II

109 30 32
                                    


Zemun Sırbistan'ın orta kesiminde Belgrad'a yakın bir kalenin adıydı. Ovanın en yüksek dağına kurulmuş bu eski kale kuş bakışı bölgeye hakim mevkide bulunuyordu. Alexander'ın göz bebeklerinin büyümesine sebep olan şey ise bu kalenin nasıl ve neden yandığı sorusundan daha çok, kaleye daha önceleri bir iki kez saldırı girişiminde bulunan Türklerin, kendinde ve etrafındaki insanlarda yarattığı korkuydu. Onlar ile daha önce hiç tanışmamış, neye benzediklerini görmemişti bile. Ama anlatılanlar yani duydukları onun ve çevresindekilerin, Türklerden korkması için yeterli bir sebep gibi geliyordu.

Alexander'ın sahanlığa çıkıp kalenin yandığını dillendirmesi, Önce annesinin ve daha sonra evde bulunan diğer aile üyelerinin korkularını kamçılamıştı. Savic oturduğu odun ateşinin başından kalktı. "Evden çıkmayın hemen döneceğim" diyerek paltosunu giydi ve dışarıya açılan kapının önünden hızlıca kayboldu. Alexander'ın annesi tahta zemine sahip bir evde değilmiş gibi evde bir o tarafa bir bu tarafa yürümeye başladı. O an tahtaların arasından çıkıp kulak tırmalayan gıcırtı, annesinin düşünceleri arasında kayboluyordu. Aexander ve Tasev ise sessizce oturup beklemeyi tercih ettiler. Savic gibi endişeli diğer köy sakinleri de köyde bulunan ve hem sahibi hem de tek çalışanı olan Şişko İvan'ın meyhanesinde toplandılar. İvan insan ilişkileri son derece iyi olan herkes tarafından sevilen ama bu sevgisini bir evlilik yoluyla taçlandırmayı başaramamış müzmin bir bekardı. Kırklı yaşlarının ortasında olmasına rağmen gücü kuvveti yerinde ve kendini hem içinde yaşayıp hem de para kazandığı meyhanesine adamıştı.

İvan'ın küçük meyhanesinde oturacak boş sandalye kalmamıştı. Zemun'un yandığı haberi köyde çabucak duyulmuş ve özellikle erkekler ne yapacaklarını nasıl hareket edeceklerini konuşmak için toplanmışlardı. Akıllarda ki ilk iki soruyu Savic dillendirdi.

"Köye ne zaman gelirler ve geldiklerinde ne yapacağız?"

Bir sessizlik oldu ve bu sessizliği bozan kişi köyün herkes tarafından sevilen meyhanecisi İvan oldu.

"Karşı koymayı aklınızdan bile geçirmeyin, onlar asker bizlerse sadece üç beş çiftçiyiz"

Bir uğultu yükseldi ve herkes bir anda konuşmaya başladı. Kimse kimseyi anlamayacaktı. Savic elini masaya vurdu.

" SUSUN, Bu şekilde hiçbir yere varamayız. "

AlexanderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin