Bölüm 1

28 8 2
                                    

Bizden iki ya da üç masa arkamızda oturan falcı kadının yanına gitmek için biraz sonra kalkacağım masadan kalkmadan önce masada oturan üniversite arkadaşıma son bir kez daha baktım.
Üniversitede sahip olduğum tek arkadaşım, Ayşe. Haftalardır anlata anlata bitiremediği bu falcıya gitmemiz için ısrar etmişti ve sonunda gitmiştik. Bu falcının gelecekte gerçekleşebilecek çoğu şeyi bildiğini ve dediklerinin neredeyse hepsinin çıktığını söylemişti. İlgilendiğim alandan dolayı bu tarz şeyler hakkında az çok fikir sahibiydim. Marmara Üniversitesi dinler tarihi bölümünde okuyordum. Spiritüel olaylara inanmayan birisiyim. İsmim Banu ve bu olaylar gerçekleştiğinde 24 yaşındaydım.

Masadan kalkarken sanki vücudumun oturduğum sandalyeye zincirlenmiş olduğunu hissettim. Hiç ama hiç kalkasım yoktu. Derin bir nefes alıp heyecanımı aşma konusunda kendimi telkin ettim ve sonunda masadan kalkabilmiştim.
Kadının önünde daha önceki seanslardan kalma kâğıtlar vardı. Üzerinde çoğunun karalandığı, birkaç dinsel motif seçilebiliyordu. Aralarından en kolay seçilen Arapça harflerin olduğu motiflerdi. Kadına doğru her adım atışımda üzerimdeki ağırlık da bir o kadar artmaya başlıyordu. Bu düşünceleri aklımdan geçirirken bir anda kadınla göz göze geldiğimi fark ettim. Taş kesilmişti vücudum. Kadın eliyle karşısındaki boş sandalyeyi işaret edip oturmam gerektiğini ima etti.
Aslında dışarıdan bakıldığında neredeyse annem yaşında sayılabilecek bir kadındı. En fazla 45-50 yaşları arasındaydı. Yüzünde ki yılların getirdiği o belirgin kırışıklıkların onu olduğu yaştan daha da büyük gösterdiği aşikârdı. Karşısındaki masaya oturmamla birlikte kadın sağ elimi avucunun içine aldı ve diger eliyle de önündeki kağıtlara anlam veremediğim birkaç yazı yazdı.

"Çizdiğim motifleri dikkatlice incelemenden bu motifler hakkında bilgi sahibi olduğunu, gözlem yapabilen birisi rahatlıkla anlayabilir. Sana herkesin biraz gözlemle tahmin edebileceği şeyleri söylemeyeceğim. Yaşın 24 ve buraya seni yazgın getirdi kızım."dedi.
Açıkçası dediklerinin, sırf karşısındaki insanı etkisi altına alabilmek için söylediği gösterişli kelimelerden olduğunu düşünüyordum.
"Söylediklerimi ciddiye almadığının farkındayım. Baban bir arkeologdu. Çocukluğunda babanın ilgilendiği kazı çalışmalarında gördüğün büstler ve krallara ait özel eşyalar sayesinde bu alana ilgin arttı ve dinler tarihiyle ilgilenmeye başladın."
Söyledikleri soğuk bir bıçak edasıyla göğsüme saplanıyor ve nefes alış-veriş düzenimi aksatıyordu. Geçmişime dair ufak da olsa, benim için dönüm noktası sayabileceğim bu şeyi bilmesi tüylerimi diken diken etmeye yetmişti. Kekeleyerek "E-evet" diyebilmiştim sadece. Daha sözümü bitirmeden konuşmasına devam etmişti.
"Bir vakte kadar yeni biriyle tanışacaksın, siyah saçlı ve kahverengi gözlü biri. Bu insan..." kadın sözlerini bitiremeden bir anda öksürmeye başladı. Öksürürken anlamadığım bir dilde birkaç şeyi tekrarladı .

"İyi misiniz?"

Kadın kafasını kaldırıp "Soğukkanlılığını annenden almışsın belli." dedi. Sandalyede doğrulduktan sonra konuşmasına devam etti.

"Meraklı bakışlarından az önce söylediğim kelimelere takıldığını düşünüyorum evladım. Az önce söylediğim cümle tarih öncesinden kalma, şimdi kimsenin konuşmadığı bir dilde şükürler olsun anlamına gelmekteydi. Umarım bu biraz da olsa içini rahatlatmıştır çünkü kafandaki büyücü/falcı kadın tiplemesini silmek istiyorum. Daha fazla lafı uzatmadan az önce tanışacağından bahsettiğim kişiye geri dönmek istiyorum. Tanışacağın kişinin senin hayatında çok önemli bir rolü olacak. Kendini çok yakın hissettiğin birisi haline gelecek ve uzun zamandır hasretini çektiğin biriyle tekrar bir araya geldigini hissedeceksin. Gün geçtikçe de yazgılarınızın ördüğü ilmekler sizleri bir bütünün parçası haline getiriyor."

Yükseliş AyiniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin