Uçurum

39 5 4
                                    


Baba...
Sanırım seni seviyorum.

Evimizden birkaç kilometre uzakta olan deniz kenarına diğer bir değişle uçuruma gittim.
Yani babamın yanına.Rengini bilmediğim bisikletimi durdurup,kenara park etikten sonra.Yoluma devam ettim,herzamanki bankımda tanımadığım bir sima vardı.Biraz daha yaklaşınca kim olduğunu anladım Bars.Şu an onunla uğraşmak istemiyordum,elimde ki yorgana ve yastığa bakınca onu kovmam gerektiğini anladım.O yokmuş gibi davranıp bankın diğer bir ucuna oturdum,yanına oturunca bana bakmadı.

Telefonumu açıp saate baktığım da 02:30 du.Annemler çoktan uyumuştu.Barsa bakıp gülümsedim "Uyku tutmadı galiba?" bana baktı parmak uçlarıyla saçlarını taradı oda ben gibi gülümsedi "Yanlız kalmaya ihtiyacım var deniz kızı.Şimdi git burdan." Güldüm.Beni duymazdan gelerek önüne döndü,gözlerini denizin karanlığına yöneltti.Onun burda olduğunun benim için hiçbir önemi yoktu.Yastığımı kafamla hizaladım,ayaklarımı banka çektim,yorganımı da üstüme örttüm.Bana bakıp sırıttı "Burda uyuyacak kadar salak değilsin.Deniz kızı " sözlerini umursamadan denize bakıp babamı hayal etmeye koyuldum...Burda bir teknenin üstünde eğlendiğimizi.

Örtümün diğer tarafa çekildiğini hissedince "Lan git kendine al bir örtü." Dedim abime etiğim lafı bu çocuğa ediyordum.Bana bakıp sırıttı "Balıklardanmı isteyeyim kızım." Dediklerine gözlerimi devirip.Şu an tehlikeli olacak yere gitmeye karar verdim,yanlız kalmaya ihtiyacım vardı.

Yorganımı orada bırkıp sadece yastığımı alarak ilerlemeye başladım ara bir geçide geldikten sonra,orada ilerlemeye başladım sonunda istediğim yere gelmiştim.

Denizle aramda büyük büyük kayalar,vardı denizin gerisinde kalmaya çalışırken beyaz elbisemin uçuşunu izledim.Saçlarım dalgaların bıraktığı rüzgarla uçuşuyordu.Bu hoşuma gitmişti...sanki babam saçlarımı okşuyordu,Biraz daha gerileyip yastığı kenara koydum,ayakabılarımı çıkartıp,yastığın üstüne oturup denizi izlemeye koyuldum.Denizin tuzlu kokusu hoşuma gidiyordu.Acı çekerek mırıldanmaya başladım "Beni sev,beni gör beni duy ve sarıl"gözlerimden yaşlar süzülüyordu 00:00 dan sonra babamın ölüm tarihiydi ve o tarih çoktan gelmişti arkadan bir ses yarım bıraktığım tınıyı devam ettirdi "Kokunu benle sanıp bağrıma basarım." Bu kelimeleri duyunca gülümsedim.Yanıma oturdu,kafamı omzuna koydu.Geri çekme ihtiyacı duymadım "Ne oldu sana?Deniz kızı." Gülümseyip omuzlarımı bıraktım "Hiç birşey olmadı." Boğazından güzel bir homurtu çıkardı "Deniz kızları masum olur, yalancı değil." Onun bu söylediklerine kaşlarımı çatıp "Ben yalancı değilim!Bu gün babamın ölüm yıldönümü." Dediklerime karşı burnunu saçıma dayayıp nefes çekti."Deniz gibi kokun,rahatlatıyor insanı." Boynuna eğilip derin bir nefes aldım "Nane kokuyorsun." Kahkaha attı,bende kaşlarımı çatıp devam ettim"Ciddiyim" bana baktı."Üşüteceksin." Gülümsedim "Deniz kızları üşümez ki." Çok geçmeden konuşmaya başladı "Deniz kızları üşür.Bak mesela sen buz gibi olmussun." Ona karşı gelemeyeceğimi anlayıp başımı omzundan kaldırdım.Denize yaklaşıp ellerime açtım ve bağırmaya başladım "İyi geceler baba!Erice sahip çık bakmasın başka kızlara." Sonra kıkırdadım "Aman baba boşver baksın kızlara ben artık Eric ide seni de beklemeyeceğim.İyi geceler." Geri geri adımlayıp koşmaya başladım,evet ayağımda ayakabılar yoktu ama ben de acı çekmiyordum.Ellerimi açıp daha da hızlandım arkamdan koşanın Bars olduğunu fark etmem uzun sürmedi bisikletime geldiğimde ayağımın acısını yeni fark etmiştim kanıyordu,hem de fazlasıyla.Barsın elindeki ayakabılarımı kapıp ayaklarıma geçirmeye çalıştım ama eğildiğim an yere kapaklandım.Bars sinirle bağırmaya başladı "Manyakmısın sen.Yürü bin arabaya!" Uzakta duran arabayı yeni fark etmiştim.Kendi aptalığıma sırıtıp ayakabılarımı giydim tam bisiklete binecektim ki ayaklarım yerden kesildi.

