Koşarak merdivenlerden iniyordum ki karşımdaki odadan gelen kardeşimin çığlığıyla kafamı kaldırıp olduğum yerde donakaldım. Çünkü benim güzümde o pamuğumdu ve değer verdiğim insanlara zarar vermek hiçbir zaman öyle kolay olmamıştır. Kafamdaki tilkiler dönüp dururken annemin onun yanına gittiğini gördüm,annemin gitmesi beni rahatlatırken hiçbir şey düşünmeden aşağı indim. Kahvaltımı yapmak için can atmadığım bir gün daha, çantamı kaptığım gibi dışarı çıktım. Hava, sıradan bir yaz günü oduğunu belli edercesine sıcak ve bunaltıcıydı.Okula doğru küçük bir yürüyüş yapmak bana iyi gelecekti belki de ama son anda vazgeçtiğim kahvaltıyı düşününce pişman olmuştum. Müzik dinlerken yaptığım yürüyüşleri seviyordum, ne olursa olsun beni rahatlatma gücü vardı ve ben buna minnettardım; diğer türlü her zaman yaptığım gibi kum torbalarına sığınacaktım. Okula vardıktan sonra salona bi uğramam gerektiğini aklıma not almıştım bile.
Gözlerimi açmaya çalıştım ama bir önceki denememde olduğu gibi başarısız olmuştum ve ben de son bir çabayla tekrar uğraştım. İlk başta karanlık görsem de yavaş yavaş güneş ışığı irisimden sarı noktaya doğru giderek görüşümü keskinleştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİN MUMYASI
Non-Fiction'Beni sevdiğini söyleyebilir misin?' dedim; yüzüme baktı,baktı,baktı... Yaptığı tek şey, önünde durup gözlerinin içine bakan kızı öpmek oldu. Yalnız önemli bir fark vardı ki ben önünde değildim.