-
Bir an için sevgilimin elini bırakıp ayağa kalktım. Su içmek için mutfağa kadar gitmeyi hedefliyorken bıraktığım elin belimi kavraması sonucu hiç değilse kalktığım yere geri oturmayı düşünüyordum. Lakin belimi kavrayan elin vücuduma uyguladığı baskı, sevgilimin kucağına oturmaktan başka bir seçenek bırakmıyordu bana.
Kıkırdayarak sorgulayıcı ama neşeli halimle 'ne yapıyorsun sennn?' Diyerek saçlarını karıştırdım bir hışımla. O ise benim susamışlığımın aksine dudaklarıma susamış bir halde bakıyordu bana.
Belki de bakışlarını baza aldığımızda nasıl aç baktığını söylesek daha doğru olurdu.
'Korkutuyorsun, ne diye bakıyorsun bana öyle' deyip bir kahkaha çıktı dudaklarımdan o ise benim cümlelerime karşılık susarak yalnızca vücut hareketleriyle anlatıyordu söylemek istediklerini.
Bir an o sırıtışını birkaç saniye içerisinde melekleri bile kıskandıracak güzellikteki bir gülümsemeye döndürüverdi...
Çenemi baş parmağı ve işaret parmağı ile kavradığı parmaklarını yavaşça yüzüme düşen saçlarıma yönlendirdi, saçlarımın arasından yanağımı okşayıp o cennet gülümsemesinin ardından 'seni var ya..' duraksadı. Bir an için kaybetme duygusuyla harmanlanmış mutluluğu yansıdı yüzüne, gözlerine. Ve devam etti... 'çok seviyorum ben seni.' Birkaç saniye içerisinde bana yansıttığı o mahmur tebessüm benim suratımı da esir almıştı. Bir kadını sever gibi değilde bir kız çocuğunu, bir yavru civcivi sever gibiydi. O kadar yumuşak, düşünceli ve babacandı tavırları.
Hoşuma gitmiyor değildi. Kimin gitmezdi ki? Sevdiği adam tarafından bu denli sevilmek.
Gözlerine bu uzun dalışımın ardından boynuna yönelirken dudaklarım 'ben de seni..' diyebildim yalnızca. Sonunda boynuna ulaşmış dudaklarım o betimlemesi imkansız kokusunu içime çekiyorken bir yandan, cennetin dünyadaki spoilerı gibiydi âdeta... yanağımdaki parmakları bu sefer biraz daha saçlarımın üzerine kaymıştı bu sefer, başımı okşamaya başlamıştı elleri. Kafamı kaldırıyorken boynunda bir kızarıklık bıraktığımı görmemle alt dudağımı ısırıp yüzüme sinsi bir ifade takınmam bir olmuştu.
Tepkimden bir anlam çıkarmaya çalışırcasına birkaç saniye bekledikten sonra kafasını koltuğun arkalığına yaslayıp içten bir 'hadi be!' çekti. Boynunu bu denli içten öpüşüm ona hissettirdiği fiziksel dokunuşlardan daha çok etki bırakıyordu belli ki. Kızaracağını hissetmiş olsaydı çoktan engel olmuştu bana. 'Sana demiyor muyum insanların geleceği zaman yeme beni diye?' Diyerek sitem ediyorken bana, ben daha çok debelenerek yayıldığım kucağından kalkmaya çalışıyordum. Sonunda elimden tutarak kalkmama yardım ederken nihayet konuşmaya karar verdim ' hadi hadi hoşuna gidiyor, biliyorum. Sen de toparlan, şimdi gelirler.' Deyip ayakta dengemi sağlayınca ekledim.
' hadi gel, üzerimizi değiştirelim.'
-꧁İlk bölüm sonu.꧂
꧁Değerlendirmenizi yapın lütfen.꧂
꧁Paylaşın benimle.꧂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Watty'e Giriş
Teen FictionYeni açılan bir hesapta sıfırdan başlıyorken açığa vurulan bir kurgu. Sayko demeyeceğim, ama yapacak bir açıklama da bulamamaktayım... Ee kanser olmaya hazır mıyız?