flores

4.9K 318 80
                                    

İnsanlık "Anne lütfen ölme." ile can çekişti. "Ben ölmek istemiyorum." ile öldü.

#EmineBulut



Montuma daha sıkı sarıldım ve kapıda beklemeye devam ettim. Onu daha fazla sinirlendirmemek için buluşmayı kabul etmiştim. Hayır deme seçeneğim de pek fazla yoktu sanki. Okulun merdivenlerinden indiğini gördüğümde titremeyi kestim. Sakin olmalıydım.

Hızlı adımlarla yanıma geldi. "Hadi bakalım." dedi ve okul kapısından çıktık. Muhtemelen yakınlardaki kafeye gidecektik. "Nereye gidiyoruz?" diye sorduğumda tahminimi doğruladı ve yürümeye devam etti.

Sonunda soğuk havadan kurtularak kafeye girdik. Küçük ama çok sevecen bir yerdi. Eğer bir arkadaş grubum olsaydı sürekli buraya gelmeyi isterdim. Yan yana dizilmiş masallardan birine oturduk ve başımdaki bordo beremi çıkardım. Saçlarımı düzelterek etrafı inceledim. Yaman'ın yüzüne bakamıyordum. Sıkıntıyla nefesini verdiğini duydum. "Kafeyi süzmen için gelmedik buraya, sinir etme beni." Ona doğru başımı çevirdim ve gözlerine baktım.

"Ne bilmek istiyorsun?"

"Her şeyi."

O sırada garson geldi ve isteklerimizi sordu. Yaman kahve söylerken ben de yeşil çay istemiştim.

"Sana anlatılabilecek her şeyi yazmadım mı?" diye sordum. "Hayır, ben şimdi aynı şeyler bile olsa tekrar duymak istiyorum." dedi kararlılıkla. Sıkıntıyla ofladım.

"Ben ne diyeceğimi bilmiyorum, sanırım titreyen ellerimi ve boğazımdaki düğümü daha fazla saklayamam. Ben sana yazarken sadece varlığımdan haberin olsun istemiştim ama şimdi benden haberin var. Bunun sonucuna ben hazırlamıştım kendimi ama şimdi çok daha farklı her şey. Tüm dünyanın yükü omzumdaymış gibi bir his, sevgimin artık bana fazla gelme hissi. Şuan ne kadar saçma sapan şeyler söylediğimi düşünüyorsun belki de ama ben başka sana nasıl anlatayım? Aşk anlatılmaz Yaman. Aşk, yaşanır. Bana aşkı yaşatmayacağını biliyorum, olsun. Ben sadece aşkı değil kendi hayatımı da yaşayamadım."

Gelen siparişlerimizle yutkundum. Gözlerini bir saniye olsun benden ayırmadı, bana çok değerli bir tablo gibi baktı.

"Keşke deneme yanılma yoluyla da olsa beni bulmasaydın. O zaman her şey daha kolay olurdu. Aramıza duvarlar örerdim, gülüşünü duvarlara çizerdim. Bu belki de benim için daha kolay olabilirdi. Başkaları için neler yaptığını biliyorum, ne kadar sevdiğini, ne kadar cesaret gösterdiğini. Neden bir başkası olamıyorum?"

Bir süre ondan cevap beklemek için yüzüne baktım. Kemikli çenesini sıkmıştı, gözleri parlamayı kesmişti, mimiksiz ve düz bir ifadeyle karşımda oturuyordu.

"Yaman biliyor musun, bir daha çiçek açmayacak olan bir bahçeyi usanmadan her gün suladım."

O an bir parçası düştü. Dudakları sadece hareket etti ama hiçbir şey söylemedi. Ağlayacağımı iliklerime kadar hissetsem de her seferinde 'şimdi değil Sidelya' diyerek gözyaşlarımı içime akıttım. "Bende öyle düşünmüştüm." dedim ve beremi elime alıp ayağa kalktım. Hiç arkama bile bakmadan kafeden çıktım ve bulduğum ilk kaldırıma çöktüm. İçim çıkana kadar ağladım.

Ağladım çünkü çaresizdim.

Ağladım çünkü ona her şeyi anlatmak istemiştim.

Ağladım yoktu, yokluğunun ağırlığı bir daha hiç olmayacağını söylüyordu.

Ağladım çünkü burada olması gerekiyordu ve burada yoktu.

Ağladım çünkü ona gitmek istedim.

O sırada omzuma dokunan elle kafamı kaldırıp arkama baktım. Daha bir şey dememe izin vermeden kollarını bana sardı.

"Eğer bana sevmeyi öğretirsen, çiçekleri beraber sulayacağız Sidelya. Söz veriyorum güzelim."

--

Yaman çok tatlısın annecim, keşke benim olsan.




alguien más | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin