ten

137 14 12
                                    

gray annesinin ısrarları üzerine öğlene yakın bir saatte uyanmayı başarmıştı. zorlukla gözlerini açarken istemsizce odasını toplayan annesini dinliyordu.

“tatlım, odan berbat hâlde! burada nasıl yaşıyorsun böyle? bu arada uzun zamandır bu kadar geç kalkmamıştın. iyisin, değil mi? bir sorun varsa anneciğine anlat lütfen, hayatım.” annesi konuşurken birden gray’in başında belirmiş ve onun saçlarını okşamıştı. bu küçüklüğünden beri gray’i rahatlatmak için kullandığı yöntemdi ve her zaman işe yarardı.

“hayır, anne. ben gayet iyiyim. bir sorunum yok. yalnızca dün biraz yorulduğum için normalden daha fazla uyumak istedim, hepsi bu.” yattığı yerde biraz doğrulup annesine sarıldı ve ona kocaman bir öpücük verdi. “bugün dışarı çıkacağım, gerçek anlamda bir ‘randevu’ olacakmış. öyle söylendi yani.”

annesi muzip ifadesiyle oğluna döndü. “hoşlandığın kızla mı? hani adı juvia olan. tatlım, eğer odanı toplarken fotoğraflarını bulduğum kız o ise kesinlikle birbirinizle çok yakışırsınız. sevimli görünüyordu.”

“hem evet hem hayır, anneciğim. şimdi hazırlanmam gerekiyor yoksa geç kalırım. bir dakika, sen de fark ettin mi? alt kattan yanık kokusu geliyor. kontrol etmelisin! hadi!”

gray ise annesinin söylediklerinden dolayı utanmış ve kızarmıştı. annesi bu hâlini fark etmeden onu arkasından itekleyerek kibarca odasından kovdu.

odasındaki lavaboda rutin işlerini hallettikten sonra dolabından giymek için rastgele birkaç parça seçti. aslında fazla hazırlanmak istemiyordu şu randevu olayından dolayı. hâlâ neden ondan hoşlanıyor olmasına rağmen juvia’nın onu başkasına ayarlamaya çalıştığını anlamlandırmaya çalışıyordu.

giyindikten sonra aksesuar ve saçlarını halletti. odadan çıkmadan telefonunu, cüzdanını ve anahtarlarını yanına aldı. ardından alt kattaki annesinin yanına gitti. ona tekrar bir öpücük verdikten sonra kahvaltı masasını pas geçerek meyvelerin arasından bir elma aldı. elindeki elmayı olabildiğince hızlı yemeye çalışırken bir yandan da konuşuyordu.

“anneciğim, geç kalıyorum. o yüzden bu seferlik böyle, affet! hoşça kal! seni seviyorum.” son kez annesini öptükten sonra el sallayarak kapıya doğru ilerledi.

“bebeğim, alıştım artık. şirin sevgilin yüzünden haftalardır ekiliyorum.” oğluna şakayla karışık söylendikten sonra gülümseyen ifadesiyle konuşmaya devam etti. “şaka yapıyorum, tatlım! hahah, siz ikinize iyi eğlenceler. bir gün onu akşam yemeğine çağırmayı unutma!”

gray, annesini gülümseyerek onayladıktan sonra evden çıktı ve kapıyı kapatır kapatmaz üzgün ifadesini tekrar takındı. juvia’nın söylediği yere doğru yavaş yavaş ve çevreye bakınarak ilerledi.

bahsedilen buluşma yerine geldiğinde gray onu fark etmişti. juvia da gözleri ile etrafta gray’i arıyordu. o sırada parktaki rüzgâr mavi bukleli saçlarını ve beyaz elbisesini hafifçe dalgalandırıyor, şapkasını ise uçurmaya çalışıyordu ve sonunda başarılı olmuştu.

rüzgârda yavaşça gray’in olduğu tarafa doğru savrulan şapka juvia’nın gray’i bulmasına yardım etmiş oldu. juvia, hızlıca gray’in yanına gitti ve yerdeki şapkayı çantasına tıkıştırırken saçma bir neşeyle konuştu.

pretty u! gruviaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin