Judy Garland

16 0 0
                                    


Sevgili Judy Garland,*

Oz Büyücüsü hala en sevdiğim film olduğu için sana yazmayı seçtim. Hasta olup okula gitmediğim zamanlarda annem hemen videoya Oz büyücüsünü takar, elime içinde pembe buz küpleri yüzen bir zencefilli gazoz ve tarçınlı kek tutuştururdu. Sende ''Somewhere Over the Rainbow''u söylerdin.

Şimdi fark ettim, herkes senin yüzünü biliyor. Herkes senin sesini tanıyor ama filmlerdeki bir karakter olmadığın zamanlarda gerçekten nereleri olduğunu herkes bilemez.

Seni küçük bir çocuk olarak bir aralık gününde, büyüdüğün yerde, Mohave Çölünün kıyısında o kasabada hayal edebiliyorum. Babanın sinema salonunun sahnesinde step dans yapıyor, Noel şarkısı söylüyorsun. O alkışların sevgiye en yakın şey olduğunu fark ediyorsun.

Herkesin sıcaktan bunalıp sinemaya koştuğu yaz gecelerinde hayal edebiliyorum seni. Klima soğuttuğu salonda sahneye çıkıp seni dinleyen herkesin tüm korkularından bir kaç dakika uzaklaşmalarını sağlıyorsun. Annenle baban sana gülümsüyor. Senin şarkı söyleediğin anlar, onların en mutlu olduğu zamanlar.

Sonra siyah-beyaz film hayal meyal geçip gidiyor ve senin uykun geliyor. Baban seni kucağında taşıyor. Eve gitme zamanı. Büyük arabakocaman bir gemi gibi yeryüzünün koyu asfalt kabuğunda yol alıyor.

Sen kimsenin mutsuz olmasına dayanamazdın, o yüzden hiç durmadan şarkı söyledin. Annenle baban kavga ettiği zamanlarda uyuyabilmek için kendi kendine şarkı söylerdin. Kavga etmiyorlarsa onları güldürmek için şarkı söylerdin. Sesini, aileni bir arada tutacak bir tutkal gibi kullanırdın. Daha sonrada kendini dağılmaktan kurtarmak için.

Annem de beni ve Chanyeol'ü uyutmak için ninni söylerdi. Alçak bir sesle bir ezgi mırıldanır, saçlarımı okşar, ben uyuyuncaya kadar yanımda kalırdı. Uyuyamadığım zamanalar denizin üzerinde süzülen bir baloncuğun içinde olduğumu hayal etmemi söylerdi. Gözlerimi kapatınca dalgalrın sesini duyar, baloncukla birlikte süzürlmeye başlardım. Aşağıya bakınca parıldayan suyu görürdüm. Baloncuk patlarsa annemin sesi hemen yeni baloncuk yapıp beni havada yakaladı.

Artık kendimi denizin üzerinde süzülürken düşlemeye çalıştığımda baloncuklar hemen patlıyor. Suya düşmeden önce irkilerek gözlerimi açıyorum. Annem benimle ilgilenemeyecek kadar üzgün. Chanyeol liseye başlayacakken babamla ayrılmışlardı. İki yıl sonra Chanyeol öldü ve annem de kendini Kaliforniya'ya attı.

Babamla  yalnız kaldığımızda evin her yanında sesler duyuyorum. Zihnimde gerilere gidip hep birlikte olduğumuz zamanların peşine düşüyorum. Annem akşam yemeğini hazırlıyor, tavada kızaran etin cızırtısını duyuyorum; neredeyse kıvılcımlar çıkacak. Arka bahçeye şöyle bir göz atıyorum ve Chanyeol ile ikimizi yapacağımız sihir için malzeme toplarken görüyorum.

Annemle babamın boşanmalarından sonra Chanyeol ile yaptığımız gibi haftada bir annemin evine gitmek yerine şimdi Amy teyzemin evine gidiyorum. Amy teyze'nin evinde ki boşluk bir başka türlü. Orada hayaletler yok. Sessiz evde raflar pembe güllü porselenler, porselen bebekler ve gül kokulu sabunlarla dolu. Bunların üzüntüyü yıkayıp temizlenmesi beklenir ama herhalde acil durumlar için saklanıyorlar  çünkü biz banyoda  adi beyaz sabunlardan kullanıyoruz.

Şimdi teyzemin buz gibi evinde, güllü yorganımın altında uzanmış pencereden dışarı bakıyor, bu gece çıkacak ilk yıldızı arıyorum.

Keşke bana şimdi nerede olduğunu söyleyebilseydin. Yani, ölmüş olduğunu biliyorum tabii ama ben insanların tamamen kaybolmayacak bir şey olduğuna inanıyorum. Dışarısı karanlık. Sende dışarıdasın. Buralarda bir yerde...Keşke seni içeri alabilseydim



 Judy Garland*

Amerikalı oyuncu ve şarkıcı. Birkaç kez intihar girişiminde bulunmuştur, en sonunda 1969'da aşırı dozda ilaç yüzünden ölmüştür. (1922-1969)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 12, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

love letters to the dead//codeanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin