ilk dersin başlamasına yalnızca birkaç dakika kalmışken juvia, hâlâ sınıfta olmayan gray’in sırasına baktı. “nerede kaldı bu çocuk?” diye geçirdi içinden.
dün gray’in yazdıklarına neden tepki verdiğini bilmiyordu, her şey birden olmuştu. konuşmadan çıktığında gray’in gönderdiği mesajları gelen bildirimlerden okumuş ama cevap vermemişti. söylediği şeyin şaka olması onu biraz rahatlatsa da diğer mesajlar mahçup hissettirmişti.
gray’in onu sevdiğini biliyordu, her fırsatta bunu dile getiriyordu çünkü. ama her seferinde reddediyordu. reddetmek zorunda hissediyordu.
gray ile en fazla arkadaş olması gerektiğini düşünüyor ve bu yüzden onu reddediyordu.
lyon olayından sonra geçirdikleri her günün sonunda gray’e daha da kapılsa da kendini onunla yalnızca arkadaş olma konusunda ikna etmeyi başarıyordu. ertesi gün onu yine reddediyordu.
ama bu durum gray’i çok hırpalamış olmalıydı ki juvia bunu gray’in mesajlarından ve bugün okula geç kalmasından anlayabiliyordu.
gelmemesi değil, geç kalmasıydı. çünkü şu sıralar juvia ile fazlasıyla okuldan kaçmıştı ve devamsızlık problemi yaşıyordu.
juvia, bunu hatırladığı için sevinçle gülümseyerek gözlerini sınıf kapısına dikti ve gray’in gelmesini bekledi. çok geçmeden mavi ayıcıklı depresyon battaniyesiyle bitik bir şekilde sınıfa girdi. juvia, kıkırdayıp onun yanına gitmeye yeltendiği sırada sınıfa giren diğer kişi matematik öğrenmeni olmuş ve bu da onu engellemişti.
tüm sınıf öğretmeni selamladıktan sonra herkes yerine geçti ve ders başladı. dersin başında juvia gray’e bakıp onu neşelendirmek için şirinlikler yapsa da beklediği ilgiyi bulamayınca sıkıcı olan dersi dinlemeye başladı.
ders bittikten sonra çalan zil ile birlikte juvia hızla en arkadaki gray ve loke’nin sırasına gitti. juvia’nın göz kırpmasıyla loke, oturduğu yerden kalkıp gray’in uyanmasını sağlayacak yüksek sesle konuştu.
“haha! selam, juvia! ben kalkayım da sevgilinle biraz ilgilen! haha, tüm ders bu bebeklik battaniyesine sarılarak ağladı! ahmak çocuk!”
“depresyon battaniyesi bu, bebeklik değil!” gray, yeni uyandığından dolayı boğuk olan sesi ile loke’ye çıkıştıktan sonra kısa bir süre juvia’ya bakıp bakışlarını duvara çevirerek devam etti. “yanıma gel sen de.”
juvia kıkırdayarak söyleneni yaptı ve gray’in yanına oturdu. “bununla şirin ve kusmuklu bebeklik fotoğrafların olduğuna eminim!” dedi battaniyeyi işaret ederek, sevimli kıkırtısını hâlâ sürdürüyordu.
“tanrım, hayır! yani belki olabilir... her neyse.” sebepsizce kızaran suratını battaniyeye sarılarak gizlemeye çalıştı.
“pekâlâ, sen ne dersen öyle olsun! zaten bunu konuşmaya gelmedim.” göz ucuyla karşısındaki çocuğu onu dinliyor mu diye kontrol ettikten sonra konuşmaya devam etti. “ben senden özür dilemek istiyorum, gray. yani dün yazdıklarını gördüm ve öyle düşünmene sebep olduğum için gerçekten üzgünüm. lütfen, özrümü kabul et ve birlikte zaman geçirmeye devam edelim. çünkü sana gerçekten alıştım!”
“ama arkadaş olarak.” diye sessizce mırıldandı gray.
juvia gururla gülümseyerek “dediğini duydum!” dedi ve konuşmasına daha şirin bir tonla devam etti.
“o konuda biraz düşündüm ve... bir saniye, duyuyor musun? zil çalıyor. haha, zaten söyleyeceğim şeyi de unuttum! en iyisi ben yerime geçeyim.” juvia, gray’in anlam veremediği şekilde gülerek ayağa kalktı. “ne kadar aptalım! bir sonraki teneffüs konuşuruz, tamam mı? bye!”
gray hızlıca yerine geçen juvia’nın arkasından yalnızca göz devirmekle yetindi.
günün geri kalanında juvia gray ile değil, kız arkadaşlarıyla takılmış; gray de onu rahatsız etmek istemediği için yanına gitmemişti ve gün boyu konuşmamışlardı.
gray, okul çıkışı fazla oyalanmadan evine gitmiş ve çalışma masasına geçip önündeki kağıda baştan savma yazısıyla bir şeyler yazmaya başlamıştı.
güzel juvia’cığımın unuttuğu cümle
1. arkadaş kalmak en iyisi olur. seni o şekilde seviyorum çünkü, kardeşim gibi yani.
2. şu beneficial friends olma fikri gayet mantıklı geliyor. hem ikimizin de işine gelir. sen ne dersin, tatlım?
3. bu şekilde devam edemiyoruz, arkadaşlığımızı da bitirelim ve sonsuza kadar görüşmeyelim.
4. senin sevgilin olmayı kabul ediyorum! ilk başta hislerimden emin değildim ama sonunda beni kendine aşık etmeyi başardın!
5. galiba erkeklerden hoşlanmıyorum. yani baksana, senin gibi aşırı çekici birinden bile etkilenmedim.
bıkkınca kalemi masanın üzerine bırakıp ellerini kenetledi ve gözlerini kapattı. “lütfen! sen konuyu biliyorsun. istediğim cevabı da! lütfen, lütfen, lütfen...”
“gray, bebeğim! yine kendi kendine konuşuyorsun!”
annesinin alt kattan gelen sesiyle irkilerek gözlerini açtı ve önündeki listeye boş boş bakarak saçlarını karıştırdı. aniden masadaki telefonundan gelen parlama dikkatini o tarafa çekmişti. telefonu eline aldı ve gelen bildirime baktı: juvia’dan yeni bir mesaj!
“teşekkür ederim!”
“gray!” annesi yine alt kattan bağırmıştı.
“dikkat edeceğim, anneciğim!” yüzündeki devasa gülümseme ile juvia’dan gelen mesajları açarken annesine cevap verdi.
juvia:
hey gray
umm
bugün yanına gelecektim
ama kızlar izin vermedi
hiç konuşamadık
yarın da tatil
yani okul olmayacak
ah aptal ben
bunu biliyorsun zaten
hahah sanırım aptallık
senden bulaştı
wow baksana
konu ne kadar dağıldı
değil mi haha neyse!!
bir yerde buluşalım mı diyecektim
sana bir sürprizim var da
ipucu: bu gerçek bir randevu olacak
;) anladın sen
yarın öğlen
okulun karşısındaki parkta‘inanmıyorum, bu mümkün mü gerçekten?!” gray, annesinin uyarıları üzerine bu kez içinden geçirmişti. şaşkınlıkla kalemi tekrar eline aldı ve listeye bir ekleme yaptı.
6. seni bir arkadaşımla tanıştıracağım, tam sana göre bir kız! arkadaşın juvia’ya güvenmelisin!
💌
naber askolar
uzun bolum sasirtti mi;))
ve guzel mi :(
