1. Anlatıcı: Danimarka Prensi Hamlet’in Trajedisi. Yazan William Shakespeare. Birinci perde. Birinci sahne. Elsinore Şatosu surları. Nöbet tutan askerler. (Sahnenin önündeki koridorda loş bir ışık yanar. Askerler karşılıklı olarak geçerler.) Soğuk, karanlık, uğursuz bir gece. Sanki atmosfer, ülkenin içinde bulunduğu duruma bir ayna tutmaktadır: tedirgin bir bekleyiş. (Öndeki askerler bir geçişi tamamlamışlardır. Işıkları kararır.) O gece nöbet tutmakta olan Marcellus ve Barnardo Hamlet’in dostu Horatio’yu da nöbet yerine çağırmışlardır. Ona göstermek istedikleri bir şey vardır. Onlara göre ülkedeki kötü gidişatı, yozlaşmayı simgeleyen uğursuz bir şeydir bu.
(Ani bir ışık değişimi ve gerilimli bir müzik girer. Marcellus, Barnardo ve Horatio kılıçlarını çekmiş, birbirlerine yapışmıştır.)
Barnardo: Nasıl da ölen krala benziyor! Gördün değil mi Horatio.
Horatio: Gördüm. Gördüm de dondum kaldım dehşetimden.
Barnardo: Konuşalım istiyor galiba!
Marcellus: Sen okumuş-yazmış adamsın Horatio, konuş onunla.
Horatio: Kimsin, nesin sen? Gecenin bu saatinde,
Mezardaki haşmetli Danimarka kralının
Güzelim savaş kılığına girip dolaşan?
Söyle, Tanrı aşkına, konuş diyorum sana!
Marcellus: Kızdırdık onu!
Barnardo: Uzaklaşıyor, bakın!
Horatio: Kaçma, gel buraya!
(Müzik ve efektler yavaş yavaş yok olur.)
Marcellus: Gitti gider.
Barnardo: Ne diyorsun bu işe Horatio?
Horatio: Tanrı inandırsın, iki gözüm çıksın ki
Kendi gözlerimle görmeseydim bunu eğer,
Dünyada inanmazdım.
Marcellus: Nasıl benziyor değil mi ölen krala?
Horatio: Senin sana benzediğin kadar!
Bu zırhlardı kuşandığı
Azgın Norveç kralıyla savaştığı zaman
Böyle çatıktı kaşları, bir öfkeli konuşmada
Baltasını çalarken taşlara
Olur şey değil!…
Barnardo: Bundan önce iki sefer, tam bu ölü saatte
Nöbetteyken önümüzden geçti böyle pür azamet.
Horatio: Nasıl yorumlamalı bunu bilemiyorum;
Marcellus: Benim aklım şuna yatıyor ilk ağızda:
Büyük belalar var gelecek, memleketin başına.
Horatio: Büyük belalar var gelecek, memleketin başına…
Düşüncenin gözünü dürten bir çöp bu
Roma’nın en parlak, en şanlı günlerinde,
Koca Sezar yıkılmazdan önce,
Mezarlar boşalmış, Roma sokaklarında
Kefenli hortlaklar kaynaşır, bağrışır olmuş.
Marcellus: Nedir bu sıkı-düzen, bu kuşkulu durum memlekette?
Geceler gecesi nöbet tutturmak millete?
Neden tunç toplar dökülüyor harıl harıl?
Neden bunca savaş gereçleri alıyoruz dışarıdan?
Neden gemi ustaları dur yok dinlen yok
Pazar yok bayram yok çalışıyorlar harıl harıl?
Ne için olabilir bu telaş bu kıyamet,
Bu geceyi gündüze katan çalışma?
İçinizde bilen varsa, söylesin.
Horatio: Ben söyleyeyim. Söylentiye dayanarak tabii…
Norveç Kralı Fortinbras, biliyorsunuz
Gururdan kıskançlıktan gözleri dönüp
Teke tek bir savaşa çağırmıştı
Demin bize görünen rahmetli kralı
Ve Hamlet’imiz öldürmüştü bu Fortinbras’ı.
Yapılan sözleşme gereğince de
Hamlet’e kalmıştı Fortinbras’ın varı yoğu.
Gelgelelim Fortinbras’ın oğlu,
Pervasız, azgın bir delikanlı,
Norveç’in sınır boylarından,
Bir sürü gözü pek haydut topluyor
Para pul ve yiyecek aşkına,
Amansız bir saldırıya hazırlıyor onları.
Babasının yitirdiği toprakları
Bir vurgunla almak istiyor elimizden.
Bence bu olacak baş nedeni
Girişilen hazırlıkların, tetikte durmaların.
Memleketi bunaltan telaşın kaynağı bu.
Barnardo: Bence de başka sebep olamaz.
İspatı da bu korkunç görüntü işte,
(Hayalet yeniden görünür.)
Horatio: Bakın geliyor yine.
Çiğneyip geçse de gidip konuşacağım onunla
Sesin varsa, kullanabiliyorsan sesini
Konuş benimle. Söyle!
Gerçekten varsa bir bela
Memleketimizin başında dolaşan,
Önleyebileceğimiz bir beladır belki.
(Hayalet kaybolur.)
Marcellus: Gitti.
Barnardo: Tam konuşacakken horoz öttü.
Horatio: Ve ürperdi sanki, bir suçlu gibi
Korktuğu bir çağrıyı duymuş gibi
Kaderin önünde yürür bu haberciler her zaman
Yerin, göğün birlikte açtığı
Felaket falları bunlar
Yurdumuza, yurttaşlarımıza !
Bırakalım artık nöbeti ve beni dinlerseniz,
Gidip genç Hamlet’e anlatalım
Bu gece gördüklerimizi olduğu gibi.
Ona sevgimiz de, ödevimiz de bunu gerektirir.
Marcellus: Çürümüş bir şeyler var Danimarka’da,
Hayaletler dolaşıyor üzerinde…
(Alçak sesle bir şölen müziği çalmaya başlar. Sahne arkasından küçük figürlerle, ellerinde maskelerle saray ahalisi girer. Horatio ve diğerleri çıkarlar.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
William Shakespeare'den Alıntılar
Random"Yaşam dediğin yürüyen bir gölge, Bir garip oyuncu; Bir hışım sahnede dolanıp boy gösteriyor; Sonra haber çıkmıyor zavallıdan. Yaşam bir masal; kaçığın birinin anlattığı. Şamata ve öfke dolu baştan başa; Hiçbir anlamı yok." -William Shakespeare