FlashbackRusya'da soğuk bir geceydi. Bir arabanın fren sesleri uyandırmıştı Max'i. Max oturma odasında uyuyordu. Yattığı yer, neredeyse kapının yanıydı. Bu ev, değiştirdikleri dördüncü evdi. Hydra denen bir grup serseriden kaçıyorlardı. Tahminlerince şuan dokuz yaşında olan kızları April'i istiyorlardı. April'in telepati gücü vardı. Bu bilgiyi nasıl Hydra'nın öğrendiklerini bilmiyorlardı, zaten pekte önemli değildi. Önemli olan biricik kızlarını korumaktı. Tabii birde karısı İsabel'i korumaktı.
Yavaşça holü geçip küçük odaya vardı Max. İlk önce İsabel'i gördü. Karısının yanına hızla ama sessizce gidip onu uyandırdı. İsabel soran gözlerle kocasına baktı, tanrı şahidi olsun ki bu adama deliler gibi aşıktı. Şuan bunları düşünmenin sırası değil dedi kendi kendine. Yavaşça ayağa kalkıp kocasının önüne dikildi. Birbirine sokulmuş yatan ikizleri baktı, sonra April'in burda olup olmadığını kontrol etmek istermiş gibi yanına baktı. Yavaşça gözlerini sevgili kocasına çevirdi. Kocası tek bir kelime söyledi. "Geldiler." bunu duyunca İsabel hemen ikizleri uyandırmaya gitti. O sırada Max odadan çıkmış, ihtiyaçları olabilecek eşyaları topluyordu. Ki bu gerçekten zor bir işti, çünkü heryer heryerdeydi.
Kimse evin etrafını sardıklarını görmedi, kimse ordan asla kaçamayacaklarını farketmedi.
Herkes işlerine son derece odaklanmıştı. Mia ve Scarlet giyiniyorlar, Max hala ihtiyaçları olan şeyleri bulmaya çalışıyor, İsabel ise April'e eğer onlar ölürse ne yapması gerektiğini anlatıyordu. İlk önce kız kardeşlerini yanına alacak, sonrasında evlerinin arkalarında bulunan ormanlığın içine koşacaktı. İki gün önce buldukları neredeyse görünmez olan ağaç evi bulacaktı. Sonrası yoktu. Plan dedikleri kaçıp saklanmaktı. Aslında İsabel olmasa bu plan olmayacak, Max'in dediği gibi herşey iyi olacakmış gibi davranıcaklardı. Uyandığından beri biliyordu İsabel bu gün herşey bitecekti, içine doğmuştu.
O sırada Max aradığı şeyleri bulmuş kızları bekliyordu. İkizler birbirinin eşi olan mavi örgü kazaklar giymiş meraklı gözlerle annelerine bakıyordu. Mia'nın annesine seslenmesi ile girdiği transtan çıktı İsabel.
Aslında ismi İsabel değildi. İsabella'ydı tabii birde takma ismi vardı "Lily". Küçük Mia'sının ismide buydu. Mia Lily Carter. İstemeden kafiyeli bir isim koymuştu. Mia onun kopyası gibiydi, saç hariç. Onun gibi yeşil mavi ve kahverengi karışımı gözleri vardı. Saçları kızıl karışımı kahverengiydi. Scarlet ise ismi gibi koyu kızıl saçlara sahipti ve mavi gözlere. April'in ise şaşılacak kadar sıradan bir görünüşü vardı, koyu kahverengi saçlar ve kahverengi gözler. Annesinin babasının onun sıradan göre görünüşü yüzünden kızkardeşleri kadar sevilmediğini düşünürdü April. Böyle düşündüğünü biliyordu ebeveyinleri. Oysaki bu işkenceye sadece onun güvenliği için katlanmışlardı. Max güvenli bir yere ulaştıklarında bu konuyu kızları ile konuşacaktı. Tabii güvenli bir yere ulaşırlarsa.
Bahçeye çıkmışlardı. Mia bir eliyle annesinin elini tutuyor, diğeriylede ikizinin elini tutuyordu. Niye sabahın köründe uyandırılmıştı bilmiyordu ama kesinlikle bildiği birşey vardı; işler yolunda gitmiyordu. Boşverdi Mia. Şuan önemli olan annesini takip etmek ve konuşmamaktı. Biraz önlerinde babası ve ablası gidiyordu. Ağzını açıp geri kapattı Mia. Nereye diye soracaktı. Son anda kendisine engel oldu. Annesi evden çıkmadan önce sakın konuşmayın demişti. İkizine baktı. Scarlet ağzını oynatarak "Korkuyorum" dedi. Elini sıktı kardeşinin, rahatlatmak istemişti. Son bir kez evine baktı Mia. Aslında ev demek yanlıştı, daha çok bir kulübeyi andırıyordu. Evleri ıssız bir yerdeyi. Günlüğü sadece 1000 Rus Rubblesiydi (yaklaşık 130 Lira). Bu evde diğerlerinden daha fazla yaşamışlardı. Diğer yerlerde en fazla iki hafta kalırken bu kulübede bir ay kalmışlardı. Belkide bu yüzden bulunmuşlardı, eğer başka bir yere taşınsalar belkide bulunmayacaklardı. Bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceklerdi.