Sinirle bağırdım "Lan,deve indirsene beni!" Sonra aklıma bir soru takıldı bu çocuğun boyu kaçtı "Bars senin boyun kaç?" Gülümsediğini hissettim "1.98" kendi boyumun onun yanında ki kısalığını düşünüp "oha aramızda 20 cm var." Bana bakıp "Boyun o kadarmı kısa." Gülümseyip "Boyum kısa değil.Ben 1.50 nin yanında uzunum ama 2 metreBirinin yanında kısayım." Gülümsedi sonrada canı sıkılmışcasına "Canın çok yanıyormu?" Diye sordu.Acımı yok sayarak "Acımıyor ama beni indir." Dedim indirmeyeceğini anlayınca "Bisikletim var.Bars lütfen." Anlayış göstermemi istercesine "Ayağına bakacağız sonra bisikletle seni evine bırakıcağım.Söz veriyorum" aklıma takılan soru ile "Arabada acil durum kiti filan varmı?" Diye sorunca "Var" dedi mutlulukla "Harika!Ben şimdi hallederim.Ama beni indirmen gerek." Arabanın yanına geldiğimizde beni umursamadan koltuğun altından acil durum kitini çıkardı ilk önce ayakabımın ipini çözdü ayakabımı çıkardı ve daha sonrasında canımı acıtmamak istercesine nazikçe çoraplarımı çıkarttı.Elinde ki pamuğa birkaç sıvı damlatıp ayağıma değdirdi acıyla beraber inledim.Lanet olası sıvı tenimi yakmıştı resmen.Özür dilercesine gözlerime baktı.


10 dakika sonra pansuman bitmişti.Ona teşekkür edip yanından uzaklaştım.Bu kadar yakınlık yeterliydi.

Saata baktığımda 06:00 dı telaşla bisiklete binip çiçekçi dükanına gittim Mehmet amca sabah 05:00 da açardı dükkanını çiçeklerini o saatte sulaması gerekirdi çünkü.

Bir demet lale ve bir demet zambak aldım zambak Gül sultan içindi.Ona her gül aldığımda kızardı bana...gülü sevmezdi.Gül sultanın evine gitip kapısını tıklattım evindeki zili söktürmüştü kadının zillere karşı bir takıntısı vardı.Kapı açıldı karşımda yüzü kırışmaya başlamış,beyaz kıvırkcık saçları olan Gül sultan belirdi.
Bana bakıp gülümsedi "Ariel" dedi titreyen sesi mutlulukla.Aynı tınıyla cevap verdim "Sultanım" daha fazla dayanamayıp kollarına bıraktım bedenimi kokusunu içine çektim gül kokuyordu.Kollarından nihayet ayrılabilmiştim onun yanında ağlamaktan nefret ediyordum.Gül sultan ağlayanlardan korkardı.Göz yaşlarımı zoraki tuttum elimdeki zambakı ona uzattım gözleri parladı,gülümsedi okşadı çiçekleri sonrada burnuna yanaştırıp kokusunu içine çekti.Gözlerini gözlerime dikip "Teşekkür ederim." Dedi gülümsedim ellerini sıkıca tutup öptüm sonra evinden ayrıldım.Babamın mezarına gittim gülleri mezarın köşesine koydum.

Hemen ayrıldım ordan babamla konuşmak için uçurumu tercih ediyordum.

Deniz denince ilk aklıma babam gelirdi,babam aklıma gelince de aklıma özgürlük gelirdi.Ama bilmezdim ki uçurum herkesin ölüm için tercih ettiği yer belki bundan cesaret alıyordum.Ölülerin ruhunun denizde buluştuğunu düşünyordum...baba umarım orada mutlusundur.

Okul bu gün 12:00 da başlıyacaktı o yüzden bol bol vaktim vardı.Sabah ayrıldığım yere tekrardan gittim.Bu sefer yanlızdım rahat rahat sohbet edicektim babamla.Üstünde beyaz güvercin olan bez çantamdan babamın parfümünü çıkardım,hafaya sıktım ve kokuyu içime çektim."Baba,sanırım ben hiç büyüyemiyeceğim.Hani derler ya asker çocukları güçlü olur diye.Baba ben güçlü olmakdan çok yoruldum. " gülümsedim ve devam ettim "Hem askerler güçlü diye kızları güçlümü olacak.Ne yani ben çıtkırıldım bir kız olamazmıyım "

Gök gürler.

Kıkırdadım "peki" dedim sonunu uzatarak "Güçlü olurum şu yaşıma kadar kimsenin yanında ağlamadım bu yaşımdan sonrada ağlamam." Devam ettirdim cümlemi "Peki şimdi şu anda senin yanında ağlayabilirmiyim?" Dedim göz yaşlarımı tutmaya çalışırken.

Rüzgar eser.


Gülümsedim "Teşekkürler." Daha fazla göz yaşlarımı tutamadım bağıra bağıra ağlamadım ama gözyaşlarım beyaz elbisemin eteğini ıslatmıştı.Kendime geldim ve saate baktım 10:30 ve hâlâ uykum yokdu.Babamla vedalaşıp eve gitmeye koyuldum.

Eve girdiğimde herkes gitmişti.Tek başımaydım benim yokluğumu bile fark etmemişlerde olanlara gülümseyip duşa girdim,kendimi soğuk suyun altına bıraktım.Duştan çıktığımda çıkışımla beraber arkamdaki buharalrı izledim,saçma gelebilir ama o an hoşuma gitmişti.Odamdaki aynaya baktığımda bitkin götunmüyordum şaşırmıştım.Kıyafetlerimi giyinip o mor parfümümü sıktım.Güneş gözlüğümü almadım hava buz gibiydi,montumuda üstüme geçirip icimdeki swiethisortun kapşonunu kafama geçirdim aynaya son kez baktığımda babamdan gelen gözlerim dikkatimi çekti.Biri mavi biri siyah uyumsuzluğu hoşuma gitmişti,evden çıkıp hızlı adımlarla okul yolunu tuttum.

Kendi Denizinde BoğulmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin