamsız polislerin konuşmasından sonra Ali:
" Su alacağım. İster misiniz? "
Sonra Sevda:
" Yok istemem. Teşekkürler. "
Sonra Ali başını sallayarak gider. Sonra dışarıdaki sahne görülür. Sonra Sevda Ali'nin arkasından:
" Ne garip adam ya? "
Sonra polisin biri:
" Arkadaşlar. Gören duyan varsa söylesin. "
Sonra Sevda camdan bakarken aynı polis söze devam eder:
" Suçluyu saklamak yardım ve yataklığa girer bu da suçtur. "
İçlerinden biri:
" Kimi arıyorlar? "
Sonra Uygar bakınır bakınır durur. Sonra Duygu'nun babası İlhan ve diğer 2 kişi görülür. Sonra polislerden biri:
" Bu eve baktınız mı? "
diğeri:
" Yok. "
der. Sonra İlhan'ın yanında duran:
" Orası hocanın evi. "
Sonra Uygar lafı diyen kişiye bakar. Sevda perdenin arkasından Ali'nin bir hoca olduğunu öğrenmiş ve şaşkındır. Sonra:
" Hocanın mı? "
Sonra anlamsız polis konuşmaları. Ondan sonra Sevda tuğraya bakar. Her tarafta Kuranlar vardı. Sonra karamsar şekilde:
" Şansa bak. Kaça kaça bir imamın evine kaçtım iyi mi? "
Sonra Ali elinde bir bardak ve dolu bir sürahi ile gelir. Sevda yutkunarak:
" Hocam. "
der demez zil çalınır. Sonra korkarak perdeye bakar. Sonra bir polis:
" Aç polis. "
Sonra Ali giderken Sevda:
" Hocam. "
Sonra koşa koşa:
" Hocam. Hocam. Hocam yalvarırım beni ele vermeyin ne olur? "
Sonra Ali şaşkın şekilde bakar. Sevda:
" Ne olur yalvarırım? "
Ali kapıya gitmeye devam eder. Sevda:
" Hocam bakın. "
Sonra kapı tekrar tıklanır. Sevda:
" Benim Allah'a aram hiçbir zaman olmadı. Siz bu gece beni ele vermezseniz ben dua ederim. Siz de sevaba girersiniz. Ha? Ne dersiniz? "
Tekrar kapı tıklanır. Sevda:
" Hocam. Hocam yalvarırım beni ele vermeyin. "
Zil çalına çalına bir hal olur. Sonra Sevda:
" Allah'ınızı peygamberinizi seviyorsanız yalvarırım. Yalvarırım ne olur? Hocam. "
Sonra Ali kapıya yönelir. Sevda:
" Hocam. "
Ali kapıyı açar. Polis:
" İyi akşamlar. Bir hırsızlık vakası oldu da. Bu bölgedeki evlerden birine saklandığını düşünüyoruz. Bir kız. "
Sonra İlhan başını sallar ve diğer çocuk:
" Ve biraz da şeymiş hocam. Ağır işçiymiş. Yollu yani. "
Sonra Sevda içinden:
" Yollu mu? "
Sonra polis:
" Hadi kardeşim hadi ya işine bak. Bir iş adamını darp edip paralarını çalmış. Gördünüz mü? "
diye sormuş.Sonra herkes Ali'nin ne diyeceğine bakmış. Sevda korkarak Ali'nin ne diyeceğini düşünmüş. Sonra zaman gerilemeye başlamış. AMA CEVAP ŞU ALİ HAYIR DEMİŞ. 3. parçada görüşmek üzere. İyi seyirler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimse Bilmez
AdventureEvet arkadaşlar Kimse Bilmez Ali ile Sevda arasında olan aşktır. Şimdi şöyle açıklayayım. Ali çok özel yetiştirilmiş bir karakterdir. Amacı kardeşini bulmaktır. Onu kar küresi ile bulmaya çalışır. Öncelerden devlete çalışan ve sonra da hoca olmuş bi...