I

151 33 38
                                    

Alexander, Tuna ve Sava nehirlerinin iki koldan kestiği verimli, şahsına münhasır küçük taştan evleri olan ve kışları kar kütlesinin yerden çok geç kalktığı rakımı yüksek bir köyde yaşıyordu. Köylerde yaşayan herkes gibi o da kış mevsimini daha çok seviyordu. Çünkü yazın çalıştığın kadar kışın rahat edersin. Kışın iş bir hayli azdır köylerde. Alexander'ın kışı sevmesi için bir sebebi daha vardı o da annesinin, odun ateşinin isinden dışı kararmış olan bakır bin tencerede pişirdiği tavşan yahnisiydi. Kar dağların eteklerinde tutmaya başladığında tavşan avı sezonu açılırdı. Kar yağdığında tavşanlar daha kolay avlanıyorlardı, geride bıraktıkları ayak izleri sayesinde. Bilseydiler ki yürüdükleri veya koştukları için av oluyorlar, uçmaya çalışmazlar mıydı?

Savic'in kış geldiğinde tek zevki avlanmak olduğundan bol bol av eti yedirmeye çalışırdı, Oğlu Alexander'a ve diğer aile üyelerine. Alexander'ın abisi Tasev'de çoğu zaman babasıyla ava çıkar eğer eli boş dönmezse ertesi iki gün yürüyüşü bile değişirdi. Hepi topu iki yaş vardı iki kardeşin aralarında. Tasev çok daha iri yapılı, kavgacı ve neşeli bir tipti. Fırsatını bulduğunda Alexander'a çatmayı ve onunla dalga geçmeyi kendine iş edinmişti. Alexander abisinin gözünde erkek olamayacak kadar kırılgan bir yapıya sahipti. Abisi ve babası ile birlikte ava gitmek istemez, yalnız kalmayı tercih eder, fazla konuşmaz, ona ihtiyaç olmadığı zamanlarda ise ayakaltında dolaşmazdı.

Çoğu zaman odasına çekilir, pencerenin kenarındaki yatağına oturup manzarayı izlemeyi severdi. Yine Alexander'ın odasına çekildiği günlerden biriydi. Pencereden çam ağaçlarının eğilen ve neredeyse yere değecek dallarını izliyordu. Beyaz örtü ne kadar da ağır geliyordu ağaçlara. Bu kış çok kar yağmıştı. Alexander bu kadar kar yağdığına ilk kez tanıklık ediyordu. Gözünü ovanın diğer ucunda etekleri sarp kayalık olan yüksek dağa çevirdi. Gözbebekleri büyüdü ve koşarak odadan çıktı.

"Zemun yanıyor"

AlexanderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin