Rüzgarın hüznünü sırtımda hissettim...Derin bir nefes aldım,çiçeklerin kokusunu duyduğum da yüzümde buruk bir gülümseme oluştu dedim ya buruktu içimdeki hüzne karşı çıkıcak bir mutluluk nedeni yoktu...Arkamdan bir ses geldi "Ariel" zihnim takip etti o sesi.tanıdık,huzur veren bir sesti...Arkamı döndüm karşımdaydı o huzurlu sesin sahibi,yüzümdeki gülüş bu sefer mutluluk gülüşüydü gözlerim doğru görüyordu "Eric" dedim huzurlu bir şekilde yanıma geldi ellerimi tuttu tam ağzını aralamıştı ki.
Tam ağzını araladığı sırada iğerenç bir ses işitti kulaklarım sinirli bir şekilde telefonuma bakıp "vur sen de vur ne vardı yani 5 dakka sonra çalsan,daha karga bokunu yemedi ama sen benim sabah,sabah tüm enerjimi emiyorsun saol be." telefonla tartışmamı bitirip komidinimde duran bardaktan bir yudum su aldım ve ağlaya ağlaya lavobaya gittim.Aynaya baktığımda her saba gördüğüm o surat vardı biraz hüzünlü,biraz kırgın ve biraz da sakin evet sakin öyle aman aman bir hayatım yok.Annemle yaşıyorum,küçük yaşta babası tarafından bırakılıp gitmiş biriydim babam askermiş ve şehit olmuş, 18 yaşıma girmeme çok az kaldı ve 18 yıldır da baba yokluğu çekmiyorum.Çeşmeyi açıp elerimi suyun esaretine bıraktım daha sonrasında avuçlarıma su doldurup yüzüme çarptım iyi gelmişti,askıdan havluyu alıp ellerimi ve yüzümü kuruladım banyodan çıktım ve dudaklarımdan "Anne" kelimesini bıraktım ses gelmedi bu da demek oluyor ki işe gitmiş.Odama girip saate baktım okula gitmem için daha 2 saat vardı mutfağa gittim,tam ne yiyeceğim diye düşünürken annem benim yerime düşünmüştü bile masada güzel bir kahvaltı vardı.Kahvaltımı afiyetle bitirip masadakileri toplayıp,tekrer lavobaya gittim ellerimi güzelce sabunla yıkayıp odama geçtim.Bu yıl lisenin son yılıydı seneye üniversiteli olucaktım ve bu gün de okulun ilk günüydü yatağım da bağdaş kurmuş otururken telefonum çalmaya başladı arayan Dilek di telefonu açtım ve daha ben "Alo" demeden konuşmaya başladı "Öncelikle günaydın balım, bu gün okulun ilk günü ve ben şu an sizin evin kapısındayım kapıyı aç." dedi gözlerim ani bir şokla büyümüştü "Ciddimisin?" diye bir soru yöneltiğimde bıkkın bir sesle "Kapıyı aç!" telefonumu yatağıma bırakıp kapıya yöneldim kapıyı açar açmaz gördüğüm manzara ya şok oldum kapının pervazına tutunmuş ayakabılarını çıkarmış beni bekliyordu kapıyı açtığım an kollarını boynuma doladı ve kızıl saçları yüzüme deydi bende sarılışını karşılıksız bırakmadım kollarımdan ayrılıp "Şu çiçek kokunu çok özlemişim"dedi kıkırdadım "Bende seni çok özlemişim,hadi odaya gidelim." dedim odaya gittiğimizde delicesine dolabımdan kıyafetler çıkartmaya başladı "Hadi giy bunları." Dediğinde şoka uğradım çok güzel bir kombin yapmıştı ağzım açık kaldı "Daha erken."dediğimde itiraz edercesine "1 saat var hadi giyin" kafamı istemesemde olumlu anlamda salladım bana hazırladığı kombin güzeldi şu an büyük ihtimalle ayakabı seçiyordu.Bana bıraktığı kıyafetlere tekrar göz attım siyah yüksek bel bir pantolon,belimde biten bir thisort üstüne deri çeket aslında kimine göre aman aman güzel değil ama ben olsam siyahlara bürünüp gidicektim bu da birşeydi benim için.Kıyafetlerimi giyinip saçlarımı serbest bıraktım ve lavobaya doğru yürüdüm dolaptan diş fırçamı ve diş macunumu alıp dişlerimi fırçaladım işim bittikten sonra da lavobadan çıkıp tekrar odama yöneldim dudaklarıma renkli bir nemlendirici sürüp,ellerimi de nemlendirdim ve yıllardır aynı olan mor parfümüm den sıktım.Okul kitaplarımızı bir hafta önce okuldan almıştık,çantamı ise dünden hazırlamıştım çantamı alıp beni kapıda bekleyen Dilek in yanına gittim bana uzaylı görmüş gibi baktı saf saf bakarak "Ne?" dedim gülümseyip "Kızım senin gözlerinin güneşe alerjisi yokmu?" Bıkkın bir şekilde "Var" dedim "Salak!gözlüklerini alsana derste mal mal hocaya bakacan" "hii,Unuttum hemen alıp geliyorum" odama koşup masamın üstünden her iki gözlüğüde alıp yanına gittim "Tamamdır hadi gidelim" gözlüğümün birini çantama attım diğerini ise kutusundan çıkarttım ve gözüme taktım saate baktığımda 25 dakika vardı beyaz spor ayakabılarımı seçmişti ben ayakabılarımın bağacıklarını bağlarken.Dilek bana baktı,konuşmaya başladı "Abin nerede" yüzüne baktım,ayağa kalktım ve kapıyı kapatıp konuşmaya başladım "Birincisi o geri kafa benim abim değil aramızda sadece iki yaş var,ikincisi o mal arkadaşlarıyla buluşmuştur.Off Dilek bizene ondan" dediğim sırada kafam da bir vuruş hissettim,acıyla birlikte "Aaa" diye bir ses çıktı dudaklarımdan arkama döndüğümde abim vardı "Offf ben her gün senin bu tipsiz suratını görmek zorundamıyım" aslında biraz yalan söyledim abim oldukça yakışıklı biriydi kemikli bir yüzü,mavi gözleri,koyu kumral saçları ve hafif esmer bir teni var şu iki yıldır sporda yapıyor kaslı bir vicudu da var ve boyu 1.96 gibi birşey yani abim oldukça yakışıklı bana baktı ve sırıttı " Ah benim geri kafalı kardeşim,dün hangi kızlar geldi yanına beni sormak için?" düşündüm dün abimi sormak için yanıma 5 tane kız geldi.Tabi ki de bunu abime söylemiyeceğim o egosunu tatmin edemem bende abime meydan okurcasına "Peki dün beni sormak için yanına hangi arkadaşların geldi?"biliyordum abimin yanına beni sormak için birsürü kişi geliyordu sırıtıp yüzüme baktı baş parmağıyla işaret parmağını birleştirip "Sıfır" dedi.Ben de aynı haraketi yapıp "Sıfır" dedim ne vardı ki okullarımız yan yanaydı, abime bakıp "Deniz seninle beraber gitmeyeceğiz sen yoluna,ben yoluma." yüzüme baktı konuşmaya başladı "Ben sana boşuna geri kafa demiyorum salak okullarımız aynı yerde" yine bıkkınlıkla nefes verdim tam konuşmaya başlayacaktım ki Dilek araya girdi "Feray!,Deniz! okula geç kalacağız" daha sonrasında bana bakıp devam etti "Feray bilmiyormusun abin yolun yarısın da arkadaşlarıyla birlikte gidicek biz okula gidelim o ne yaparsa yapsın." başımı sallayıp ona onay verdim.
