Everybody and nobody🐾

7.8K 284 239
                                    


Bana tahsis edilmiş, Bay Jeon'un gönderdiği, Mercedes'ten inip beyaz saatimden saati kontrol ettim. Tam istediğim gibi kırk -kırk beş dakika arası gecikmiştim. Hemen içeriye adımlayıp etrafa bakınmaya başlamıştım. Bana doğru gelen adama nazikçe gülümseyip en köşedeki boş bistro tarzı masaya ilerledim. Yanıma yaklaşıp elini uzattığında sıktım ve ardından kısaca tüm masalara göz gezdirdim. Bay Jeon bana tüm siniriyle bakıyordu. Gözler yalan söylemezdi değil mi?

"Jane'in böylesine yakışıklı birisiyle beni tanıştırıcağını düşünmezdim. Gerçi Bay Jeon'u kıskanabilecek kadar güzelsin onun için. Boynumu inceledi. "Gerçi sanırım sevgilin var burada mı? Umarım buradadır Jane de daha fazla sana sinsi bakışlarını atmaz. Başıyla onu gösterdiğinde pür dikkat bizi izlediğini gördüm.

Gülümsememi silmeden başımı hafifçe eğdim. Ve Jane Hanım ile göz temasımı kestim. "Ahh. Jane Hanıma sevgilim diyebileceğim birisi var derseniz çok memnun olurum benden haz almadığının farkındayım."

Başını onaylar anlamda salladı. "Tanrım gerçekten çok mu belli ediyor? Ve senden kurtulmak mı öyle bir şeyler zırvaladı. Yapabileceğim bir şey yok arkadaş atsan atılmaz satsan satılmaz. Gerçi Bay Jeon biraz benden uzaklaştıracak bunun için ona minnettarım sanırım. Bay Jeon ile çok yakınsın galiba. Neyse siktir et. Küçük birisine benziyorsun abin olarak soracağım bir içkiye ne dersin?"

Çok hızlı konuşuyordu. Gerektiğinden hızlı ve çok. Başımı olumlu anlamda sallayıp bir dakika işaretiyle masadan ayrıldım. Tuvalete ilerlerken takip edildiğimi hissetmiyordum. Emindim. Kapıyı kapatmak isterken içeri giren bir çift pahalı rugan ayakkabıyla gözyaşlarımı tuttum.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun?!" Beni duvarla arasına sıkıştırırken gözlerimi sıkıca kapattım. Boğazıma sardığı elleri sıkı değildi. Hatta her an düşecek gibiydi.

"Bay Jeon yapmayın." Sesim isteğimdende acizdi. Gözyaşlarım yanaklarımdan ipe sarılı misali tek şerit iniyordu.

"Ucuz. Ucuz numaralar. Bıraktığım an başkalarının - gerçekten bu kadar mıydın? Seni ordan alırken masum sanmıştım."

"Bay Jeon bana bunu diyemezsiniz. Karınız-"

"O benim hiçbir şeyim değil. Anladın mı hiçbir şeyim! Senden tiksiniyorum." Yüzüme karşı bağırıyordu.

"Bay Jeon-" ağzıma elini yapıştırdı. Ardından elinden kurtulup bağırmaya başladım.

"Hep böyle mi olacaksınız?! Beni dinlemeden parçalayacak mısınız?! Sorgusuz sualsiz beni ittirecek misiniz?! Geçmişim istediğim gibi geçmedi Bay Jeon. Fakat ben geleceğimi koruyacağım. Bu geleceğimde sizde olacaksınız! Sizi kaybetmeyeceğim! SİZE KATLANACAĞIM VE SİZDE KENDİNİZE KATLANIN!"

Gözlerini kısa süre kapattı. Fısıltıyla konuşsada duyabiliyordum. "Katlanamadı. Kimse katlanamadı. Sende katlanamayacaksın Taehyung. Sende siktir olup gideceksin. Seninde seninde- AHH SİKİYİM!"

Elini saçlarına geçirip çekiştirmeye başlamış ardından kapıyı çarpıp çıkmıştı. Lavabodan yüzüme soğuk su çarpıp bende çıkmıştım. Huzurla hazırlanmış ortam gitmiş yerine telaşlı bir gelin ve merakta misafirler bırakmıştı. Alttan çalan hoş müzik kapanmış Jane Hanım'ın ailesinin küçük bağırış ve soruları yer yerse ağlama sesleri geliyordu. Gitmişti. İsteğime ulaşmıştım. Peki neden huzursuzdum? Neden uzaktan görmeye başladığım ateş gittikçe bana yaklaşıyordu? Burnuma yanan odunun kokusu gelecek kadar yakınındaydım. Tenimin hafif hafif yanışı yüz buruşturucu bir koku bırakıyordu. Arabaya binip eve ilerledim. Gideceğim başka bir yer yoktu. Tek gideceğim yer yine onun yanındaydı. Kaybolsamda beni bulacak kişide oydu. Benim bilmediğim tek şey ise beni kaybedeninde o olduğuydu. Ya da bildiğim tek şeydi.