Bahçenin öteki ucunda iki kişi gördü Mia. Biri diğerinden daha büyük duruyordu. Güneş, doğuyordu. Bilinmeyen ikili aydınlandı. Biri dokuz yaşlarında bir erkek çocuğuydu elinde bir silah tutuyordu, diğeri ise çoktan 40 yaşını geçmiş siyahi bir adamdı. Ama ilgisini çeken ne çocuğun elindeki silah ne de adamdı; ilgisini çeken çocuğun gözleriydi. Hiçbir duygu yoktu, sadece söylediklerini yapıyor gibi duruyordu. Robot gibi düşündü Mia. Evet, tam bir robot gibiydi. Adam sessizce birşeyler söyledi, çocuk silahla nişan aldı ve PAT.
Annesi olanları görmüş, Mia'nın önüne atlamıştı. O karmaşada Scarlet ikizinin elini bırakmıştı, Max ve April arkalarına dönmüştü. Ama Mia dışında hiç kimse olanları tam olarak görmedi. Mia'nın boyu annesinin göbeğine denk geliyordu; robot çocukta Mia'nın kafasına nişan almıştı. Bu yüzden İsabel ölmeden kıymetli birkaç saniyesi daha vardı. Ağzını açıp kapattı Mia, sanki kelimeler yetmiyormuş gibiydi. Söylicek birşey yoktu.
"Я тебя люблю…" (sizi seviyorum)
Kurşun, annesinin sözünü bitirmesine izin vermemişti. Kurşun, kafasını delip bembeyaz kara saplandı. İsabella'nın bedeni, birdaha nefes alamayacak bedeni, öne doğru devrildi; bembeyaz karları kızıla boyadı. Onlara yıllarca gelmişti ama sadece saniyeler içinde kanama durdu. April annesinin öldüğünü biliyordu ama karnındaki yaraya bastırmaya çalıştı. Biryandan annesine sesleniyordu. Scarlet geri geri gidip babasının elini tutmuştu. Max İsabel'e bakıyordu. Hala karısının öldüğünü idrak edememişti.
Bu oyunun sonuydu. Küçük oyunlarının sonu.
Max ne kızının elini tuttuğunu hissetti ne de erkek çocuğunun ona duygusuzca nişan aldığını. Mia'nın ise gözünün önünden annesinin muhteşem gözleri gitmiyordu. Suçluluk hissiyle cebelleşiyordu. Nihayet gittiğinde, bakışlarını ailesini parçalayan çocuğa değil, siyahi adama çevirmişti. İçten içe biliyordu bütün suç onundu. Gözlerine. Adamın gözlerindenki şey küçük kızı korkutmuştu. Gözlerinde keyif vardı. Adam bundan zevk alıyordu. Çocuk öldürmeye hazır bekliyordu, emirler gayet açık ve netti. Becremediğin işi yap ve kafadan vur. PAT. Max öne doğru düştü. Kurşun kafasında kalmıştı. Scarlet'in tam yanına düştü. Scarlet hemen babacığının yanına oturdu, ölme diye yalvarıyordu. April yere çökmüş kulaklarını kapatıyor, Mia hala adama bakıyordu. Adamda ona bakmaya başladı. Şaşırmış gibi gözüküyordu. Gözlerini ayırmadan birşeyler söyledi yine, çocuk ışık hızında belinden başka bir silah çıkardı, nişan aldı ve iki kere ateşledi. Önce kulaklarını hala kapatan April'i vurdu. Sorun çıkarmadan Scarlet'i vurdu. En son ayakta duran Mia'ya nişan aldı...
Daha sonrasında Scarlet olayın sadece genel hatlarını hatırlayacaktı. April hatırlamak istemiyecek, Mia ise sadece altı yaşında olmasına rağmen herşeyi hatırlayacaktı. Ve kabusları, durmadan peşinden koşacaktı.
---------------- ---------------- -------------
Hoşgeldiniz efendim hoşgeldiniz
Bu benim ilk kitabım, yanlışlarım olabilir.
O yüzden çok şeey etmeyin.
Bu bölümü neonperde ye ithaf ediyorum. Onun Stajer Günlükleri diye bir kitabı var, okursanız çooooooooooook sevinirim.
Ayrıca, kitabımı okuyan var mı?
Çok ciddi bir konuşmaydı ÜWPDMDLDJSLŞSKDMS
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mia Lily Carter
FanfictionMarvel Hayır, Peggy Carter ile akrabalıklığı yok. Küfür içerir. Bu kitapta mantık aramayın. Bölümleri elimden geldiğince çabuk yazmaya çalışıyorum ama naparsın ilham gelmiyince olmuyor. İstediğiniz gibi eliştirebilirsiniz. Yeter ki çok abartmayın.