Aşk Sanatı

91 6 0
                                    

Her zaman ki gibi gereksiz insanların bulunduğu gereksiz şehrimde ki gereksiz  işime gitmek için erken kalktım. Uyku  mahmurluğunu üzerimden atmak için kendime bir kahve yapmak üzere mutfağa doğru hızlı adımlarla ilerledim, her sabah düzenli olarak yaptığım eşiğe serçe parmağımla vurma görevini layığıyla yerine getirdim ve eşiğe okkalı bir küfür savurdum. Hergün küfür dağarcımı bu eşik sayesinde arttırıyorum. Mutfağa girdiğim zaman karşılaştığım manzara hiç iç açıcı değildi,sanki belediye çöpleri benim mutfağımda toplama kararı  almıştı. Mutfağın nasıl bu hale geldiğini yavaş yavaş anımsamaya başlıyordum parti, arkadaşlar,alkol ve o . İris ona karşı bir şeyler hissetmemek için kendimle savaş halindeydim nedenini sorarsanız. İris benim eşimin eski bir arkadaşıydı aslında doğrusunu söylemek gerekirse İris benim çocukluk aşkımdı... Onun yüzünden hep aşktan kaçmamışmıydım ben. Aşk bana göre acizlik başka bir şey değildi,insanların ugruna acı çektileri    büyük bi saçmalıktan ibaret. İris'e karşı yıllardır bastırdığım,ondan kaçmak için sevmediğim biriyle evlenmeme sebep olan duyguydu aslında aşk. Belki bu yüzden eşimle ayrılma kararı almıştık. İris'in birden bire ortaya çıkması beni afallatmadı değil doğrusu. Dün ki partiye nasıl geldiği konusunuda bir fikrim yok tek hatırladığım kapının çaldığı kapıyı açtığım zaman bir çift yeşil gözle karşılaştığım.

Arabayı çalıştırmak için anahtarı çevirdiğimde motordan boğuk bir ses yükseldi,ard arda denemelerim pek bir işe yaramadı. Telefon rehberinden benim sürekli müşterisi olduğum ustayı aradım "Ağabey sen işini git ben bizim çocuklardan birini yollarım hallederiz" onayını aldıktan sonra,ilk otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Sabah herkes toplu taşımayı kullandığı için balık istifi halinde gelen otobüslerden birine zorlada olsa binebildim.

Merdivenleri ikişerli çıkarak kendimi odama attım. Bir reklam firmasında yönetici asistanlığı yapmak zannettiğiniz kadar kolay bir iş değil. Bir sürü gereksiz telefon konuşması,toplantılar,çok saygıdeğer müdürümüzün kaçamak yaptığı mekanları ayarlamak,unuttuğu özel günleri hatırlatmak,çoluğunun çocuğunun taksitlerini yatırmak vesaire. Uzatmaya gerek yok hayat benim için yeterince sıkıcı. Her zaman masamda duran ama hic bir zaman merak edip kapağını dahi açmadığım tozlu kitap gözüme takıldı,sayfaları çevirdiğim zaman ''Robinson Crusoe" tarzında bi kitap olduğunu anladım. Mesai saatlerimin çogunu bu kitabı okuyarak geçirdim,kitabı bitirdiğimde saat çoktan 20:00'di "Vay anasını ya adamlar yazmış" tepkimi verdikten sonra şirketten çıktım,taksi çağırma butonuna basıp,cebimden çıkardığım Winston Light paketinden bir tek çıkarıp dudaklarımın arasına koydum,sigarayı yaktıktan sonra zippodan çıkan hafif benzin kokusu burnumu doldurmuştu. Beklediğim taksi geldiğinde sigaram çoktan bitmişti,adresi verdikten sonra geriye yaslanıp dışarıyı seyretmeye koyuldum "ağabey radyoyu acmamda bir sıkıntı olur mu " sorusunu yöneltti "Hayır" manasında başımı oynattım. Arabanın içini dolduran ankara havası ben inene kadar taksiciyi mest etmeye devam etti.  Asönsöre bindiğim zaman tanıdık bir kadın parfümünün kokusunu almıştım. 3. kat dügmesine bastıktan sonra geri çekilip aynada kendime baktım. Yorgunluktan gözlerimin altı çökmüş,saçlarımın bir kaç teli beyazlamıştı. Eve girdiğim an tanıdık bir koku beni karşılamıştı, bugün aradığım temizlik sirketinin oda spreyi kokusu. Üçlü koltuğa yayılmanın verdiği hazla uyuya kalmışım. Zilin çalmasıyla kendimi koltuktan aşşağı Bruce Willis edasıyla bıraktım ama adam benim o halimi görse bütün filmlerine lanet okur sonra kendini ipe verirdi, ağrayan belime ragmen ısrarla çalan zili susturmak amacıyla kapıyı bir hışımla açtım.. O karşımdaydı yine onca kaçışa rağmen,yeşil gözleri,sarıya çalan dalgalı saçları,kırmızı ruju ile kusursuz güzelliğini tamamlıyordu. "Hoşgeldin" dedim boğuk bir sesle direk mevzuya girmek istedeğini söyledi içeri buyur ettim. Hırkasını aldıp askıya astım gülümsedi o sıcak gülüş hep aynı içtenliktendi.

Bana evlenip boşandığını 3 yaşında bir kızı olduğunu anlattı sadece dinledim. Buraya geliş amacını sordum, utandı başını öne eğdi "Senden bir şey istiyeceğim" dedi "devam et" anlamında başımı salladım "Tedavi görmek üzere yurt dışına çıkmak zorundayım ama Bade'ye bakacak kimsem yok bir kaç aylığına ona bakar mısın? " sanırım bu sorunun cevabi cok kolay değil...

Aşk SanatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin