strange addiction -Türkçe Çeviri-

1- Just a druggie

(Lisa'nın bakış açısından)

Zil çaldıktan sonra Lisa yemekhaneye doğru yürüyordu. Bu zil, ona ve diğer tüm öğrencilere her zamanki gibi çok sıkıcı bir sabaha ara vermelerini sağlıyordu.

Ve ona, lisede üçüncü sınıf olarak geçirdiği yıl gibi bu yılda git gide daha da fazla sıkıcı geliyordu.

Her gün aynı şeyi yapmıştı. Günlük aktiviteler için katı kurallar koymuştu. Aslında onu tam olarak rahatsız etmemişti. Sadece bazı zamanlar, günlerini neşelendirecek bir şeyler istiyordu.

Ama çoktan yılın yarısı geçmişti ve Lisa emindi ki tatilden önce okulun son günlerine yaklaşırken onları heyecanlandıracak bir şey olacaktı.

Söz etmeyi unuttum, arkadaşları her zaman onu neşelendirdi.

Yemekhaneye doğru köşeyi döndü ve Jisoo ile Jennie masadan ona el salladılar. Diğer masalarda oturmayı tercih etmedi ve onların karşısına oturdu, gülümsedi.

"Bugün derslerin nasıldı?" Jisoo sordu.

"İyi. Bugün her şeyi bitirdim o yüzden bu gece ödev yok. En azından şimdilik."

"Harika!"

"Zeki olduğun için çok şanslısın." Jennie somurttu.

"Oh sen de çok zekisin Jennie." Lisa gülümsedi.

"Mhm, kesinlikle. 1.6* nasıl oldu peki? Kesinlikle mükemmel!"

Lisa ve Jisoo birlikte kahkaha attılar. Tabii ki Jennie şaka yapıyordu. Onun notları o kadar da kötü değildi.

"Voah, biraz daha kötü görünebileceğini tahmin etmemiştim." Jennie birden Lisa'nın arkasına bakarak söyledi.

"Evet, şimdi teni daha da beyaz." Jisoo Jennie'nin söylediğine katıldı.

Lisa, kim hakkında konuştuklarını görmek için arkasını döndü. Bir esmer kız yürüyordu ve tek başına yemekhanedeki en uzak yere oturdu. O masa her gün boş kalırdı, onun dışında oturan olmazdı.

"Merak ediyorum, bugün nasıl acaba o?" Jisoo bağırarak sordu.

"İyi değildir eminim ki." Lisa iç çekti.

"Biraz boktan olmalı. Fazla ayrı kaldı." Jennie kıza doğru el kol hareketi yaptı.

Masada herkes ona bakıyordu. Tamamen kendinden geçmişti. Bir dakika sonra falan kapşonunu yüzüne doğru çekti. Kafasını kollarına dayadı.

"Yıllar oldu. Hala nasıl ölmedi?"

"Böyle konuşmamalıyız Jennie. Ya gerçekten ölürse." Jisoo Jennie'y doğru dönerek söyledi.

"Umarım, ölmez." Lisa kaşlarını çattı.

"Neden?" Jennie ona döndü. "Onu tanımıyoruz."

"Yine de empati kur. Eminim ki eğlence için uyuşturucu almıyordur."

"Kim bilir? Belki yapıyordur?" Jisoo omuzlardan arkaya doğru kıza gözlüklerinin üzerinden bakarken söyledi.

"Yapmadığından eminim." Lisa arkadaşlarına bakarken söyledi.

"Nasıl?" İkisi birden sordu.

"Tahminimce... Öyle bir hissim var."

O hislerim var dediğinde yalan söylemiyordu. Kişisel olarak Chaeyoung'u tanımıyordu ancak onunla aynı okula başlayalı yıllar geçmişti, sadece onun yanlış anlaşıldığını düşünüyordu.

Chaeyoung yalnızdı ve onu destekleyecek hiç kimsesi yoktu. Lisa ona acıyordu.

 

"Duygularına güvenmemelisin Manoban. " Jennie somurttu. "Gerçekler bu. Gerçeklere inanmalısın ve gerçek burada, Park Chaeyoung bir uyuşturucu bağımlısı."