Arabanın içerisinde form değiştirip ufacık bir kedi oldum. Gidene kadar böyle kalmam iyiydi. Evde Bay Jeon'u görürsem kedi olarak görmek istemiyordum.

Yol boyu ve sanırım bir saati geçkindi ya da on dakikadan da kısaydı bilemiyorum Jeon Jungkook zaman kavramımı köreltmişti.

~

Şoförün 'geldik' sesiyle irkilip form değiştirdim ve arabadan indim. Evin başımdan hissedilen ağır alkol kokusu kısa sürede her yeri ele geçirmişti. Adımlarım her ne kadar geri gitmek için beni zorlasada kapıya kadar ulaştım ve kapıyı tıklattım. Bay Jeon sinirle kapıyı araladığında şaşkınca ona bakıyordum. Kolumdan tutup beni içeri soktu ve kapıya sertçe dayadı. Can acım yine gözlerimi doldurtmuştu.

"Neden bana dayanıyorsun?! Bunu neden yapıyorsun?! Sana her zarar verdiğimde neden geri geliyorsun?! Sana zarar verdiğimde neden kaçıp gitmiyorsun?!"

"ZORUNDAYIM! Siz her canımı yaktığınızda ağlaya ağlaya size geri gelmek zorundayım!" Onun sesine kıyasla daha fazla çıkan sesimle bana kendini dahada bastırdı.

"Neden?!"

"ÇÜNKÜ SİZE AŞIK OLDUM! SİZ İSTESENİZDE İSTEMESENİZDE BU OLDU."

İtirafımda kollarını biraz aşağı indirdi. Şaşkınca yüzüme bakıyordu. Bunu demek istememiştim. Bu olmamalıydı. Ben ona aşık değildim. Belki minnet. Beni o cehennemden kurtardığı için minnet duyabilirdim. Aşk bu kesinlikle değildi. Cümlelerim ona dokunmuş olacak ki bir süre durdu. Bundan güç mü aldım yoksa sadece söylemek mi istedim bilmiyorum fakat dilimin kemiği yoktu ve devam ettim."Ve eğer bir gün sizin yaptıklarınızdan sonra canım yanmazsa. O zaman kaçacağım Bay Jeon. Canım yanmadığında sizden kaçacağım."

Zaten gevşettiği elinden rahatça kurtulup yukarıya odama çıktım. Kapıyı kapatır kapatmaz kedi formuna dönmüştüm çok yorulmuştum. İnsan formunda kısa sürede çok yorulmuştum. Ve sanırım yormuştumda.

~

Saat kaç bilinmez. Yatağımın yanında bir çökme hissettiğimde kedi gözlerimi araladım. Ardından konuşmak için insan formuna geri döndüm.

"Bay Jeon?"

Sigarasından uzun bir nefes çekti. "Sende siktir olup gideceksin Taehyung. Sende onun gibi siktir olup gideceksin. Seninle de dağılacağım. Sende benim katilim olacaksın."

"Bay Jeon-" sesimi kesen şey yanıma yatışı olmuştu. "Ben bir daha dağılmak istemiyorum Taehyung. Benden uzak durmalısın."

Başımı hızla sağa sola salladım. "Ya siz ya da ben dağılacağız Bay Jeon. Ya da çoktan dağıldık."

Hafifçe gülümsedi. "Çok benziyorsunuz. Aynı bilinmezliktesiniz. Aynı bakışlardasınız."

Başımı hafifçe eğdim. "Kiminle benziyoruz Bay Jeon? Kim sizi bu bilinmezliğe sevdalandıran?"

Sırtımı göğsüne getirecek şekilde döndürdü beni. "Herkes Taehyung. Bir zamanlar kimseyken şimdilerde herkes."

Gülümseyip ona iyice sokuldum. "Sadece bilinmezliği sevdirmemiş, sizi bilinmezliğe sürüklemiş."

Beni kolları arasında alırken camdan içeri giren hafif soğukla gülümsedim. Gülümsedim ve gözlerimi kapattım.

"Park Jimin beni ittiğin bilinmezlikten kurtulabilecek miyim?"

Ardından nefesleri düzenlendi. Sanırım uyumuştu. Uyumak güzeldi, uyumak iyileştirirdi değil mi?

~~

Kısa ve etkili bir bölüm oldu sanırım. Birkaç bölüm daha sürünsünler bakalım sizi seviyorum bol bol yorum ve beğeni atın. Bi de bi şey sorcam ben niye mesajlara cevap veremiyorum neden ben yani nasıl düzelir bilen var mı amk?

Pet Play (VKOOK) "askıda"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin