Arabada ki tek ses çalan şarkıydı. O kadar baymıştı ki artık kanalı değiştirmiştim en sonunda. Ben değiştirince Mark bana baktı ve eski kanalı tekrar açtı.
Rose : Ne yapıyorsun ya?
Mark : Dinliyordum ben o şarkıyı.
Rose : İki saattir aynı şeyi dinliyoruz zaten!
Mark : Seviyorum ben ya...
Bir o bir ben sürekli kanalı değiştiriyorduk. En sonunda kanal reklam verdiğinde durmuştuk.
Mark : Al işte! Bitti şarkı.
Rose : Hıh.
Kafamı çevirip camdan dışarı bakmıştım. Mark ise yanağımdan sıkarak tekrar ona bakmamı sağladı.
Mark : Aç hadi aç. İstediğini aç.
Rose : İstediğim her şey olur mu?
Sakince kafasını salladıktan sonra aniden telaşla konuştu.
Mark : Rose yo yoo yook!!! Yapma...
Bu haline kıkır kıkır gülüyordum. Küçük bebek sever gibi yanağından tuttum.
Rose : Seni yeriiim.
Birden gelen öksürme sesiyle arkama döndüm. Yol da ilerlerken Jungkook ve Rana'nın arkamız da oturduğunu nedensizce unutmuştum. Yokluğuna o kadar alışmıştım ki bu sessizlikte aklımdan çıkıvermişti.
Rose : Pardon... Arkada olduğunuzu unutmuşum bir an.
Az önce ki rahatlığım yerini yine gerginliğe bırakmıştı. Birden Jungkook soru sormaya başladı.
Jungkook : Ne kadar süredir birliktesiniz?
Ben cevap veremeden Mark atladı.
Mark : 3 yıldır.
Jungkook kaşlarını kaldırıp bana baktı.
Jungkook : Bana senden hiç bahsetmemişti.
Mark: Bana da senden hiç bahsetmemişti. Senin gibi bir arkadaşı olduğunu bile bilmiyordum.
Dedikten sonra sinsi bir gülüş attı Mark. Dediği şey tamamen yalandı. Her gün belki de Jungkook konusu açılmıştı ikimiz arasında.
Jungkook: Ya demek öyle... Aslında biz oldukça yakındık Rose ile.
Mark arabanın dikiz aynasından Jungkook'a bakarak karşılık verdi.
Mark: Yakın?
Salak mı ne? Hem iletişimini kesen o ? Bu ne sorgu sual? Sinirlenmiştim durduk yere. Ama Mark'ın tavırları da içten içte gülme isteği uyandırıyordu bende.
Rose : Çünkü seninle iletişim kuramıyordum. Neyse şu ileri de indirsek sizi sorun olmaz her halde. Tam caddenin başlangıcı.
Jungkook : Sorun yok. Hatta burada da inebiliriz.
Mark : Emin misin?
Jungkook : Evet dostum. Teşekkür ederim.
Mark : Her zaman.
Jungkook başını sağ ol anlamında sallayıp arabadan indi ve elini uzattı.
Jungkook : Gel bebeğim.
Sinirim iyice tavana sıçrıyordu. Gözüme sokar gibi... Nereden geldiyseniz oraya gidin diyesim geldi...
Jungkook ve Rana'yı bıraktıktan sonra içimden bir şey yapmak gelmiyordu. Tek istediğim eve gidip uyumaktı.