Yıl 2565
Maeris, Tsuki ve Aka, önlerindeki devasa sınır kapısına doğru ilerlerken kendilerince kara kara düşünüyorlardı.
"Biz neden saklandığımız yerden çıkıp buraya geldik ki, ne güzel gül gibi geçinip gidiyorduk." diye sessizliği bozar Maeris.
"Suyumuzun bittiğini hatırlatırım" diyerek Maeris'e cevap verdi Tsuki, ardından gülümsedi.
"Yahu onu bunu bırakın da, burası neresi böyle? Çok büyük bir yere benziyor..." duvara bakarken konuştu Aka.
Sınır kapısının tam önünde durduklarında içeriye doğru göz gezdirme şansları oldu. Tam ortada büyük bir bina vardı ve kenarlarda adlandıramadıkları nesneler vardı.
"Eeeeh, bunlar da ne böyle?" diyerek iki yandaki cisimler baktı Tsuki. İkisinin de uçlarında yuvarlak bir boru benzeri siyah bir nesne vardı.
"Hiç bilmiyorum fakat, tehlikeli gibi gözüküyorlar..." diyerek bir adım geriye gitti Maeris. Gerçekten de, tehlikeli gözüküyorlardı.
"Korkanın hayatı olamaz derler" diye atıldı Aka, binaya doğru ilerlemeye başladı. İki nesne de kafalarını hareket ettirip Aka'ya baktı fakat 2 saniye sonra kafalarını tekrardan sınır kapısının önüne doğru çevirdi.
"Eee zararsız bunlar." diyerek ilerlemeye başladı Maeris, Tsuki de takip etti. Binaya girdiklerinde etrafı süzdüler. Burası bir tren istasyonuydu fakat oldukça eskimişti. Bir yabancı onlara doğru yaklaştı.
"Kimsiniz?" diye sordu yabancı.
"Ben Tsuki, bunlar da arkadaşlarım Maeris ve Aka." diyerek ikisini gösterdi Tsuki.
"Oh, soyadlarınızı alabilir miyim?"
"Ben Athanius." dedi Aka.
"Nerelisin Aka?" diye atıldı yabancı.
"Um? Şey, bilmiyorum..."
"Imm pekala, sizler?" diyerek kafasını Yun ve Tsuki'ye çevirdi yabancı.
"Ben Delphi" diye cevap verdi Yun.
"Ben Kunaen" dedi Tsuki.
"Pekala, Sovardia Milletler Topluluğu'na hoş geldiniz. Birazdan sizleri kültür başkenti Merlaone Bölgesi'ne götürecek olan 2 No'lu Express Of Sovardia treni gelecek. "
"Tren nedir tam olarak?" diye merakla sordu Aka.
"Bir çeşit ulaşım aracı." diyerek cevap verdi Yabancı.
"Uh, anladım."
Expess Of Sovardia, Amerika Birleşik Devletleri Tarafından 10 Ocak 2070 Tarihinde üretilen MEGMA Trenleri (Radyasyon ve füzelerden korunan ayrıca oksijen üreten trenler)'nden birisiydi. Trenler,biyolojik saldırıda sağlıklı nüfusu tahliye edebilmek amacı ile keşfedilmişti. Ama şuanda Sovardia devletince bir ulaşım aracı olarak kullanılıyor.
Yaklaşık yarım saat sonra siyah bir tren, tren istasyonunun peronlarına doğru yaklaştı.
"İşte treniniz geldi, son istasyonda ineceksiniz. Boş bir koltuğa oturun ve keyfinize bakın! "
"Sağolun iyi günler!"dedi üçü de. Ardından açılan kapılardan birine girdiler, onlarla birlikte bir kaç kişi daha trene bindi. Onlardan tek farkı bu kişiler her gün bu işlemi yapıyor gibilerdi.
Tren gerçekten kalabalık gözüküyordu. İç taraflara doğru biraz daha ilerlediler ve birbirine bakan 4lü koltuklara oturdular ve etrafı incelemeye başladılar. Pencereden içeriye sızan güneş ışığı etrafı aydınlatıyordu. Üçü de aralarında hararetli bir sohbete daldılar
... (14:14)
Hoparlörlerden ses yükselir.