Okula nihayet varmıştık sınıfa girdim ve yerime oturdum zil çalmasına tam tamına 15 dakika vardı,Dilek le yan yana oturmuyorduk bunun nedeni ise derslerimize düşkündük abim de aynı şekilde derslerine önem veren bir öğrenci
Yani dilekle yan yana oturursak konuşma ihtimalimiz var dı ve ikimizde bunu istemiyoruk Dilek tek başına oturuyor,ben tek başıma oturuyordum.Zağten Dilek arkamda oturuyor du telefonumu ve kulaklığımı çantamdan aldım,Dilek e baktım "Kantine inelimmi?" gülümsedi "kahvemi içiceksin" diye bir soru doğrultu başımı salladım ayağa kalktık ve sınıftan çıktık.Konuşmaya başladı "Abin yemin ederim sinir bozucu" güldüm "Şu anda sizi çok kınıyorum Dilek hanım 8 yıldır arkadaşız ve bunun farkına yeni mi varıyorsunuz?" kahkaha attı."Acaba bu sene sınıfımıza kimler gelicek" diye bir soru yönelti merakla "Bilmem" diye bir yanıt verdim nihayet kantine varmıştık kantin de çalışan Hasan amcaya baktım ve gülümsedim "Günaydın Hasan amca.Nasılsın?" gülümsedi,mutlulukla konuşmaya başladı "Günaydın güzel kızım,hamd olsun iyiyim sen nasılsın?" onun bu tatlı hallerine gülümsedim "Ben de iyiyim,Hasan amca ben bi kahve alıcam gene uğrarım yanına." Bana huzurlu bir şekilde baktı "Tamam kızım görüşürüz" Hasan amcanın yanından ayrılırken Dilek hâlâ Hasan amcayla sohbet ediyordu kahve otamatından kahvemi aldım.Bir yudum aldığımda yüzümde buruk bir gülümseme oluştu,Dilek e baktım ve yanıma çağırdım,Hasan amca bana bakınca ona da gülümsedim.Tam masaya oturduğumuz sırada zil çaldı ben de kahvemle birlikte ayağa kalktım.Dilek arkamdan gelirken kısık bir sesle bir şeyler anlatmaya başladı " Az önce okulda hiç görmediğim iki çocuk gördüm kesin bizim sınıfa geldiler biz de iki kişilik açık var." ciddi anlamda umrumda değildi ama gene de yanıt verdim "Gelsinler bize ne bizemi geldiler?" kahkaha attı ve konuşmaya başladı "Bize gelseler fena olmaz yakışıklılardı" o an şokla yüzüne baktım "Oha Dilek oha.Kızım bir sakin dur tövbe tövbe" verdiğim yanıta dayanamayıp kıkırdadı.Konuşa konuşa sınıfa varmıştık benim de kahvem çoktan bitmişti. Hüzünle kağıt bardağı çöp kutusuna attım sınıfdakiler çoktan gelmişti ama hoca yoktu ikimizde sıralarımıza oturduk çantamdan tarih dersi ile ilgili herşeyi çıkartıp sırama yerleştim.Hoca nihayet sınıfa gelmişti ama yanlız değildi yanında iki kişi daha vardı ikiside çok uzundu ama birbirleriyle alakaları yoktu bunlar Dilek in dediği çocuklar dı Hoca geldiği anda ayağa kalktık hoca selam verince yerlerimize oturduk.Hoca hiç bir tanıştırma gereğinde bulunmadı.ikisine dönüp "İstediğiniz bir yere oturun." dediği anda dediklerini tekrarladım şükürler olsun kimse duymadı zağten iki kişlik yer var.Dilekle yan yana oturmak da istemedigimiz için mecburen katlanıcaktık.Deri ceketli olan çocuğa bakınca şok oldum.Deri çeketinin sırtında büyük bir gül var dı,benim de çeketimin üstünde güller var dı,İçindeki t-hisort de kuru kafa başı vardı,benim t-hisortüm de başında gül tacı olan bir kuru kafa vardı,altında siyah pantolon vardı,bende de siyah pantolon var,ayakabılarımız unisex di o yüzden ikimizde de vardı.Çocuk yanıma tam oturacakken ikimiz de aynı anda "Yok artık" dedik,ikimizde aynı anda gülümsedik.
Selam sonunda bölüm yazdım ve sizlerle paylaştım hikaye hakkındaki düşünceleriniz yorumlarda belirtirmisiniz sizi çok seviyorum.
İnstegram:_zehrabekler
Kitap yorum instegram hesabım:juiletinkitaplari
Oy verip wattpad hesabımı takip ederseniz beni çok mutlu edersiniz sizi çok seviyorum.❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendi Denizinde Boğulma
Teen FictionAriel dim ben kendi denizinde boğulan ariel,prens Eric i bekleyen Ariel.Onu özgürlükten alı koyan yüzgeçlerden kurtulmak isteyen Ariel,Ursula dan kurtulmak isteyen Ariel prensini alıp giden Vanessa dan kurtulmak isteyen Ariel.Ama dostalarım olmadan...