Güneş gözlerimi yok ediyordu sanırım, gözlerimi açamıyordum. Hem benim odama güneş nasıl girmişti? Ben odamın perdesini hiçbir zaman açmazdım, ışığın girmesine izin vermezdim. Çünkü içimdeki acı, daha fazla büyürdü, sanki dirilmek isterdi.
Acı. Hiçbir zaman tarif edemedim bu duyguyu, hiçbir zaman anlatamadım kendime . Kelimeler diziliyor ama ağzımdan çıkmıyordu.
Zor bela kalktım yatağımdan, perdeme doğru yürüdüm. Kapatıp kapatmamak arasında kaldım. Her ne kadar kapatmak istesem de içimdeki ses engel olmak istiyordu.
"Bu zamana kadar kapattın da ne oldu? Acın dindi mi? Suçu kendinde aramak yerine hep başka şeylere atmaya çalıştın. Bırak, aç perdeni, savaşmaya çalış, dışarıya çık, meydan oku her şeye, gülümse. Daha yolun başındasın."
Omuz silktim iç sesime. Düşündüm kimi dinleyeceğimi. İnat etmeden iyice açtım perdemi. Peki bu kadar karamsar olmamın sebebi neydi? Bu kadar umutsuz olmamın sebebi neydi? Bir çukura düşmüştüm, çıkmak için hiçbir zaman çabalamamıştım. Neden? Halimden memnun muydum? Hayır. Bir üşengeçlik vardı üzerimde, bir umutsuzluk, inançsızlık vardı. Bir şeylerin düzeleceğine inancım kalmamıştı.
Yalnız mıydım? Dışarıdan bakıldığı zaman hayır. Ama insanın yalnız olması için illa etrafında hiç kimse olmaması mı gerekir? Bence hayır. İnsan yanında birileri varken bile yalnız hisseder.
Ne istiyorum diye soruyorum bazen. Bu sorunun cevabı benim için o kadar zor ki. Bir türlü yanıtını veremedim. Aslında sıradan olmak isterdim, herkes gibi demeyeceğim çünkü ruhunu göremediğim o kadar çok insan vardı ki, belki sıradan dediğim insanlar bile benim gibiydi.
Peki insan hep birilerine mi muhtaçtır? Bu durumdan, boşluktan ve acıdan kurtulması için bir varlığa mı ihtiyaç duyar? Tek başına başaramaz mı? Yanında biri olmak zorunda mıdır?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
acı
ChickLitGirdiğimiz boşluktan çıkmak için yanımızda biri olmak zorunda değil. Biz güçlüyüz, güçlü olmak zorundayız, savaşmak zorundayız. Biz kendimiz için savaşmazsak, kimse bizim için savaşmaz. Bu hikayede ciddi bir boşluk içinde olan bir genç kızımız var...