"Sayın Yolcularımız, Hannea Bölgesi Ana İstasyonuna yaklaşmış bulunmaktayız."
"İki saatte Hannea'ya mı geldik, ne kadar da büyük... " diye söylendi Maeris. Üçü de camdan dışarı baktığında kıpkırmızı tepelerin önünde binalar ve dumanlar gördü. Büyük ihtimalle bu binalar Hannea bölgesine ait olmalıydı, fakat dumanlar neden vardı?
"Gerçekten, böyle bir şeyi hiç görmemiştim." dedi Tsuki. Büyülenmiş bir şekilde Hannea bölgesine bakarken gözlerini bölgeden ayıran tren istasyonu oldu.
"Burası Hannea ise, Merlaone bölgesi nasıldır acaba..." diye düşüncelerini sesli bir şekilde söyledi Aka.
"Bence Merlaone daha iyi bir yer, yani en sonda olduğuna göre daha iyi bir yerdir bence." dedi Yunna.
"Ya tam tersi ise, Hannea en iyisi Merlaone en kötüsü ise?" diyerek homurdandı Tsuki.
"Tanrı aşkına çocuklar! Tüm bölgeler de çok güzel, fakat Hannea ile aralarında bayağı bir mesafe var..."
Yan koltukta oturan orta yaşlarda, mavi gözlü şapkalı bir yabancı, onların sohbetine kulak asmış ve Tsuki'nin sorusunu yanıtlamıştı.
"Eeeh çok pardon, siz kimsiniz?" Tsuki bu soruyu sorarken hem merak hem de şüphe içerisinde idi.
"Oh, kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Klazovska'lı Jean, sizler kimsiniz?"
"Ben Riyval-"
"O başka evren! Eeh ben Tsuki Kunaen"
"Ha öyle miydi? Ben Yun Delphi."
"Aka Athanasius."
"Soyadlarınız çok farklıymış, nerelisiniz?" Yabancı şapkasını çıkarıp ikisine baktı.
"Hiç birimiz bilmiyoruz, ailelerimiz buranın dışında yaşıyormuş. Nasıl yaşadılar en ufak bir fikrimiz yok." dedi Yun, ki haklıydı. Aileleri savaşların son çeyreğinde kendilerini bir sığınağa kapatmışlardı. Sığınakta onların nesline bile yetecek kadar erzak olduğu için bu kadar uzun süre hayatta kalabildiler.
"Ah, anlıyorum. Yüksek ihtimal Merlaone bölgesinde ineceksiniz, değil mi?"
"Evet, neden oraya gönderildiğimizi anlayamadık doğrusu sizin bir fikriniz var mı?" diyerek sohbete katıldı Aka.
"Yüksek ihtimal 16-17 yaşlarında birer gençsiniz. Merlaone'de genç Akademisi var, büyük ihtimalle sizi okumanız için bu bölgeye gönderiyorlar." yabancı bu sözleri söylerken çok heyecanlı gözüküyordu.
"Oh, anlıyorum. Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederiz!" diyip gülümsedi Tsuki. Yun ve Aka'da gülümseyip önlerine döndü. Yabancı, üçünü de süzüp önüne döndü. Üçü de biraz konuştuktan sonra yorgunluktan uyuya kaldılar.
Herkese selam!
Bu kitabı 3. kez güncelliyorum çünkü, çok kanserce yazmışım :/
Hatalarımı düzeltip daha iyi bir kitap ortaya çıkarmaya çalışıyorum. Okuduğunuz için teşekkürler!
Cyb
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sovardia : Bir Bilim Kurgu Hikâyesi
Science Fiction"N-nasıl bu kadar güçlü-sün?" dedi yerde kanlar içinde yatan Aka. "Ben Alacakaranlığın koruyucusu, düzenin lideriyim. BEN EN GÜÇLÜ VARLIĞIM!" Herkese selam! Bu kitap bir Bilim-Kurgu kitabıdır. Kitaptaki olaylar ve karakterler gerçek olmayıp, hepsi b...