Sonunda beni itti ve yere düştüm. Boynumdan tuttu ve duvara yapıştırdı. ”seni sürtük sen nasıl bana tokat atarsın söyle hadi.” İtmeye çalıştım ama çok güçlüydü.” O tokat sana az bile” bu söylediğimden sonra beni yere fırlattı ve karnıma tekmeler savurmaya başladı. Ben kendimi karanlığın kollarına bırakırken o da kapıyı çarpıp çıkmıştı.
3 SAAT SONRA
Gözlerimi açtığımda hala aynı yerde yatıyordum. Yüzüm gözüm kan içindeydi. Vücudumun çoğu yerinde morluklar vardı. Emekleyerek telefonumun yanına gittim. Hemen Harry’yi aradım.
“ efendim emily”
“ h-Harry ge-lir misin sana ihtiyacım var.”
“ ne oldu sen iyi misin?”
“ ne olur gel Harry”
“ tamam, bebeğim geliyorum”
Kendimi zorla da olsa koltuğa atmayı başardım. Ama oturmamla birlikte sırtımın sızlaması bir oldu. neden bana bunu yapıyordu. Zaten yapacağı en kötü şeyi yapıp bakireliğimi bozdu. Neden hala benimle uğraşıyor. Bunu yapmaya hakkı yok. Birkaç dakika sonra kapı çaldı. Harry gelmişti. Beni kucağına alıp koltuğa yatırdı. “ kim yaptı bunu sana “ çok sinirlenmişti. Onu hiç böyle görmemiştim.” Z-zayn “ dedim güçlükle. Boğazımı çok güçlü sıkmıştı ve ben konuşmakta zorlanıyordum. İlk yardım çantasının yerini sordu ben de tarif ettim. Bir süre sonra elinde ilk yardım setiyle yanıma oturdu. Nazikçe kanayan yerlerimi temizleyip morluklarıma krem sürdü. Bir yandan da küfür ediyordu. “ şimdi bekle sana çorba yapacağım tamam mı?” kafamı salladım. Dudağım ve kaşımda beni yere fırlatınca patlamıştı. Kısacası çok fena bir haldeyim. Harry… o hiç zayn’e benzemiyor. Onun aksine çok iyi kalpli biri. Sanırım ondan hoşlanmaya başladım.
Bir süre sonra harry elinde tepsiyle geldi. Bana yavaşça içirmeye başladı. Bu hayatımda yediğim en iyi çorbaydı.” Çok güzel olmuş harry. Ellerine sağlık.” Gülümsedi. Gamzeleri ortaya çıkmıştı. Çorbamı bitirince tepsiyi mutfağa götürüp yanıma tekrar oturdu. Bana bir şey söyleyecekmiş te söyleyemiyor gibiydi. “ söyle hadi harry “ dedim. Şaşırmıştı ama bozuntuya vermedi.” Şey emily ben senden hoşlanıyorum. Oh be söyledim sonunda” sevinmiştim. Hislerim karşılıksız değildi işte. Cevap vermek yerine dudaklarına yapıştım. İkimiz de nazikçe öpüyorduk. Geri çekildiğimizde birbirimize gülümsedik. Birbirimize sarılarak uykuya daldık sonra. En son duyduğum şey “ seni asla bırakmayacağım meleğim” olmuştu.
